22. sayi sayfalar

January 15, 2018 | Author: Anonymous | Category: N/A
Share Embed


Short Description

Download 22. sayi sayfalar...

Description

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 1

Onbir Ayýn Sultaný

Ramazan-ý Þerif Rahmet, Bereket ve Kur`an Ayý Ramazan-ý Þerifinizi ve Ramazan Bayramýnýzý En Kalbi Dileklerimizle Tebrik Ederiz. Ramazan ve Bayram Tüm Ýnsanlýk ve Tüm Ýslam Alemi Ýçin Barýþ, Huzur ve Esenlikler Getirsin. Amin!.. Alýþ-Veriþ Alýþkanlýðýnýzý deðiþtirecek yeni bir internet sitesi. Mutlaka ziyaret edin.

www.telpashop.com

hayat Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

Aylýk Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung . Sayý/Nr.: 22 . Yýl/Jahre: 4 . Eylül-Ekim / September-Oktober 2007 . Ramazan 1428 Ramazan-ý Þerif`e Dair

Dr. Yusuf IÞIK

Dosya

Sayfa 5`te

Sayfa 7`de

Tel: 069-43052815

www.oku-san.de

Ýþte karardan faydalanacak meslek gruplarý:

Ramazan`ý Nasýl Karþýladýk?

AB ülkelerine giden iþ adamý, esnaf, öðrenci, sporcu, gazeteci, avukat, doktor, þoför ve diðer meslek gruplarýnýn vizesiz seyahat edebileceði belirtildi. Doç. Dr. Harun Gümrükçü`nün uyarýlarý

Mustafa MULLAOÐLU

Sayfa 11`de

Avrupa ve Din

Sayfa 35`te

Ali BULAÇ

Dosya

Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar

Türk Vatandaþlarý AB’YE ViZESÝZ GÝREBÝLÝR

Mahmut AÞKAR

Dosya

OKUSAN

Yeni Göç Yasasý aba altýndan sopa mý?

Almanya’nýn Müslüman Paranoyasý

Dosya

Avrupa`daki Kitapçýnýz

Sayfa 37`de

AKTÜEL ÜÇ KONU

Oruç insaný tutar...

Yazarýmýz Asým Tozoðlu bu sayýda üç önemli konu hakkýnda bilgiler veriyor: 1. Türkiye emekliliði 2. Vergi denkleþtirmede süreler 3. Paralý çýkýþ olayý Sayfa 35`te

Yusuf KAPLAN Sayfa 29`da

Dosya

Dinî bayramlarda Müslümanlarýn okul ve iþyerinden izinli sayýlmasý

Bekir ALTAÞ

Dosya

Sayfa 13`te Türkiye - AB Ortaklýk Anlaþmasý 1/80’e göre doðan oturum hakký Ekrem ÞENOL

Dosya

Sayfa 31`de

Hayýrlý Ramazanlar

Adem DURU

Dosya

Sayfa 23`te

Hacarap`ýn Yeni Serüvenleri M.Salih AYDIN

Özel Köþe

Sayfa 33`te

19`a

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 2

"...Yoluna gücü yeten herkesin, Kabe'ye gidip hacc etmesi, Allah'›n insanlar üzerinde bir hakk›d›r..." (Al-i ‹mran-97)

UÇUfi PLANI 2007-1428

e Mekek v ’de ne Medimek ye hil da

Kafile

2.350,-Q IGMG Genel Merkez üyelerine

50,- T indirim yap›l›r. Ücrete dahil hizmetlerimiz: Gidifl-dönüfl uçak bileti • Vize-ifllem masraflar› • Ayakbast› (çek) ücreti • Mekke-Medine otel (3 ö¤ün tabldot usulü yemek dahil) • Otel-Kabe aras› servisi • Arafat-Mina çad›r hizmetleri ve transferler • Ziyaretler • Hacc’da kullan›lacak özel hediyelik eflyalar.

Uçufl Yeri

Uçufl ‹lk Tarihi Ziyaret

Dönüfl Tarihi

Müracaat Tel.

Kafile

Uçufl Yeri

Uçufl ‹lk Tarihi Ziyaret 07.12.2007 Mekke

Dönüfl Tarihi

Müracaat Tel.

Rhein-Saar

Frankfurt

21.11.2007

Medine

24.12.2007

0177-7221176

Avusturya 1-2

Viyana

Stuttgart-1

Stuttgart

22.11.2007

Medine

24.12.2007

0163-8332882

Düsseldorf

Düsseldorf 11.12.2007 Mekke

04.01.2008 00436608186016

Köln

Köln

25.11.2007

Medine

25.12.2007

0170-9011930

‹sviçre

Zürih

‹talya

Milano

23.11.2007

Medine

25.12.2007 0039-3933377749

Frankfurt 2 Hafta

Frankfurt

15.12.2007 Mekke

01.01.2008

Avusturya 1-1

Viyana

22.11.2007

Medine

25.12.2007 0043-660-8186016

Fransa 2 Hafta

Strasburg

15.12.2007 Mekke

01.01.2008 00336227418500

Kuzey Ruhr

Hannover

29.11.2007

Medine

28.12.207

0162-3946072

Avusturya 2 Hafta Viyana

14.12.2007 Mekke

31.12.2007 00436608186016

Bremen

Hannover

29.11.2007

Medine

28.12.207

0176-66137248

Belçika 2 Hafta

Brüksel

14.12.2007 Mekke

31.12.2007 0032-475524564

Hannover

Hannover

30.11.2007

Medine

29.12.207

0172-6788348

G-Hollanda

Amsterdam 11.12.2007 Mekke

11.01.2008 0031-630357600

10.01.2008

0172-2179867

08.12.2007 Medine 30.12.2007 0041-786592997 02237-656311

Nürnberg

Nürnberg

30.11.2007

Medine

29.12.2007

0157-72176636

Danimarka

Kopenhag

11.12.2007 Mekke

11.01.2008 0045-29260534

Berlin

Berlin

30.11.2007

Medine

29.12.2007

0177-3823890

‹sveç

Stokholm

12.12.2007 Mekke

11.01.2008 0046-704444008

‹ngiltere

Londra

07.12.2007

Medine

30.12.2007 0044-7770704811

Norveç

Oslo

12.12.2007 Mekke

11.01.2008 0047-95235086

Ruhr-A

Düsseldorf

01.12.2007

Medine

30.12.2007

0163-7069728

Strasbourg

Strasburg

12.12.2007 Mekke

12.01.2008 00336227418500

Hessen

Frankfurt

01.12.2007 Medine 30.12.2007

06142-17459

Paris

Paris

13.12.2007 Mekke

12.01.2008 0033-620054306

Frankfurt 3 Hafta

Frankfurt

13.12.2007 Mekke

05.01.2008

02237-656 310

Lyon

Lyon

13.12.2007 Mekke

12.01.2008 0033-614890699

05.01.2008

0031-642134462

Annecy

Lyon

12.12.2007 Mekke

12.01.2008 0033-650148277

Amsterdam 3 Hafta Amsterdam 13.12.2007

Mekke

K-Hollanda

Amsterdam 03.12.2007 Mekke

01.01.2008 0031-642134462

Münih

Münich

14.12.2007 Mekke

12.01.2008

Hamburg

Hamburg

01.01.2008

0174-2612566

Avusturya 2

Münih

14.12.2007 Mekke

13.01.2008 0043-6508880402

03.12.2007 Mekke

0176-63302119

Stuttgart 2

Stutgart

04.12.2007 Mekke

02.01.2008

0163-8332882

Avustralya

Malbourne 14.12.2007 Mekke

13.01.2008

02237-656 311

Freiburg

Stutgart

04.12.2007 Mekke

01.01.2008

174-3268158

Kanada

Toronto

14.12.2007 Mekke

13.01.2008

02237-656 311

Schwaben

Münih

05.12.2007 Mekke

03.01.2008

0170-2312309

Son Kafile

Frankfurt

15.12.2007 Mekke

13.01.2008

02237-656 311

Belçika

Brüksel

06.12.2007 Mekke

02.01.2008 0032475-524564

NOT: 1. Uçufl tarihlerinde 2-3 gün de¤ifliklik olabilir. 2. Gerekti¤inde kafileler bir baflka kafile ile birlefltirilebilir. 3. THY ile uçufllarda, biletler Avrupa’dan uçufl tarihinden itibaren 6 ay geçerlidir. 4. Hac dönüflü, Türkiye’de kalmak isteyenlerin, Türkiye’den dönüfl tarihlerini kay›t formunda belirtmeleri gerekir.

Hacc ve Umre “Millî Görüfl” ile bir baflkad›r Millî Görüfl HACC ve UMRE ORGAN‹ZASYONU Boschstr. 61-65, D-50171 KERPEN • Tel.: +49 2237 656 310/11 • Fax: +49 2237 656 319 www.igmg.de • E-Mail: [email protected] Banka Hesab›: IGMG SEB AG-Köln Konto Nr.: 162 888 5602 BLZ: 370 101 11

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

editörden

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Hayýrlý Bayramlar barýþ ve kardeþlik dinidir. Bunun gereði olarak da müslümanlar bulunduklarý toplumda barýþ ve kardeþliðin taminatýdýrlar. Ama ne hikmetse Almanya`daki medya kuruluþlarýndan bazýlarý; sanki huzur ortamýna birileri darbe vurmak istiyor ve bu darbeyi müslümanlar vurmak istiyormuþ gibi bir çalýþma içerisindeler. Almanya`da bulunan tüm islami sivil kuruluþlar zaten Alman resmi makamlarýndan alýnan müsaadelerle kurulmuþ ve denetim altýnda olan kuruluþlardýr. Þu ana kadar bu kuruluþlardan hiçbirinde huzur ve sükun ortamýnýn bozulmasý için çalýþma yapýlmamýþtýr ve yapýlmasý da mümkün deðildir. Bazý ferdi hatalar kesinlikle kurumlara maledilemez. Tekrar etmek istiyoruz. Alman polisinin son dönemde yapmýþ olduðu çalýþmalarý takdirle karþýlýyoruz. Ama lütfen daha önce de söylediðimiz gibi elmalarla armutlarý birbirine karýþtýrmayalým. Yeni yasa ile ilgili önümüzdeki zaman zarfýnda bazý düzeltmelerin olabileceðini tahmin ediyoruz; veya öyle olmasýný temenni ediyoruz. Yukarýda çizmiþ olduðumuz bu tablodan sonra olmulu geliþmeler olmuyor deðil. Friedberg`de bulunan DÝTÝB Ayasofya Camiinin resmi açýlýþý yapýldý. Bu resmi açýlýþa hem Türk resmi makamlarý ve hem de Al-

3

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

man resmi makamlarý üst düzey katýlýmda bulundular. Güzel tarafý minareli caminin açýlýþý yukarýda belirttiðimiz açýklamalarý biraz da olsa yumuþatan bir ortamýn burada yaþatýlmasý idi. Açýlýþý Türk ve Alman resmi erkaný beraber yaptýlar. Bu güzel tablo beraberce yaþandý. Aðustos ayý içerisinde Herborn Yabancýlar Meclisi ve Hessen Emniyet Teþkilatý tarafýndan organize edilen “Mini Dünya Kupasý”na biz de Hayat Gazetesi olarak sponsorluk katkýsýnda bulunduk. Bu organize ile ilgili haberi sayfalarýmýzda bulabilirsiniz. Malumunuz bulunduðumuz günler Mübarek Ramazan-ý Þerif Ayýný hep birlikte idrak ettiðimiz günlerdir. Ramazan`ýn rahmet ve bereketini bizlere bahþeden Cenab-ý Allah`a ne kadar þükretsek azdýr. Bu aydaki sorumluluklarýmýzý unutmadan yerine getirmeliyiz. Bu ayýn rahmet ve bereketinden kendimiz ev halkýmýz, bulunduðumuz toplum ve dünya üzerindeki mazlum ve maðdurlar da faydalanmalýlar. Yani Ramazan ayýna mahsus yapýlmasý gereken mali ve bedeni ibadetlerin eksiksiz yerine getirilmesi gerekmektedir. Sadece Ramazan ayýnda verilen fitre ibadetimizi yerine getirmeyi unutmayalým. Bu noktada çalýþma yapan sivil Ýslami teþkilatlara bu fitrelerimizi mutlaka ulaþtýrmaya çalýþalým. Yine bu ay bize bahsedilen mübarek Kadir Gecesini de unutmayalým. Bin aydan daha hayýrlý olan bu gecede bulunduðumuz ülke, dünya müslümanlarý ve tüm dünya için barýþ, huzur ve kardeþlik getirmesi için dua edelim. Ramazan Bayramý hafta sonuna denk geldiði için lütfen anne ve babalar çocuklarýmýza bayramýn güzelliklerini yaþatmak için özel organizeler yapalým. Çocuklarýmýzý özellikle bayram alýþ-veriþine çýkaralým ve onlarý sevindirelim. Bu vesile ile Ramazan-ý Þerifiniz ve Ramazan Bayramýnýzý tebrik ediyoruz. Rabbimizden niyazýmýz bizleri daha nice Ramazanlara ve Bayramlara ulaþtýrmasýdýr. Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Allah`a emanet olun.

hasbihal

Sevgili dostlar! Ýzin sezonu sonrasýndaki yeni sayýmýzla yine beraberiz. Malumunuz gazetemiz Hessen Eyaletinin yanýsýra Bavyera Eyaletinde de daðýlmaktadýr. Bavyera Eyaleti de izinden Hessen`e göre daha geç geldiði için bu sayýmýzý biraz gecikmeli olarak sizlere ulaþtýrmak durumunda kaldýk. Malumunuz izin sezonunda Türkiyemizde genel seçimler yapýldý. Bu seçimlerin sonuçlarý ve oluþan tablo memleketimiz için hayýrlara vesile olsun. Yine Türkiyemizin yeni cumhurbaþkaný seçildi. Yeni cumhurbaþkanýmýz da hayýrlý olsun. Yeni oluþan hükümet ve yeni cumhurbaþkanýmýz Almanya`da bulunan insanýmýzýn sorunlarýna inþallah daha öncekiler gibi ilgisiz kalmazlar. Yine bizler buralarda yetim kalmayýz. Türkiyemizdeki resmi makamlardan beklentimiz budur. Yine izin sezonu öncesi ve izin sezonu sýrasýnda malumunuz Almanya`da “Yeni Göç Yasasý” kabul edildi. Kabul edildi edilmesine de; baþta hukukçular bu yeni yasanýn içerisindeki çeliþkilere dikkatleri çekmesine raðmen resmi makamlar bu itirazlara hiç kulak kabartmamaktalar. Sanki bu yeni yasa Almanya`da bulunan tüm göçmenlere yönelik çýkarýlmadý da sadece burada bulunan Türklere yönelik çýkartýldý. Yeni yasa ile alakalý bilgilendirici yazýlarý gazetemizin iç sayfalarýnda bulabilirsiniz. Yine Eylül ayý içerisinde Almanya`da yakalanan bazý kiþiler dolayýsýyla müslümanlara karþý ön yargý sýkýntýsý artmaya baþladý. Ne hikmetse bu tür operasyonlar tam da 11 Eylül tarihlerine yakýn zamanlarda yapýlýyor! Biz bunu söylerken yapýlan operasyonlarýn yanlýþlýðýný falan kasdetmiyoruz. Bilakis Alman polisinin bu tür çalýþmalarýný takdirle karþýlýyoruz. Tabiki Almanya`da huzur ve sükunet ortamýnýn devami için gerekenler yapýlacak ve tabiki bu ortamýn oluþmasý için bizlerin üzerine düþen görevler varsa her daim yapýlmasý için gayret sarfedeceðiz. Ama ne hikmetse bu tür çalýþmalar sonrasýnda hep burada bulunan müslümanlar itham altýnda kalýyorlar. Burada bir kez daha belirtmekte yarar görüyoruz. Ýslam

Seite 3

Impresium/Künye

hayat

Aylýk Ücretsiz Gazete Eylül-Ekim/September-Oktober 2007 Ramazan 1428 Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayýn Kurulu Dr. Yusuf Iþýk, Ýbrahim Gümüþoðlu, Abdüssamet Temel, Bilal Demiroðlu, Mahmut Aþkar, Sinan Aktürk, Ýshak Özen, Saim Ayas, Sait Yüksel, Ýhsan Güler, M. Salih Aydýn Bölge Temsilcileri Münih: Ýshak Özen 0179-8335363 . [email protected] Nürnberg: Adem Güray 0163-1345948 . [email protected]

Ulm: Cengiz Aslan 0178-5333144 . [email protected] Merkez Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

4 slam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan idrakî ile mutlu olduðumuz Ramazan ayý münasebetiyle bir mesaj yayýnladý. Karahan, mesajýnda özetle þunlarý ifade etti: Müslümanlarca onbir ayýn sultaný olarak kabul edilen Ramazan-ý Þerif ayýna girmiþ bulunmaktayýz. Cenab-ý Hak hem Ýslam alemine hem de insanlýk alemine mübarek eylesin. Ramazan ayý üç aylar diye bilinen aylarýn en feyizlisi ve en bereketlisidir. Çünkü Ramazan ayý, saadet ve mutluluklarýn kaynaðý Kur’an-ý Kerim’in inmeye baþladýðý ve Ýslam dininin beþ büyük ibadetinden farz olan Oruç ibadetinin ifa edildiði mübarek aydýr. Bunun yanýnda Ramazan ayý, bilhassa adýna sosyal ibadetler diyebileceðimiz Zekat, Fýtra ve nafile sadakalarýn yýlýn diðer aylarýndan daha çok yerine getirildiði ay olmasý ile de bereket dolu bir aydýr. Bu ay içerisinde evvela üzerimize farz olan oruçlarýmýzý tutacaðýz. “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiþ ümmetlere farz kýlýndýðý gibi size de farz kýlýndý. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara Suresi: 183) ayetiyle farz kýlýndýðý haber verilen oruç ibadetinin “Ramazan ayý, insan-

Ý

çaylarýn sonuncusu olan mübarek Ramazan ayýna yüce Mevla’nýn lütfu ile bir kere daha ulaþmanýn sevincini yaþýyoruz. Allah nasip ederse, 12 Eylül Çarþamba gününü 13 Eylül Perþembe gününe baðlayan gecede ilk teravih namazýný kýlacaðýz. 13 Eylül Perþembe günü de oruçlu olacaðýz. Ramazan, yüce kitabýmýz Kur’an-ý Kerim’in Peygamberimize gönderilmeye baþlandýðý aydýr. Ramazan denildiði zaman akla ilk gelen oruç’tur. Saðlýk ve diðer þartlarý uygun olanlar için Kur’an-ý Kerim’de; “Sizden kim Ramazan ayýný idrak ederse onda oruç tutsun” buyurulmaktadýr. Bu ay içinde yeralan Kadir Gecesi’nin, Kur’an-ý Kerimin’in þerefine bin aydan daha hayýrlý bir gece ol-

Ü

10:05 Uhr

Seite 4

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan’ýn Ramazan Ayý Mesajý lara yol gösterici, doðrunun ve doðruyu eðriden ayýrmanýn açýk delilleri olarak Kur’an’ýn indirildiði aydýr. Öyle ise sizden Ramazan ayýný idrak edenler onda oruç tutsun.”(Bakara Suresi: 185) ayetinde de Ramazan ayýnda tutulmasý emredilmiþtir. Bu itibarladýr ki Ramazan ayýnýn dýþýnda tutulacak oruçlar hiç bir zaman Ramazan ayýnda tutulacak oruca denk olmayacaktýr. Onun için de saðlýk, sýhhat ve afiyet içinde olan bütün kardeþlerimiz oruçlarýný tutmalý ve þartlar bazen zorlasa bile oruç tutmaktan geri kalmamalýdýrlar. Peygamber Efendimiz (as) “Ramazan ayýnda inanarak ve karþýlýðýný Allah’tan bekleyerek oruç tutanýn geçmiþ günahlarý affolunur” buyurmuþtur. Ramazan ayýný, ayný zamanda Kur’an’ýn kendisinde inmeye baþladýðý ay olmasý sebebiyle de bol bol Kur’an okumak veya dinlemek þekliyle de deðerlendirmek gerekir. Nitekim hem Peygamber efendimiz hem de sahabe-î kiram efendilerimiz yýlýn diðer zamanlarýndan daha çok Ra-

mazan ayýnda Kur’an okurlardý. Bizzat Cebrail (as)’ýn da iþtirakiyle her Ramazan ayýnda Kur’an okunur, bir taraftan Kur’an tekrar edilirken diðer taraftan da Kur’an ilimleri öðrenilir ve tatbik edilirdi. Biz iþte bu sünneti Ramazan aylarýnda camilerimizde okunan “mukabele” usulü ile yaþatýyoruz. Bu sebepledir ki Kur’an bilen kardeþlerimiz bol bol Kur’an okumalýlar, zamanlarý müsaitse mukabele programlarýna iþtirak etmeliler, evlerde Kur’an tilavetleri yaparak hatimler indirilmelilerdir. Ramazan ayý, bir yönü ile de yardýmlaþmanýn zirveye çýktýðý bir aydýr. Genellikle Müslümanlar zekatlarýný da bu aya tahsis ederler. Yine bu ay içerisin-

de yerine getirilmesi vacip olan maddi bir ibadet ‘Fýtýr’ sadakasýdýr ki, bayramdan önce eda edilmesi vaciptir. Bunun yanýnda nafile sadakalarla da fakir, fukara ve yardýma muhtaç insanlara ulaþmak hem elde edilecek sevaplarýn çokluðu hem de Ramazan coþkusuna bu insanlarýn katýlmasýna sebep olunmasý açýsýndan son derece güzeldir. Bu gün basýn ve yayýn organlarýnda her gün karþýlaþýlan fakir ve muhtaç insan manzaralarý içimizi paralamaktadýr. Bir nebze olsun bu insanlara yardým elimizi uzatmamýz hem din hem de insanlýk görevimizdir. Ýslam dünyasý bu Ramazan ayýna da yine buruk girdi. Çünkü dünyamýzda bilhassa Müslümanlarýn yaþadýðý topraklar, halen en çok kan ve gözyaþýnýn aktýðý bölgelerdir. Ýnsanlar öz vatanlarýnda adeta esir hayatý yaþamakta, fakirlik ve mahrumiyet alabildiðince yayýlmýþ ve insanlar sadece hayatta kalmanýn mücadelesini vermektedirler. Bu insanlara karþý da görevlerimiz vardýr. Ulaþýlabildiði kadar maddi yardýmlarý-

DÝTÝB GENEL BAÞKANI SADÝ ARSLAN’IN RAMAZAN MESAJI duðu bildirilmiþtir. Kur’aný Kerim, iyiyi, doðruyu, güzeli ve mutluluk yolunu göstermek üzere bütün insanlýða gönderilmiþtir. Esasen Allah’ýn gönderdiði bütün kitaplarýn hedefi, insanlarýn yaþarken ve öldükten sonraki hayatta mutlu olmalarýný saðlayacak yolu göstermektir. Bu ilahi kitaplarýn sonuncusu Kur’an-ý Kerim’dir. Kýyamete kadar insanlýða muhataptýr. Bütün insanlýðýn mutluluðunu hedeflemektedir. Ramazan ayýnýn önemli ibadeti olan oruç, insanlarýn birbirlerini anlama, birbirlerinin dertlerine ve sýkýntýlarýna ortak olma ko-

nusunda önemli bir eðitimdir. Ýslam Dini’nin, ýrk ve din farký gözetilmeksizin birlikte yaþayan tüm insanlar için ortaya koyduðu, “komþusu açken tok uyayabilen bizden deðildir” anlayýþý, oruç ibadeti ile daha iyi özümsenebilecektir. Ramazan; ihtiyaç sahibi

insanlarýn daha iyi anlaþýlabilmesine ve ayný duygularýn birlikte yaþanabilmesine de vesile olan bir aydýr. Bu ayda gerçekleþtirilen karþýlýklý ziyaretler, iftar programlarý, zekat, fitre ve diðer yardýmlarla insanlarýn dayanýþma duygularý geliþmekte ve böylece toplumsal huzurun güçlenmesine de katký saðlanmaktadýr. Ramazan; sabýr ayýdýr. Ayný zamanda manevi bir eðitim ayýdýr. Bu ayda, güzel huylar ve iyi alýþkanlýklar kazanmaya gayret göstermeliyiz. Kötü alýþkanlýklarý terketmeli, iyilik yapmalý, iyiliklerden yana olmalýyýz. Canlý ve dolu bir

mesaj mýzla ve özellikle dualarýmýzla bu insanlarýn da insan haysiyet ve onuruna yakýþan bir ortama kavuþmalarý için gayretlerimizi sürdürmemiz gerekir. Avrupa`da yaþayan Müslümanlar olarak belki madde problemimiz yok ama, mana yönüyle sýkýntýlarýmýz mevcuttur. Ailevî problemler, sosyal ve ekonomik çalkalanmalar insanlarýmýzýn psikolojisinde derin yaralar açmaya devam ediyor. Bizi ayakta tutacak en önemli enerji kaynaðýmýz dinimizdir. Dinimizin de bize moral desteði veren müesseseleri ibadetlerimiz; ibadetlerimizin beyni kabul edilen ibadet þeklimiz olan da dualarýmýzdýr. Onun için Ramazan ayýnýn rahmet, bereket ve feyiz ortamýndan da yararlanarak birbirimize bol bol dualar edelim, hal ve hatýrlarýmýzý soralým, maddi imkanlarýmýzý zorlayarakda olsa insanlarýmýzýn yardýmýna koþalým. Yapýlacak yardýmlarýn daha genel ve faydalý hale gelmesi için yardýmlarýmýzý birleþtirelim ve öylece insanlarýmýzýn yaralarýna merhem olalým. Tekrar bütün din kardeþlerimizin Ramazan aylarýný tebrik eder, Ramazan ayýnýn insanlýðýn tümüne esenlikler getirmesini Cenab-ý Hak’tan niyaz ederim.” Ramazan yaþamaya gayret göstermeliyiz. Yüce Allah’ýn bütün insanlýðý doðal afetlerden, terör vahþetinden ve her türlü kötülükten korumasý için sürekli dua edilmeli ve tüm olumsuzluklardan uzak durulmalýdýr. Sevgi, saygý ve hoþgörü asla vazgeçemeyeceðimiz temel erdemler olarak hayatýmýza hakim olmalýdýr. Diðer bir önemli husus da, bu ayda kazanýlan güzellikler hayatýmýzýn bundan sonraki dönemlerinde de geliþtirilerek devam ettirilmelidir. Bu duygu ve düþüncelerle, bütün vatandaþlarýmýn ve Ýslam aleminin Ramazan ayýný kutluyor, yapýlan ibadetlerin kabul olmasýný, bu ayýn bütün insanlýðýn huzur ve barýþýna vesile olmasýný, Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

dosya Oruç ve Ramazan Denilince Oruç, Ýslamiyetten önce Arap Yarýmadasýnda, Yahudiler ve Hanifler tarafýndan tutuluyordu. Hatta oruç ayeti gelmeden önce Peygamber Efendimiz, Yahudilerin “aþure” günü oruç tuttuklarýný gören müslümanlara Muharrem ayýnýn dokuzuncu “tasua” ve onuncu “aþura” günlerinde oruç tutmalarýný emretmiþ ve kendileri bizzat tutmuþtur. Daha sonra gelen ayetlerle farz olan oruç Ramazan ayýna tahsis edilmiþtir. Ýlk oruç ayeti gelince müslümanlar Ramazan ayýnda oruç tutmaya baþlamýþlardýr. Bu oruca o zaman Yahudilerin yaptýðý gibi güneþ battýktan sonra baþlýyor ve ertesi gün tekrar batana kadar yirmi dört saat gece ve gündüz devam ediyorlardý. Sonra Bakara Suresi 186. ayet gelince oruç yalnýz gündüze tahsis edilmiþtir. Oruçla Ramazan arasýnda çok sýký bir baðlantý mevcuttur. Ramazan kelimesi “çok ýsýtmak” anlamýna gelen “Rameda” kökünden gelir ki bu kök “güneþin kumlarý çok ýsýtmasý”, “günün çok sýcak olmasý” anlamlarýný ifade eder. Ayný zamanda Ramazan Allah`ýn isimlerindendir. Sonralarý Ramazan isminin bu aya oruç tutulduðu için verildiði söylenmiþtir. Çünkü oruç, açlýk sebebiyle insana “yanma” hissi vermektedir. Yahut da; oruç ve ibadet günahlarý yakýp mahvetmektedir. Bu da Ramazan kelimesinin ifade ettiði manalar içine girmektedir. Ýslam`ýn ana kaynaðý olan Kur`an, Kadir Gecesi dünyaya nazil olmuþtur. Ýçinde Kadir Gecesinin bulunmadýðý bin aydan daha hayýrlý olan bu gece Ramazan ayýnýn içindedir. Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimize Ramazan`da Peygamberlik görevi verilmiþtir. Oruç gibi büyük bir ibadetin böyle bir ay içinde yapýlmasýnýn farz edilmesi çok anlamlýdýr. Oruç, mahiyeti itibariyle “fecr-i sadýðýn doðuþundan itibaren güneþ batana kadar oruç bozan þeylerden kendini uzak tutmaktýr.” diye tarif edilir. Þartlarý tam yerine getirildiði zaman oruç sahih olmaktadýr. Acaba insanýn kendi nefsine bu baskýsýnýn sebebi nedir?

10:05 Uhr

Seite 5

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Ramazan-ý Þerif`e dair Belki bazýlarý orucun perhiz mahiyetine bakarak bünyelere tibbi faydalarý olduðunu maddi bir görüþle açýklayacaklardýr. Oysa ki biz ibadetlerimizin maddi faydalarýndan ziyade onlarýn ruhumuz ve þuurumuz üzerindeki tesirinden söz etmeliyiz. Oruç, herþeyden önce kendisini yaratan Allah`ýn emrine uyarak insan nefsinin bütün arzularýný terketmesidir. Ruhu sýmsýký baðlayan dünya isteklerini bir emre uyarak býrakabilmek o büyük iradeye karþý sonsuz bir baþ eðiþtir. Ýslam kelimesindeki teslimiyyet bu anlamda oruçta sembolleþir. Ýnsan varlýðý ruh ve þuuruyla, akýl ve iradesiyle hayvan varlýðýndan farklýlaþýr. Nefsin ve içgüdülerinin yönelttiði yönde alabildiðine kontrolsüz yolalan varlýðý þuur ve irade baskýsýna ancak oruç alabilir. Oruçlu insan þuur ve iradesiyle nefsine ve içgüdülerinin baskýsýna gem vurmuþ, onlarý hakiki insanlýk istikametine yöneltmiþtir. Ýslam Dini, samimiyet ve ihlas üzerine kurulmuþtur. Davranýþlarýmýzýn, hatta duyuþ ve hissediþlerimizin bile gösteriþten uzak, samimiyet havasý içinde cereyan etmesi Ýslam`ýn esas anlamýdýr. Oruç, bir müslümanýn baþka kimselerin kontrolünden uzak, onlara gösteriþ yapmak lüzum ve imkanýný býrakmayan bir ibadettir. Oruç, ulvi mukaddes karakterini ihlas ve samimiyetle kazanýr. Dünya hayatýnýn düzeni kiþilerin ruhi disiplini ile saðlanýr. Kanun ve nizamlara uyuþ, yasaklara riayet, insan ruhuna disiplin kazandýrýr. Orucun hükümleri, yasaklara ve bunlara insanýn tamamen kendi arzu ve iradesiyle uyma mecburiyeti ruhi disiplini saðlayan en kutsal egzersizdir. Bilindiði gibi nefis azrularýnýn insan ruhuna hakim olmasý felakettir. Kurtuluþ ancak bu hakimiyetin ortadan kaldýrýlmasýna baðlýdýr. Oruç bunu saðlayacak en önemli vasýtalardan biridir. Sosyal hayattaki düzen, Ýslami ve insani dayanýþma, çeþitli ekonomik seviyelerdeki kiþilerin birbirlerini an-

Dr. Yusuf IÞIK lamalarý ve bu anlayýþa göre yardýmlaþmalarýyla mümkündür. Ekonomik seviyesi oldukça yüksek olan kiþi oruç tutmakla açlýðýn, her istediði an arzularýný tatmin edemeyiþin idrakini kazanýr. Bu idrakle, yýlýn bütün günlerini yarý aç geçiren, arzularýný tatmin edemeyen ekonomik seviyesi düþük kimselere karþý anlayýþý çoðalýr ve yardým ellerini uzatýr. Bu da Ýslami ve insani dayanýþma ve sosyal düzeni saðlar. Demek oluyor ki orucun bütün ümmetlere farz kýlýnmýþ olmasýndaki hikmet psikoloji açýsýndan çok yüksektir. Ve yine görülüyor ki oruç sadece aç durmaktan ibaret basit bir hareket deðil, nefsin ve ruhun terbiye edilmesini saðlayan bir metod, bir entrospeksiyon (iç gözlem)dir. Bu sebebledir ki oruç tutan bir müslümanýn diðer ibadetlerini de tam yapmasý, kötü olan hiçbir þeye yanaþmamasý gerekir. Zaten hakkýyla eda edilen bir oruç bunu saðlayacaktýr. Farz namazlarýný kýlmayan, haramdan, dedikodu, hile, dalavere gibi kötü huylardan kendini alýkoymayan bir kimsenin tuttuðu oruç þeklen oruç olarak kabul olunur ama bunun beklenen gayeye, ruhi disipline ulaþtýramayacaðý da bir gerçektir. Madem ki hiç kimsenin zoru/baskýsý ve kontrolü olmadýðý halde oruç tutuluyor, bir takým arzu ve isteklere gem vuruluyor, o halde Allah`ýn diðer emirleri de yerine getirilecektir. Kiþi hiç olmazsa en azýndan gerçek bir oruçlunun ruh halini kazanmaya yönelecektir. Ýþte böyle bir oruç, tam anlamýyla oruç`tur.

Oruçlunun Söz ve Davranýþ Ölçüleri Oruç bir kalkandýr. Sizden biriniz oruçlu olduðu zaman, çirkin söz söylemesin ve cahillik edip kaba davranmasýn. Eðer biri kendisine sataþýr veya söverse “ben oruçluyum” desin (Hadis-i Þerif) Bu ve daha deðiþik kaynaklarda yer alan hadis, oruçlu bir müslümanýn, çirkin ve lüzumsuz söz ile gýybet gibi, müslümanýn kiþiliðini zedeleyen ve müslümanlar arasýnda istenmeyen sonuçlarýn geliþmesine sebeb olacak kötü davranýþlardan sakýnmasý gerektiðini ortaya koymaktadýr. Yukarýdaki hadisi tersten yorum yaparak bu gibi çirkin davranýþlarýn oruçlu olmayanlara mübah olduðu anlamý çýkarýlamaz. Aksine oruçlu olmayanlara mübah olmayan bu davranýþlarýn oruçlulara hiç mübah olmayacaðý, oruçlularýn herkesten daha fazla dikkatli olmalarý gerektiði anlaþýlmalýdýr. Ýtikat, ibadetler, edeb, muamelat ve ukubat beþlisi Ýslam`ýn temel dayanaklarýdýr. Ýnanç ve ibadetler kadar, edeb de dinimizin önemle üzerinde durduðu bir konudur. Güzel ahlak sahibi, gününü oruçla, gecesini namazla deðerlendiren müslümanýn, aldýðý sevabý koruyabilmesi ancak edebe riayet etmesiyle mümkün olabilir. Ýslam Dini, genelde insanlar, özelde müslümanlar arasýnda adalet ve güvenliðe büyük önem vermiþtir. Bundan dolayý Peygamberimiz müslümaný tarif ederken; “Müslüman, müslümanlarýn elinden ve dilinden selamette olduðu (zarar görmediði) kiþidir” buyurur. Oruçlunun müslümanlar arasýndaki sosyal barýþa ve insani iliþkilere herkesten daha çok dikkat etmesinin lazým geldiðini ifade eden Hz. Muhammed (s.a.v), kendisiyle tartýþan, sövüþen ve dövüþen kiþiye, “Ben oruçluyum” diyerek müslümana yakýþýr bir aðýrbaþlýlýkla karþýlýk vermesini tavsiye etmiþtir. Rahman ve Rahim olan Allah`ýn güzel kullarýna yakýþan da budur. Müslümanýn þahsiyeti herþeyden önce sokaktaki

5 yürüyüþünden fark edilir. Bu hususta Allah þöyle buyurur: “Rahman`ýn kullarý yeryüzünde vakarla yürürler. Cahillerle karþýlaþtýklarýnda “selam” deyip geçerler” Sosyal davranýþlarýna dikkat etmeyen bir müslümanýn orucundan fazla bir hayýr görmesi de mümkün deðildir. Ýslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v) þöyle buyurur: “Bir kimse yalan söylemeyi ve yalanla iþ görmeyi terketmezse Allah, o kimsenin yemeyi, içmeyi terketmesine kýymet vermez.” Dört Büyük Ýslam Halifesinden birisi olan Hz. Ömer (r.a) þöyle der: “Kiþinin namazý ve orucu sizi aldatmasýn. Ýsteyen istediði kadar oruç tutsun ve namaz kýlsýn. Güvenilir olmayan kiþinin dini yoktur.” Bu nasslardan anlaþýlmaktadýr ki, oruç imsaktýr. Yani yemeyi, içmeyi ve cinsel istekleri terk etmektir. Bu imsak kavramýnýn uzantýlarý aðzý yalan söz konuþmaktan, gýybet etmekten alýkoymak, baþkalarýna sataþýp zarar vermekten uzak durmaktýr. Yalan konuþmak, kötü söz söylemek, sövmek ve gýybet etmek her ne kadar orucu bozmaz ise de, faziletine ve oruçtan beklenen sevaba mani olur. Allah`ýn emrine uyup yemeyi, içmeyi ve cinsel iliþkileri terkeden bir müminin diline hakim olmasý kendisinden istenen güzel bir özelliktir. Bunlar baþarýldýðý zaman Allah`ýn istediði imsak gerçekleþmiþ olur. Yüce Rabbimiz sonsuz merhamet eseri olarak sadece yeme, içme ve cinsel iliþkide bulunmanýn orucu bozacaðýný bildirmiþtir. Eðer yasaklanmýþ olanlarýn hepsi orucu bozucu bir amel sayýlmýþ olsaydý, oruç tutmuþ kabul edilecek kisilerin sayýsý çok az olurdu. Rabbinin rýzasýný kazanmak için onun istediði tarzda oruç tutan, orucu bütün organlarýna tutturan olgun bir müminin cahillerin hareketlerine maruz kaldýðýnda “Ben oruçluyum” diyerek vakarýný kaybetmemesi emredilmektedir. Bu iþi nasýl yapacaðý konusunda alimler tarafýndan üç görüþ ileri sürülmüþtür. 1- Oruçlu olan kimse “Ben oruçluyum” sözünü diliyle söylemelidir. Bilmeyenlere kendisinin oruçlu

22. sayi sayfalar

30.04.2009

6 olduðunu ve oruç sayesinde yanlýþ davranýþlardan korunduðunu etrafýna bildirmelidir. Böylece çevresine oruç sayesinde mükemmel bir insan olmanýn mümkün olmuþ olacaðý dersini vermiþ olacaktýr. 2- Oruçlu bu sözü içinden söylemelidir. Böylece nefsini kötülüklere karþý korumuþ ve oruç sayesinde ders vermiþ olur. 3- Bu sözü söyleme hususunda farz oruçla nafile oruç arasýnda fark vardýr. Farz oruç tutan kimse bunu diliyle söylemelidir. Nafile oruç tutan ise diliyle söylemeyip kalbinden geçirmelidir. Büyük Ýslam Alimlerinden Ýmam Þafii ve Kirmani`ye göre hadisi her iki þekilde anlamak ve uygulamak mümkündür. Dille söylenmesi durumunda oruçluya sataþan kimse yaptýðýna piþman olur, insanlýðýný hatýrlayýp oruçluya eziyet etmekten vazgeçer. Kalpten geçirme durumunda ise, oruçlu kendisini kötülüklere muhatap olmaktan uzak tutmuþ olur. Farz oruçlarda dille söylemenin, kalpten geçirmeden daha iyi ve faydalý olacaðý kanaatindeyiz. Zira bunun ayný zamanda bir teblið olacaðýný düþünmekteyiz. Ayný zamanda oruçlunun nefsini kötülüklere karþý koruma durumu ile kendisine sataþan kiþiyi de koruma gerçekleþmiþ olabilir ve iki yönlü bir hayýr iþlenmiþ olur. Ramazan`da Saklý Hazine: Kadir Gecesi Hakkýnda müstakil bir süre indirilmiþ olan Kadir Gecesinin, müslümanlarýn hayatlarýnda önemli bir yeri ve deðeri vardýr. Allahü Teala ayný adý taþýyan sürede

10:05 Uhr

Seite 6

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

þöyle buyurur: “Biz onu Kadir gecesinde indirdik. Kadir Gecesi nedir bilir misin sen? Kadir Gecesi bin aydan hayýrlýdýr. Melekler ve Ruh (Cebrail), o gece Rablerinin izniyle her iþ için inerde iner. O gece tan yeri aðarýncaya kadar tam bir esenliktir” (Kadr Süresi: 1-5) Meleklerin Yere Ýnmelerinin Hikmeti: Kadir Gecesinde meleklerin yeryüzüne inmelerinin sebepleri konusunda çok þey söylenmiþtir. Bunlarý þöyle sýralamak mümkündür. 1- Muhammed Ümmetinden Mütteki ve Salih olanlarý ziyaret etmek. 2- Kadir Gecesinde mü`minlerle beraber ibadet etmek; Çünkü bu gecenin fazileti yeryüzü için özel kýlýnmýþtýr. 3- Allah`ýn mümin kullarýna selam vermek; meleklerin selamý büyük önem taþýmaktadýr. Bir müminin bu selama mazhar olmasý, büyük bir bahtýyarlýktýr. Çünkü meleklerin selam verdiði kimselerin günahlarý baðýþlanýr. 4- Gökyüzünde bulunmayan ibadetleri müþahade etmek: Bu ibadetler zenginlerin fakirler ve yetimler adýna hazýrladýklarý ziyafet ve iftar sofralarýdýr. Çünkü gökyüzünde bu ibadetler yoktur. Kur`an-ý Kerim`in indiði bu kutlu gecenin zamanýnýn tesbiti hakkýnda bir çok rivayet ve bu rivayetlere dayalý farklý görüþler bulunmaktadýr. Kadir Gecesiyle ilgili farklý görüþlerin adet olarak 46`ya ulaþtýðýný söyleyebiliriz. Bu görüþlerden birkaçý þunlardýr: 1- Kadir Gecesi sadece bu ümmete aittir. 2- Kadir Gecesi, senenin

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

bütün gecelerini dolaþýr. 3- Ramazan ayýnýn geceleri içerisinde gizlidir. 4- Her senenin deðiþmeyen bir gecesidir. Hangi gece olduðunu Allah`tan baþka kimse bilemez. 5- Kadir Gecesi, Ramazan ayýnýn son onunda tek sayýlý günlerin gecelerinde gizlidir. 6- Ramazanýn son on gecesi arasýndadýr. Kýrktan fazla görüþ içerisinde, Kadir Gecesinin Ramazan Ayýnýn 27. gecesine rastladýðý rivayeti tercih edilmiþtir. Ama akýllý bir müslüman, bir ömre bedel olan bu geceyi idrak edebilmek için Ramazanýn bütün gecelerini Kadir bilerek deðerlendirmelidir. Kadir Gecesini Ýhya Etmek “Faziletine inanarak ve karþýlýðýný Allah`tan bekleyerek Kadir Gecesini deðerlendiren kiþinin geçmiþ günahlarý baðýþlanýr” Hz. Muhammed (s.a.v) Kadir Gecesini büyük bir titizlikle araþtýran ve mümin hassasiyetine yaraþýr bir tarzda ibadet, zikir ve dualarla deðerlendiren kiþi, bir ömür boyu elde edemediði hayýrlara erer. Kur`an-ý Kerim ve Hadislerde kýymeti anlatýlan, ancak diðer bilinmeyenler gibi zamaný gizli tutulmuþ olan bu kutlu gecenin fazilet ve bereketine gönülden inanýp sevabýný Allah`tan bekleyen müminlerin elde edecekleri en büyük kazanç, geçmiþ günahlarýn baðýþlanmasýdýr. Bu, küçümsenmeyecek bir sonuçtur. Çünkü insan, geçmiþin ýstýrabý ve geleceðin endiþesi arasýnda sýkýþýp kalan bir varlýktýr. Geçmiþin zararlarýndan, vicdana sýkýntý veren acý hatýralarýndan kurtulmadan mut-

lu bir gelecek inþa etmek mümkün olamaz. Özelde bazý mübarek geceleri, genelde bütün geceleri ibadet ve niyazla ihya etmenin iki açýdan önemi büyüktür: Birincisi, sözkonusu geceyi ihya eden kiþinin þahsýyla ilgilidir. Kiþi o geceyi ibadetle geçirirse, bir çeþit küçük ölüm olan uykudan kendisini uzaklaþtýrmýþ olur. Bu duruma göre; “Allah, ölenin ölüm zamaný gelince, ölmeyenin uykusundayken canlarýni alýr...” (Zümer: 42) ayetinde ifade edilen hale uygun olarak kiþi kendi nefsini diriltmiþ gibi olur. Ýkincisi, ihya edilen geceyle ilgilidir. Kiþi herhangi bir geceyi veya bir kandil gecesini ibadet ve dua ile deðerlendirdiði zaman, gece onun için sanki gündüzleþtirilmiþ, yani diriltilmiþ bir zaman dilimi olur. Bu duruma göre de, “Allah`ýn rahmetinin eserlerine bir bak: Yeryüzünü, ölümünün ardýndan nasýl diriltiyor?..” (Rum: 50) ayetinin sýrrý tecelli etmiþ olur. Kadir Gecesini, gecenin þanýna ve Allah`ýn rýzasýna uygun olarak deðerlendirmiþ olmanýn asgari þartý, yatsý namazý ile ertesi günün sabah namazýný camide cemaatle kýlmaktýr. Bundan fazla olarak herkesin nasibi, gücü nisbetinde gecenin ne kadarýný ihya etmiþse o kadardýr. Kadir Gecesi Duasý: Kadir Gecesinde yapýlacak dua da önem arzetmektedir. Bu geceye ait özel bir dua var mýdýr? Bu sorunun cevabýný Validemiz Hz. Aiþenin, Hz. Peygambere yönelttiði sorudan öðrenelim. O þöyle dedi: - “Ey Allah`ýn Resulü! Kadir Gecesinin hangi gece

dosya olduðunu bilecek olursam, o gece nasil dua edeyim, diye sordum. Resul-i Ekrem Hz. Muhammed (s.a.v): - “Allahým! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de baðýþla” diye dua et buyurdu. Bu hadis-i þeriften çýkarýlan dersler þunlardýr: 1. Kadir Gecesini ibadet, dua ve zikirle ihya etmek menduptur. Bunda bütün alimler ittifak etmiþlerdir. Hz. Aiþe`nin bildirdiðine göre Hz. Peygamber, Kadir Gecesinin ihya etmek için Ramazan`ýn son on gününde hanýmlarýndan uzaklaþýr ve bütün ciddiyetiyle kendisini ibadete verirdi. 2. Özelde kandil gecelerinden, genelde bütün gecelerde dua etmeye gayret etmek dünya ve ahiret hayatý açýsýndan büyük önem taþýmaktadýr. 3. Kadir Gecesinin farkýna varan kiþi, öncelikle günahlarýný baðýþlatmaya çalýþmalýdýr. 4. Kadir Gecesinde Hz. Peygamberin Hz. Aiþe`ye tavsiye ettiði duayý yapmak sünnettir. 5. Kandil Gecelerini dua, ibadet, Kur`an-ý Kerim okumak ve tefekkürle ihya etmeye çalýþýrken artýk günahlarýmdan kurtuldum psikolojisiyle diðer geceleri ihmal etmemelidir. Netice olarak özetleyecek olursak; Kadir Gecesinin bin aydan hayýrlý olduðunu bildiren ayetle Hz. Peygamberin; “Ümmetimin yaþ ortalamasý 60 ila 70 yýldýr” mealindeki hadisini birlikte incelediðimizde ve matematiksel hesapla bin ay; 83 yil dört ay ettiðine göre Kadir Gecesinin bir ömre bedel olduðunu söyleyebiliriz.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

dosya lmanya’nýn dünya ve Avrupa çapýndaki çapýný herkes bilir. Almanya’nýn Türkiye ile ve Türkiye’nin de Almanya ile siyasî ve ticarî münasebetlerini her Türk bilmesine bilir ama... Bu iki ülke arasýndaki insanî münasebetlerin de çapýný herkes biliyor mu acaba?... Üç milyona yakýn Türkün yerleþik olarak yaþadýðý bu ülkeyle dostane ve ihtilaflý iliþkilerimiz var. Almanlarla Türklerin veya Almanya’yla Türkiye’nin ayrýþtýðý ve buluþtuðu noktada Almanya Türkleri var. Dostluðumuzu pekiþtiren de, ihtilaflarýmýzý çoðaltan da, anavatan Türkiye ile yenivatan Almanya arasýnda gidip gelen Türklerdir. Baþka bir ifadeyle, bu iki ülkenin topyekün münasebetleri Almanya Türkleri’nden ayrý deðerlendirilemez ve düþünülemez. Almanya Türkleri’nin birinci nesli nefes nefese çalýþtý, çalýþtý, çalýþtý ve bitti....tükendi! Ne denilse “Ja (Evet)” dedi, çünkü hayýr demesini öðretmediler. Öðrenenler de, “Nein (Hayýr)” demeye cesaret edemedi ve bir ömrü böyle tükettiler. Daha Almanya’ya getirilirken çok sýnýrlý haklara sahiptiler; verilenin dýþýnda hak iddia zaten edemezlerdi çünkü yol-yordam ve dil bilmiyorlardý. Almanya bu durumdan memnundu ve zaten belli bir süre sonra ya gidecekleri, ya da gönderilecekleri zannediliyordu. Bilindiði gibi bu olmadý ve arkadan gelen Türk kökenli nesiller Almanya’nýn hesaplarýný altüst etti. Bu kadarý fazla oldu Avrupa’nýn üç büyük ve güçlü ülkesinden Ýngiltere ve Fransa’daki müslüman azýnlýk aðýrlýklý olarak bu ülkelerin eski sömürgülerinden gelmesine karþýlýk, Almanya’dakilerin (yaklaþýk olarak 3,5 milyon) kahýr ekseriyeti ise Türkiye kökenli. Bu üç büyük ülkenin yanýsýra, Belçika, Hollanda ve Avusturya gibi ülkelerde de, hem Türk, hem de diðer milletlerden müslüman azýnlýklarýn yerli halk ve resmî makamlarla kültürel kimlik farklýlýðýndan kaynaklanan sýkýntýlarý vardýr. Almanya diðerlerine kýyasla farklý milletler veya kültürlerle en geç tanýþan ve buna baðlý olarak da, en az tecrübesi olan Avrupa ülkelerinin baþýnda gelir. Çalýþkan bir millet; gerek toplum, gerekse çalýþma hayatý kesin kurallarla belirlenmiþ, kendi koyduðu kurallara Almanlar kadar sadýk bir

A

10:05 Uhr

Seite 7

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Almanya’nýn Müslüman Paranoyasý millet tanýmýyorum. Viyana kuþatmalarýna kadar Türkü tarih kitaplarýndan tanýyan Alman, ilk defa 1960’lý yýllarýn baþýnda “Misafir Ýþçi” olarak ülkesine gelen Türk’le daha yakýndan tanýþtý. O günden itibaren Alman’ýn Türk’e bakýþý; bizim tabirimizle, aða-ýrgat seviyesinde veya seviyesizliðinde oldu. Baþka türlüsünü de beklemek biraz safdillik olurdu zaten. Türk buralý olmaya karar verince yerli Alman’la ihtilaf baþgösterdi. Alman merkezli bir dünya tasavvur edenler, Türkün de kendilerine benzemesini istediler, hatta bu isteklerinde bayaðý istekli olunca, dayatmaya kadar vardý. Ýþ bu noktaya gelince, bu sefer dayatma karþýsýnda Türk, “bak arkadaþ bu kadarý fazla oldu” dedi ve ilk defa ayaðýný yere saðlam basarak direndi. Bilinen Batý taktiði Demirperde’nin arkasýna saklanan komünist sistemin çökmesinden, yani 1990’lý yýllarýn baþýndan itibaren komünizmin yerine Ýslam’ý kendine yeni düþman ilân eden Batý, ABD’nin öncülüðünde müslümanlara karþý (aðýrlýklý Ortadoðu’da) taaruza geçince, bundan Batý Avrupa müslüman azýnlýðý da nasibini aldý. Batýlý`nýn çok kurnazca taktiklerinden birisi; þayet ortadan kaldýrmayý kafasýna koyduðu bir unsur varsa, önce tesir gücü yüksek propaganda araçlarýný devreye sokarak, o (düþman) unsurun ne derece tehlikeli ve kendilerini her an yok atmeðe hazýr bir canavar olduðunu herkese kabul ettirir. Yaratýlan tehlikeye karþý halkýn hassasiyetini doruk noktasýna çýkardýktan sonra, teyakkuz halindeki kamuoyunu da hiç zorlanmadan arkasýna alarak hedefi dövmeðe baþlar. Ýngiltere ve Fransa’daki müslüman azýnlýðýn yerli kültürle ihtilafý, millî olmaktan ziyade dinî kimlik etrafýnda yoðunlaþýrken, Almanya’daki Türk’ün, “Öncü Kültür” dayatmasý karþýsýnda millî ve dinî kimliðiyle iki ayaðý üzerinde duruþunu müþahede etmekteyiz. Her ne kadar Oliver Roy, “Batý’da yetiþen eðitimli müslüman, Pakistanlý veya Türk olmaktan ziyade dindar ol-

Mahmut AÞKAR mak ister” diyerek, bu nesiller için din kimliðini öncelik kazandýðýný iddia etse de, (en azýndan þimdilik) bu durum Türkler için geçerli deðildir. Ýþgalci güçlere karþý imparatorluðun varlýðýný muhafaza edemese de, bugünkü Türkiye topraklarýný kahramanca müdafaa ederek, millî devlet ve millet þuuru geliþmiþ olan Türk, Batý’daki varlýðýný çok dindar da olsa, Müslüman-Türk olarak tanýmlar. Medeniyetler Çatýþmasýnýn Alamancasý Almanya’daki Türk azýnlýðýn kültürel kimliðini muhafaza etmesinden dolayý duyulan rahatsýzlýðýn sebebiyet verdiði tartýþmalar, “Medeniyetler Çatýþmasý”nýn Alman mentalitesi ve metodolojisine göre vuku bulanýdýr: -Ekonomik hayattta daralmanýn baþgöstermesiyle birlikte artan iþsizlik oranlarýnýn hemen akabinde gözler bu ülkenin en büyük yabancý grubunu teþkil eden Türk göçmenlere çevrilir ve artýk ne zaman geri dönecekleri deðiþik usüllerle sorulmaya ve son Göç Yasasý’nda olduðu gibi, bu ülkedeki Türk nufüsun azaltýlmasý için özellikle Türkleri hedef alan kanunlar çýkarýlýr. -Onyýllardýr kapý komþusu, iþ arkadaþý olan Türke, Alman 11 Eylül 2001’den itibaren politikacýlarýn ve medyanýn yönlendirmesiyle, potensiyel terörist gözüyle bakar: Baþýmdan geçen iki sýradan olay belki anlatmak istediðimize açýklýk getirir: Otuz yýldan fazla bir zaman önce öðrenci olarak geldiðim bu ülkede bundan bir sene önce Berlin’e trenle giderken, iki sivil görevlinin o kadar sarýþýn ve mavi gözlü

yolcunun arasýndan geçerek gelip benim önümde dikilmeleri ve kimlik sormalarýný, o günlerde bazý tren istasyonlarýna býrakýlan “Bombalý Bavul” olayýnýn normal neticesi olarak deðerlendirmiþ ve Þarklý tipimle terörist zanlýsý olarak kelepçelenmediðime de þükretmiþtim. 12.07.07 akþamý bir kamu televizyonu olan ZDF’de yine Ýslam-Terör-MüslümanTürk karýþýmý ve aklýnýza gelen ne kadar menfilikler varsa hepsini bir kazana dolduran þartlanmýþ bir sunucunun idaresinde yapýlan bir proðramýn sabahýnda yine iþim icabý trene bindim. Boþ bir koltuða oturduktan sonra, kocaman bir bavulu oturduðum koltuðun yanýbaþýnda görünce, zannettiðim gibi boþ olmadýðýna kanaat getirdim ve baþka bir yere geçip oturdum. Tren bir baþka istasyonda durdu, yeni yolcular bindi. Yeni binenlerden genç bir Alman oturanlarý teker teker kontrol edermiþ gibi ilerlerken, beni görünce baþ ucumda dikeldi, gayet ciddi bir tavýrla, “arkadaki o bavul sizin mi?” dedi. Gayri ihtiyari gülümseyerek cevap verdim: “Hayýr, benim deðil ama niye özellikle bana sordunuz?”. Terörist olmadýðýma kanaat getiren duyarlý Alman, bavulun içine yerleþtirilmiþ bomba ihtimalinden de, belki dün akþam seyrettiði proðramýn aþýrý abartýlý olmasýna baðlayarak vazgeçti kanaatindeyim. Yoksa her an polise telefon ihbarý yapýlarak tren olduðu yerde durdurulabilirdi. Henüz daha sahibi ortalýkta görünmeyen bir bavul ve biraz ilerde oturan, Alman güvenlik yetkilileri, politikacý ve þarkiyatçýlarýn medyada her Allah’ýn günü çizdikleri tabloya uygun, “potensiyel terörist” adayý ben!... -3. nesilden itibaren burada yetiþen Türklerin büyük çapta asimile olmasýný bekleyen, ümit eden Almanya’nýn beklentilerinin tersine bir geliþme olunca, Türk varlýðýndan duyulan hazýmsýzlýk artýk uyum toplantýlarýnýn baþlýca tartýþma konusu haline gelir. -Kiliselerin kapanma sürecinin giderek hýzlandýðý bir zamanda Berlin, Münih ve Köln gibi metropollerde bü-

7 yük camilerin yapýlmak istenmesi, dýþa vurulmayan bir kýskançlýkla karýþýk korku, baþka bahaneler ileri sürülerek tepkiye dönüþmektedir. Alman Yazar Dieter Wellershof Köln’de yapýlacak büyük cami projesine karþý çýkarken, bazen “Cuma namazlarýnda iki bin kiþi birden ibadet yapabilecek büyüklükteki caminin sadece 137 araba için parkyeri olduðu” türünden bahaneleri ileri sürse de, cami yapýmýna karþý kaleme aldýðý uzunca makalesinin bir yerinde, “iki bin dindara ayný anda ibadet imkaný sunan camiye büyük raðbet olurken, savaþtan sonra tekrar yapýlan meþhur Roman Kilisesi gibi birçok kilise sadece konserler ve kültürel vesilelerle ziyaret ediliyor” demesi, müslümanlara karþý bir þuuraltý tepkinin belki de cami-kilise veya müslüman-hýristiyan kýyaslamasýndaki en tipik dýþa vuruþ biçimidir. (FAZ, 14.6.07) -Yeni nesil Almanya Türkleri, lisan bilen, bu ülkenin bir parçasý olmanýn farkýnda olan, ayný zamanda kök kültürünü de muhafaza etmeðe ve gerektiðinde “hayýr” diyebilen kararlý tavrýyla bir bakýma Almanlarýn Türklere yönelik ezberini bozmuþa benziyor. Bu direnci kýrmak için Türk toplumu içindeki her türlü istisnayý genelleþtirme, Türklerin uyuma yanaþmadýklarý intibasýný kamuoyuna yayma ve Türklerarasý etnik, mezhebî ihtilaflarý gayet ustaca teþvik etme gayretleri bilinçli bir metotla yapýlmaktadýr. -Almanya Türklerinin kültürel varlýðýný zayýflatmak için Türk ve müslüman kimlikli yazar, siyasetçi, akademisyen ve benzeri sýfatlara sahip þahýslarýn bazen ajitasyona varan, tahrip ve tehditkâr giriþimleri Alman medyasý ve siyasileri tarafýndan desteklenmekte ve ödüllendirilmektedir. -Bu direncin kýrýlmasý için Alman kamuoyunun yakýndan tanýdýðý aydýnlar aracýlýðýyla bazen sabýr ve hoþgörü sýnýrlarýný zorlayan, mukaddesleri rencide eden, kasýtlý giriþimler baþvurulmaktadýr. Bunun en son örneði; Yazar Günter Wallraff’ýn, camide Selman Ruþdi’nin “Þeytan Ayetleri”ni okumak istemesidir. (FAZ, 12.07.2007) CDU/CSU ve SPD’den oluþan Büyük Koalisyon Hükümeti döneminde hayata geçirilen “Uyum Zirvesi” ve

22. sayi sayfalar

30.04.2009

8 “Ýslam Zirvesi” göçmen kuruluþlarý tarafýndan memnuniyetle karþýlanmýþ ve doðru yolda atýlan büyük adým olarak deðerlendirilmiþti. Herkes de biliyordu ki, her iki zirve de aslýnda Türkler ve diðer müslümanlara yönelikdi. Bir yýlýný tamamlayan ve 12.07.2007 tarihinde daha ikinci zirve toplantýsý öncesi geniþ tabana sahip Türk sivil kitle kuruluþlarý “Uyum Zirvesi”ni boykot ederek katýlmadýlar. Angela Merkel hükümetinin uyum politikasýna indirilmiþ ciddi bir darbe olmasýna raðmen, baþta sayýn baþbakan olmak üzere, hükümet yetkilileri bu durumu sýradan bir olaymýþ gibi geçiþtirmeðe çalýþýyorlar. Yýllardan beri dayatmalar ve oldu bittilerle Türk azýnlýðý töhmet ve baský altýnda tutan Almanya, bu sefer beklemediði bir direniþle karþýlaþýnca, biraz þaþkýnlýk ve telaþla tekrar büyüklük psikozuna kendini kaptýrarak, “siz kim oluyorsunuz da, teþekkür edeceðiniz yerde, bize baþ kaldýrýyorsunuz?” der gibi yaptý ve hatta çok önemli gazetelerde de buna yakýn yorumlar yapýldý. Almanya Türklerine, aþýrý Türk düþmanlarý dýþýnda, “Ya uy, ya terk et” türünden açýk tehdit henüz savrulmasa da, geliþmeler endiþe vericidir. Almanlarýn uyum konusunda Türklere dayattýklarýnýn hepsi itirazsýz kabullenilse de, Türkler bu ülkede var olduklarý müddetce, yabancý düþmanlýðý adý altýnda Türk düþmanlýðý da var olacaktýr. Bütün mesele “uyum” sözcüðü etrafýnda yoðunlaþmaktadýr. Alman tarafýyla Türk tarafý uyum’dan farklý þeyler anlamakta ve sonuçlar çýkarmaktalar. Kasýtlý bir uyumsuzluk sözkonusu olmasý mümkün deðildir ama mütemadiyen, “siz uyum saðlamýyorsunuz” da ýsrar etmekte kasýt vardýr. Buradaki kasýt ise, Almanya’daki Türk nüfusunu azaltmak veya çoðalmasýnýn önüne geçemektir. Tartýþýlan Göç Yasasý da, bu gayeye hizmet için hayata geçirildi. Bu tür dayatma ve kýsýtlamalarýn dolaylý yollardan verdiði mesaj da; “Madem Almanlaþmýyorsun, o halde Almanya’da iþin ne?” kabilinden birþey. Camilere Casus Ýmam Hýristiyan Demokratlarýn (CDU/CSU) Federal Parlemanto Grup Baþkaný Volker Kauder 17 yaþýndaki Alman vatandaþý Marco’nun Antalya’da 13 yaþýndaki Ýngiliz kýza tecavüze teþebbüsten tu-

10:05 Uhr

Seite 8

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

tuklanmasý üzerine, “Eðer Türkiye delikanlýyý hemen serbest býrakmazsa, Avrupa Birliði’ne çok uzak olduðunu bilmelidir (Süddeutsche Zeitung, 26.6.07)” þeklindeki tehdit dolu, her türlü diplomatik nezaketten uzak demeci, Almanya’dan Türkiye’ye hangi seviyeden bakýldýðýný çok açýkca ortaya koymaktadýr. Ýþte bu bakýþ tarzý, bu ülkenin Türk azýnlýðýna da ayný þekilde yansýmaktadýr. Yine CDU’lu Aþaðý Saksonya Eyaleti Baþbakaný Christian Wulff, öteden beri giderek sýklaþan bir dayatmayý seslendirdi: “Camilerde Almanca hutbelere artýk geçilmelidir. Cuma hutbelerinde ne söylendiðini bilmek istiyoruz . (Süddeutsche Zeitung, 13.07.07 )”. Almanya’da Budizm, Musevilik ve diðer hýristiyan mezheplerine mensup yabancýlar, göçmen kökenli vatandaþlar ibadetlerini kendi dillerinde yaparken, kimse bu durumdan rahatsýz olmuyor da, sýra müslümanlara gelince, bu ayrýmcýlýk, bu ötekicilik niye?... Federal Almanya Ýçiþleri Bakanlýðý’ýna baðlý birimler bir taraftan müslüman azýnlýk temsilcileriyle diyalog çerçevesinde karþýlýklý güvene dayalý iþbirliði yapmaya çalýþýrken, diðer taraftan, Federal Ýçiþleri Bakanlýðý temsilcisi Johannes Urban, Cezayir Din Ýþleri Bakanlýðý’yla irtibata geçerek, Almanya’daki camilerde casusluk yapacak imam talebinde bulunmasý (www.german-foreign-policy.com), hangi tarafýn ikili oynadðýný, samimiyetsizlik ve güvensizliðini ortaya koyuyor. Camilere giren ve çýkanlara kimlik sorulmaz, müslüman olup olmadýðý bile bilinmez. Mabetlerin kapýsý herkese açýktýr, hatta Alman istihbaratýna çalýþanlara bile. Onun için Cezayir’e kadar zahmete de gerek yoktu. Fakat bu tür giriþimler, müslüman azýnlýðý daha çok tedirgin olmasýna tabiatýyla sebebiyet vermektedir. Adamdan sayar gibi yapmak Allý-güllü laflarýn edildiði ortam ve mekânlarý bir kenara býrakarak, “Kurtlar Vadisi-Irak” filmi, “Karikatür Krizi”, Uyum ve Ýslam Zirvesi gibi konu veya olaylarýn etrafýnda estirilen beyin fýrtýnasýnda Avrupalýnýn gerçek niyetini daha iyi anlayabilirsiniz. “Ýþte Almanya’da minareli cami inþa edilip edilmemesi tartþmalarýnýn yo-

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

ðun bir þekilde sürdürüldüðü bu günlerde Alman Papazlar Konferansý Baþkaný Kardinal Karl Lehmann, Almanya’da Hýristiyan dinleri ile Hýristiyan olmayan dinlerin hukuki olarak eþit olamayacaðý yönünde bir açýklama yapmaktadýr. Ýþin ilginç yönü, demokratik bir hukuk devletinde iktidar ortaklarýndan CDU’nun Genel Sekreteri Ronald Pofalla da Kardinal Lehmannn’ýn bu açýklamalarýna tam destek vermektedir. Pofalla, ‘Hýristiyanlýk Avrupa’nýn kültürel merkezidir, Ýslam deðil. Ýslam ile Hýristiyanlýðýn hukuki eþitliði yanlýþ anlaþýlan bir hoþgörü olur.’ diyerek çok açýk biçimde Hýristiyanlýk ile Ýslam’ýn hukuksal eþitliðine karþý olduðunu ilan etti (Ahmet Külahçý, Hürriyet, 25.6.07).”. Böylece hoþgörü ve diyalog’dan, bunlarla baðlantýlý olan uyum (integrasyon)’dan ne anladýklarý da kendileri tarafýndan bir kez daha açýklýða kavuþturulmuþ oluyor. Köln’de yapýlacak merkezi camiye karþý olan, yine bu þehirli meþhur yazarlardan Dieter Wellershof, Ýslam’ý “Savaþan Güç” olarak tanýmlarken, “topluca secdeye giden müslümanlarý, önüne geçilmez bir enerji yýðýný”na benzetmektedir. Sonuç olarak okuyucusuna (birçok Batýlý yazar gibi) vermek istediði mesaj; din olarak Ýslâm ve mensuplarý müslümanlar Batý için hayatî tehlike arzetmektedir, bu yüzden gereken yapýlmalýdýr. ABD’nin öncülüðünde müslüman ülkeler iþgal edilirken, Ýslâm’ýn “Savaþan Güc” deðil, düþman ilan edilerek savaþýlan bir din olduðunu ve Hýristiyanlýk adýna iþgalci güçlerin müslümanlarý Ortadoðu’da olduðu gibi ezdiðini görmemek için galiba Wellershof gibi bir Batýlý-Alman-Hýristiyan olmak lazým. Almanya Türklerine ve müslümanlarýna savaþ açan yazarlardan birisi de, Ralph Giordana’dýr. Liberal solcu olarak bilinen Giardona, Köln’deki cami yapýmýna karþý çýkýþýndaki dozu o kadar kýþkýrtýcý ve aþýrý oldu ki, Yahudi bir anne ve Alman bir babadan dünyaya gelen yazar Alman nazilerinden bile alkýþ almaya baþladý. Batý Avrupa müslüman azýnlýðý, yumurtasýný baþka kuþlarýn yuvasýna kuluçkaya býrakan guguk kuþuna benzeten Giordina diyor ki, “Yanlýþ göç politikasý neticesinde Fransa, Ýngiltere ve Alman-

ya’nýn öncülüðünde ihtiyar kýta kendi yuvasýna guguk yumurtasýný býraktý ki, kuluçkadan sonra bu yumurtadan ne çýkacaðýný kimse bilmiyor (TAZ-NRW, 8.6.07).”. Nazi Almanyasý’nýn zamanýnda azýnlýklarý ve hele Yahudi kökenli Alman vatandaþlarýný nasýl yok ettiðini herkesten daha iyi bilmesi gereken 80 yaþýndaki bu yazar da müslüman azýnlýk için böyle düþünürse, varýn gerisini siz tahmin edin. “Müslüman olduðundan saldýrýya uðrayan, müslüman olarak kendini savunur“ Batý Avrupa müslüman azýnlýk üzerine kafa yoran Batýlý aydýnlarýn içinde önyargýlarýný mümkün olduðunca bir kenara býrakarak hadiselere objektif bakanlar da var. “Hollanda-Ýngiliz karýþýmý yazar Ian Buruma toplum dramasýný hissetmektedir. Onun vardýðý netice: Katil (Hollandalý yönetmen Van Gogh’u öldüren), iflas eden uyumun bir ürünüdür. Yüzüne çarpýlan kapý, verilmeyen burs ve geri çevrilen her iþ talebi, Bouyeri olayýnda olduðu gibi, þiddete dönüþen hýnç alma duygusunu körüklemektedir. ...eðer neticede bu Türk veya Faslý istenmiyorsa, bu durumda oluþan kültürel topluluklarýn kendi oyun kurallarý geçerli olacak. Kim müslüman olduðundan dolayý saldýrýya uðrarsa, genellikle müslüman olarak kendini savunur.“ (Jörg Spaeter, Süddeutsche Zeitung, 11.1.07) Polonyalýlýktan sonra Ýslamlýk Paranoyasý Ayný gazetenin önemli yazarlarýndan Dr. Heribert Prantl (Merkel und das Abenteuer Auslaenderpolitik, Süddeutsche Zeitung, 12.7.07), 2. Uyum Zirvesi akabinde kaleme aldýðý yorumda, “Almanya, göçmen politikasý olmayan bir göçmen ülkesidir” tesbitini yapýyor. Türklerin zirveyi boykot etmesini anlamakta zorlananlar için Prantl’ý okumak yeterli gelecektir: “...Büyük Koalisyon, Avrupa Birliði kurallarýný oturma, sýðýnma ve vatandaþlýk haklarýný sertleþtirmede istismar etmiþtir. Vatandaþlýk hakký, uyum politikasýnýn temel taþlarýndan birisi olmasýna raðmen, oldukça zorlaþtýrýlmýþtýr. “ Yazar’ýn bilhassa þu tesbiti çok yerinde ve önemlidir: “Alman vatandaþlýðýna geçmek isteyenlerin Almancalarýný imtihan edenlerin yüzünden, potensiyel vatan-

dosya daþlýk adaylarý, vatandaþ olmaktan ziyade, testin sonunda karþýtý olmalarýndan korkulmalýdýr. Zira, vatandaþlýk paragraflarla olmaktan ziyade, kalben kabul görecek bir olaydýr. Büyük Koalisyon’un tekrar çifte vatandaþlýðý tam da yürürlüðe koyma zamanýdýr“. Ýlginçtir, tarih Almanya’da da tekerrür ediyormuþ demekki... ”Almanya’ya misafir iþçi göçü ilk defa 1950’li yýllarýnýn sonunda baþlamadý ki... Ondan onyýllarca öncesinden baþladý. O zamanlar Polonya iþçiler yüzünden, Almanya’nýn Polonyalýlaþmasýna karþý ikazda bulunanlarla, bugün Almanya’nýn Ýslamlaþmasýna karþý ikazda bulunanlar arasýnda çok az bir fark var”. Almanya’yý Polonyalýlaþtýracaklar yaygarasý koparýlýrken, takriben bir asýr sonranýn Almanya’sýnda sadece soy adlarýndan Polonya asýllý olduðunu anlayabildiðimiz Almanlarla karþýlaþýyoruz. Yani, asimilasyonda %100 baþarý!... Almanya’nýn bu kararlý ve Türklerin de kararsýz tutumu karþýsýnda 50 sene sonraki Almanya’da Türkçe olarak “Ben Türküm” diyebilen insanlarýn sayýsýný doðrusu merak ediyorum. Yazarýmýzdan bir alýntý daha yapmak istiyorum, çünkü “Yabancýlar hukuku sahasýnda kanun yapýcý, hafýzasýz kanun yapýcýdýr. Diðer hukuki sahalarda kanunlar deðiþtirilerek, takviye edilerek, yenilenmiþ, parlemanto toplumun deðiþen ihtiyaçlarýna göre kanunlar çýkarmýþtýr. Bundan dolayý, son yüz senede vatandaþlýk, aile ve evlilik haklarýnda çok önemli geliþmeler olmasýna karþýlýk, yabancýlar hukukunda olmamýþtýr! Göç yasasý daha sonra atýlmýþ küçük bir ilk adýmdý. Eðer politikacýnýn hafýzasý yoksa, yaptýðý iþ beyinsizliktir.” Utanç verici durum Bir de, burada yetiþmiþ yeni nesil Türklerden avukat bir bayan olan Kadriye Aydýn’ýn Almanya’nýn göç yasasý ve göçmener politikasýyla ilgili bir-iki tesbitine yer verelim: “Göçmenler üzerine konuþuluyor, onlarýn nasýl bir problem olduðu dile getiriliyor ama çözüm aranýrken göçmenlerin görüþüne baþvurulmuyor”. Almanya’nýn oldum olasý metodu bu olmuþtur: Göçmeni dinler ama neticede kendi kafasýna koyduðunu yapar. Yazýmýzýn birinci bölümünde de belirttiðimiz gibi, bilhassa müslüman göçmene bakýþ açýsý,

22. sayi sayfalar

30.04.2009

dosya aða-ýrgat veya patron-iþçi seviyesizliðindedir. Yarým asýra yaklaþan bir zaman geride býrakýlmasýna raðmen bu istikamette katedilen mesafe ortadadýr; onun için fazla söze de aslýnda hacet yoktur. Kadriye Haným yapýlan zirvelerle ilgili de Almanya gerçeðini özetlemiþ: “Bir taraftan Uyum Zirvesi ve Ýslam Konferansý gerçekleþtirilirken, uyum için memenuniyet verici birþeyler yapýlmak isteniyor, diðer taraftan ise, kanun koyucu olarak tam bunun tersine, (zorlaþtýrýcý) çalýþýlmalar yapýlýyor. Bu benim için inandýrýcýlýktan çok uzak ve Almanya adýna utanç verici bir durumdur. (Islamische Zeitung, Temmuz-2007) “. Bir daha tekrar edelim: Haklarýnýn ne olduðunu bilmeyen, bilse de, o haklarý talep edecek dilden mahrum olanlarýn evlatlarý þimdilerde bir Alman vatandaþý olarak, bazý konularda yeni vatanýnýn icraatlarýný sorguluyor ve gerekirse Almanya adýna utanç duyduðunu dillendiriyor. Ýþte Almanya’nýn ezberini bozan yeni nesil Türkler! Savunma Hattýndaki Türkler Almanya Türkleri ile ilgili meselelerde sýkca dile getirdiðim bir eleþtirimi tekrarlamak istiyorum: Almanya Türkleri hakkýyla temsil edilmiyor! Gereðinden fazla temsilcimiz ortalýkta görünse de, hadise ehliyetli olmakla alakalýdýr. Bundan önceki bölümlerde sadece birkaç tane Alman aydýnýn görüþlerine yer verdik. Özelde Almanya Türkleri, genelde Batý Avrupa Müslüman Göçmenleri üzerine dünya çapýnda, ABD’li Fukuyama’dan Ýngiliz Bernard Lewis’e, Fransýz Oliver Roy’dan Alman-Ýsviçre’li Hans Küng’e ve daha nice sahasýnda isim yapmýþ Alman yazar ve araþtýrmacýnýn makaleleri ve kitaplarý mevcuttur. Bunlardan hariç, hemen hemen her Allah’ýn günü Alman televizyon kanallarýnda ve gazete sayfalarýnda Türk ve müslüman göçmenlerle ilgili (genellikle menfi) haber ve yorumlar artýk sýradanlaþmaya baþladý. Siz bunlara Hollanda’nýn Ayaan Hirsi Ali’sinden Almanya’nýn Necla Kelek ve Seyran Ateþi’ne kadar daha bir dizi özel muameleye tabi karalamacýlarý da rahatlýkla ilave edebilirsiniz. Geride býraktýðýmýz yüzyýla “Soðuk Savaþ” sürecinin dünya çapýnda ideolojik kamplaþmalarý damgasýný

10:05 Uhr

Seite 9

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

vurmuþken, daha baþlar baþlamaz din eksenli bir kültürler çatýþmasýyla irkildiðimiz 21.yüzyýl, Batý Avrupa Türkleri’ne de uður getirmedi. Bir taraftan dünya ölçekli Ýslamafobi rüzgarýnýn da etkisiyle giderek týrmanan ve en entellektüel aðýzlarda ifadesini bulan müslüman veya Türk karþýtlýðý, diðer taraftan Almanya’da ekonomik hayatýn daralmasýnýn getirdiði olumsuzluklar, Almanyalý Türklerin önündeki en büyük engellerdir. Hemen þu gerçeði de unutmamak gerekir ki, Almanya Türklerinin þahsýnda Batý Avrupa’da yerleþik olarak yaþayan bütün Türkler için de geçerli olan bu sýkýntýlar, ayný zamanda Türkiye’nin Avrupa’ya giden güzergahýndaki engellerdir. Türkiye, AB ülkelerinde sayýlarý 4 milyona varan Türkleri þimdiye kadar olduðu gibi ihmal etmeðe devam etse de, bu insanlar üzerinden elde edeceði milli menfaatler sebebiyle, yol üstündeki taþlarý temizlemede devlet olarak öncülük etmelidir. “Devlet gölge etmesin, baþka ihsan istemeyiz” kabilinden bir yaklaþým burada geçerli olamaz. Böylesi hallerde psikolojik ve lojistik desteðe mutlaka ihtiyaç duyulur. Ýþte böylesi bir ortamda Batý Avrupa Türk varlýðýný muhafaza etme mücadelesi verilirken, yerli toplum ve idari kurumlarla uyum içinde olmanýn da gayreti en azami düzeyde gösterilmelidir. Yukarýda sýralamaya çalýþtýðýmýz etkenlerin yanýsýra, Müslüman-Türk olmamýz ve Almanya’da en büyük göçmen grubu teþkil etmemizden kaynaklanan (yerli halka göre) “dezavantaj”larýmýz var. Ne kadar iyimser olmaya çalýþsak da, mevcut ortam bize karþý (aðýrlýklý olarak) taraflý ve peþinhükümlüdür. Böylesi bir ortamda dahi hadiseleri objektif deðerlendiren, vicdan sahibi aydýnlar ve siyasiler de her zaman vardýr. Türklerin artýk baþta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin bir parçasý olduðu, gerek yerli halk/hükümet, gerekse Türk azýnlýk istese de bunun geriye dönüþünün mümkün olamayacaðý gerçeði kabul görmüþtür. Her ne kadar sözkonusu ülkelerin sözde vatanseverleri ve dindarlarý tarafýndan Türk aleytarlýðý ha bire körüklense de, Allah’tan bu tür ýrkcý-ayýrýmcý akýmlarýn karþýsýnda iþleyen bir adalet sistemi ve akl-ý selim

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

insanlar vardýr. Savunma hattýndakiler ve taaruza geçenler Türk azýnlýðýn temsilcileri genelde Avrupa’nýn, özelde ise Almanya’nýn kuþbakýþý fotoðrafýný çekerek gidiþatý etüt etmelidirler. Ne her þeye evet diyen teslimiyetçi, ne de her þeye hayýr diyen reddiyeci bir tavýr çözüm getirmez. Onyýllardan beri neredeyse her attýðý adýmýn, aðzýndan çýkan her kelamýn yanlýþ olduðunu siyasetçisi, kamuoyu önderleri ve medyasýyla vurgulayan Almanya’nýn taaruzu karþýsýnda Türkler, savunma hattýndan bir adým ileriye gidemediler. Gerek Almanlarýn kendi kamuoyu araþtýrmalarý, istatistikleri ve gerekse Birleþmiþ Milletler, OECD veya Avrupa Birliði destekli uluslararasý arþtýrma ve inceleme kuruluþlarý, Almanya’daki göçmenlerin bilhassa Türk ve müslüman kimlikli olanlarýna karþý önyargýnýn, ayýrýmcýlýðýn hayatýn her safhasýnda tehlikeli bir boyuta ulaþtýðýný ortaya koymaktadýr. Son çýkarýlan “Göç Yasasý”nda olduðu gibi, insan hak ve hukunu bir kenara býrakarak, düpedüz Türkleri hedef alan kanun çýkarýlmasýna tepki gösteren Türk kuruluþlarý neredeyse Federal Hükümet tarafýndan azarlandýlar. Almanya uluslararsý baskýlardan çekinmese, asimilasyon kokan “entegrasyon” politikasýný Türk azýnlýk üzerinde biraz daha sertleþtirebilirdi. Güçlü medyasý,Türklere önyargýlý kamuoyu ve devlet imkânlarýyla sindirme politikasýný harekete geçiren Almanya karþýsýnda neye uðradýðýný þaþýran, deðiþik cephelerden gelen suçlama ve töhmetlere savunma refleksiyle cevap yetiþtirmeðe çalýþan Türkler, þimdiye kadar kendilerini ifade etmeðe bir türlü fýrsat bulamadýlar. Sizi “misafir” olarak çaðýranlar tarafýndan hiç ummadýðýnýz bir sertlik ve insafsýzlýkla suçlanýrsanýz, ilk tepkiniz; ben bunlarý hak etmedim diyerek, yapýlan suçlamlarýn doðru olmadýðýný izaha çalýþmaktýr. Bu ülkenin göçmen Türkleri ve yerli Almanlarý arasýndaki münasebet, oldum olasý hep böyleydi. Siz buna bir de, alt yapýsý saðlam olmayan liyakatsýz temsilcileri de ilave ederseniz, suçlamalara cevap yetiþtirmeðe çalýþmaktan, kendi doðrularýný ve taleplerini dile getiremeyen bir Türk azýnlýk manzarasý karþýnýza çýkar. Kendisine

yabancýlaþtýrýlan yabancý Bilhassa müslüman kimlikli göçmenine karþý zeka, bilgi, kültür üstünlüðüne sahip olduðuna inanan yerli, bunun neticesi olarak, müslüman Türk azýnlýðýn sosyal ve kültürel hayatýndan tutun da, yediðine, içtiðine (doðrusu, içmediðine), giyimine kadar hemen herþeye müdahele etmeði, kendini tatmin eden bir alýþkanlýk haline getirmiþtir. Gerisini burada yetiþen Türk kökenli, ortoya koyduðu eserleriyle kendisini ispatlamýþ bir yazara býrakalým: “Planlanan bir cami inþaatýna veya saçýný örten bir müslüman kadýna karþý harekete geçen provakatörlerin iþ baþýnda olmadýklarý gün yok gibidir. Günümüz aydýnlatýcýlarý, camilerde minareye ihtiyaç olmadýðýný savunan uzmanlara beyanat verdirmekten usanmazlar. ...Muhafazakâr kendini haklý çýkarmak için tehlikeli ortam yaratmaya ve felaket tellallýðýna ihtiyacý var. Hep ayný hikâyeyi yeni bir düþmanla izah ederek takdim ediþini anlýyoruz. Dün itaatsýz Alman gençliðinin ihaneti sözkonusuydu, bugün ise göçmenler, muhafazakârlarýn imdadýna yetiþerek, onlara iþ ve ekmek temin etmiþ oldular. Ýþte sözkonusu bu yabancýlar o zamandan beri bitmez tükenmez bir ilham kaynaðýdýrlar. Saðcýlar konu bulamadýklarý an, hemencecik sýðýnmacýlara, Türklere ve (güncel bir konu olan) müslümanlara karþý kampanya baþlatýrlar.” Feridun Zaimoðlu’nun Yeþiller/Birlik 90 adlý Alman siyasi partisinin grup toplantýsýnda, “Bizi Ýstemiyorlar” baþlýðýyla, konumuz olan Göç Yasasý’ný yorumlayan bu yazýsýnda, “Bir yabancý, kendisine ait olanlardan uzaklaþtýrýldýðý için yabancýdýr” gibi çok yerinde ve þahsýna münhasýr, entellektüel seviyede sosyolojik tesbitleri de var. Mesele baþka kýlýflara da sokulsa, deðiþik adlarla terennüm edilse de, genelde Avrupa’nýn müslüman göçmenlerle, özelde ise Almanya’nýn Türk azýnlýkla olan ihtilafýnýn özünde Feridun Zaimoðlu’nun, “Bir yabancý, kendisine ait olanlardan uzaklaþtýrýldýðý için yabancýdýr.” tesbiti yatmakla birlikte, buna þöyle bir ilave yaparsak belki “Yabancý” kavramýný iki yönüyle izah etmiþ oluruz: Bir yabancý, kendisine ait olanlardan dolayý dýþlandýðý için yabancýdýr. Almanya Türklerindeki

9 yabancýlaþma da, iki yönlü geliþmektedir: Birincisi; kendi deðerlerini muhafaza edenlerin yerli toplum tarafýndan, yarým asýrlýk geçmiþe raðmen “yabancý” olarak görülmeðe devam edilmesi, ikincisi ise; uyum adýna, ait olduðu kültürel deðerlerden uzaklaþtýrýlmasý ki, bu durum bilhassa üçüncü nesil göçmen Türklerin büyük bir kesimi için geçerlidir. Aklý-fikri orada olursa.... Bir taraftan her an anavatana dönecekmiþ gibi zihnen ve kalben yönünü o yana çevirmek, diðer taraftan buradaki meselelere uzun vadeli çözüm beklemek; birbiriyle çeliþen mülahazalalardýr ve Türk azýnlýðýn Avrupa’daki geleceðine zarar veren bu tutumdan baþta cemiyet yöneticileri olmak üzere vazgeçilmelidir. Hissiyatý bir kenara býrakarak, soðukkanlý düþünülerek uzun vadeli kararlar alýnmalýdýr. Uzun soluklu ve sabýrlý olan taraf kazançlý çýkacaktýr. Temennimiz, yerlisi ve yabancýsýyla Almanya’nýn bundan kazançlý çýkmasýdýr. Gönül rýzasý olmadan, zoraki kabullendirme yapanlar kadar, baskýya boyun eðen, kültürel varlýðýna gölge düþürenler de, insanlýk suçu iþlemiþ olacaklar ve neticede ne yerlisi, ne de yabancýsýna huzur getirmeycek bir uyumsuzluðun temelini atmýþ olacaklar. Her Türk göçmen, artýk burasý benim yeni (veya ikinci) vataným ve ben burada kalýcýyým, demeli ve hayatýn her kesiminde “En Üsttekiler” seviyesini yakalamak için var gücüyle uðraþmalýdýr. Almanya’daki Türk Üst Kuruluþlarý Temsilcileri ilk defa “Uyum Zirvesi”ne karþý bu sefer kendileriyle uyum içinde, þahsiyetli bir tavýr sergileyerek “Uysal Koyun” olmadýklarýný gösterdiler. Bu tip çýkýþlar, dayanaðý olmaz ve devamý gelmezse, “bir defalýða mahsus” olarak yazýlýr, söylenir ve unutulur. Temsilcilerimizin yerine ve konusuna göre ilmi araþtýrmalara dayalý dosyalarý, konusunda uzman elemanlarý olmadýðý müddetçe, konuþtuklarý gibi, çözüm bekleyen hayati meseleleri de, havada kalýr. Bizim meselelerimiz gibi çözümü de, insan kaynaklýdýr. Onun için, Almanya’da mutlaka kuruluþlarüstü bir Türk Ýnceleme-Araþtýrma Vakfý kurularak, burada projeler üretilmeli, Türk azýnlýðýn kanaat önderleri, kamuoyundaki temsilcileri artýk buralarda yetiþmelidir.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 10

10

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Açýlýþ Kurdelesini Kurdelesini Suudi Arabistan Almanya Büyükelçisi Prof. Prof. Dr. Dr. Osama bin Abdulmajid Shobokshi ve Suud Havayollarý Gnl. Md. Yrd. Yrd. Abdulaziz bin Rahim Al-Hazmy beraber kestiler. kestiler.

Suud Havayollarýnýn Mutlu Günü Münih/Özel uud Hava Yollarý Almanya’dan Suudi Arabistana yapmýþ olduðu sefer sayýlý uçuþlarýna bir yenisini daha ekledi. Þimdiye kadar sadece Frankfurt Havaalanýndan Suudi Arabistan uçuþ yapan Suud Havayollarý bundan böyle Münih’ten de sefer sayýlý uçuþ gerçekleþtirecek. Ýlk uçuþun yapýldýðý gün Münih Havaalanýnda bir tören düzenlendi. Törene baþta Suudi Arabistan Almanya

S

laðan olarak her üç ayda bir yapýlan GYK toplantýsýna ATB Federasyon Genel Baþkaný Recep YILDIRIM’ýn yanýsýra ATB Yönetim Kurulu üyeleri, ATB`ye baðlý Teþkilat Baþkanlarý, ATB Bölge Baþkanlarý, ATB GYK Üyeleri ATB’de görevli Din Görevlileri ve Eðitimciler katýldý. ATB`nin son üç ayda yaptýðý faliyet raporunun okunmasýndan sonra, ATB Hac iþleri Sorumlusu Ýsmail CENIK katýlýmcýlara önü-

O

Ýlk yolcular bizzat Suudi Arabistan Almanya Büyükelçisi Prof. Prof. Dr. Dr. Osama bin Abdulmajid Shobokshi ve Suud Havayollarý Gnl. Md. Yrd. Yrd. Abdulaziz bin Rahim Al-Hazmy ve Almanya sorumlu sorumlu Müdürü Al-Ecmali tarafýndan hediyelerle uðurlandýlar. uðurlandýlar.

Münih Havaalanýndan ilk uçuþ törenle gerçekleþti

Büyükelçisi Prof. Dr. Osama bin Abdulmajid Shobokshi, Berlin Konsolosu Shouhaibe, Münih Havaalaný Md. Dr. Michael Kerkloh, Suud Havayollarý Gnl. Md. Mühendis Khaled Al-Molhem, Suud Havayollarý Gnl. Md. Yrd. Abdulaziz bin Rahim Al-Hazmy, Avrupa ve Almanya Sorumlu Müdürü Abdullah Al Husseyni ve Almanya sorumlu Müdürü Al-Ecmali katýldýlar. Ayrýca Avrupa’dan Suud Hava-

Açýlýþta Suud Havayollarý Gnl. Md. Yrd. Yrd. AbduAbdulaziz bin Rahim Al-Hazmy, Al-Hazmy, Suudi Arabistan AlAlmanya Büyükelçisi Prof. Prof. Dr. Dr. Osama bin AbdulmaAbdulmajid Shobokshi bir teþekkür plaketi takdim etti

faaliyet haber

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

yollarý ile iþbirliði içinde olan kurum ve kuruluþlarýn temsilcileri de hazýr bulundular. Toplantýda bir konuþma yapan Suud Havayollarý Gnl. Md. Yrd. Abdulaziz bin Rahim AlHazmy, Suudi Arabistan Havayollarý 40 yýl önce Almanya’dan ilk uçuþunu gerçekleþtirdiðini, o gün haftada iki sefer olan uçuþlarýn bugün beþe çýktýðýný belirterek „Geçtiðimiz günlerde Frankfurt’ta yeni büro açýlýþýmýzý gerçekleþtirdik.“ dedi.

Açýlýþa davetli olarak katýlan IGMG’den Genel Baþkan Yardýmcýsý ardýmcýsý Ali Bozkurt ve DÝTÝB’den Serdar Serdar Demir Suud Havayollarý Almanya sorumlu sorumlu MüdüMüdürü Al-Ecmali ile bir hatýra fotoðrafý çektirdiler çektirdiler..

Al Hazmy konuþmasýnda Münih kentinin Bavyera eyaleti için turistik ve ticari önemine vurgu yaptýðý konuþmasýnda, bir çok müslümanýn Münih ve civarýnda yaþadýðýný ve müslüman cemiyetlerin de organizesiyle Hac ve Umreye raðbet ettiklerini belirtti. Program çeþitli kurum ve kuruluþ temsilcilerine plaket takdiminden sonra açýlýþ kurdelesinin kesilmesiyle son buldu.

Programda Programda katýlan davetlilere davetlilere yemek ikramýnda bulunuldu.

Avrupa Türk Birliði GYK Toplantýsý yapýldý Kýsa adý ATB olan Avrupa Türk Kültür Dernekleri Birliði olaðan üç aylýk GYK toplantýsý ATB’nin Frankfurt`daki Federasyon binasýnda gerçekleþtirildi. müzdeki dönem hac çalýþmalarý hakkýnda bilgiler verdi. Toplantýnýn dilek ve temenniler bölümünden sonra kürsüye gelen Genel Baþkan Recep YILDIRIM, kýsaca Türkiye ve Dünya siyasetini deðerlendirdik-

ten sonra katýlýmcýlara ATB’nin gelecek üç aylýk çalýþma programlarýný da açýkladý. Konuþmasýnda Avrupa Türkleri’nin sorunlarýna da dikkat çeken Genel Baþkan hedeflerinin Avrupa´da yaþayan vatandaþlarýmýzýn Avrupa´da ve

Türkiye´de yaþadýklarý sorunlarýna çare bulmak olduðunu söyledi. Türk siyasetçilerini Avrupa Türklüðünü 22. Temmuz seçimlerinde yoksaydýðýný ve kendilerinin de Avrupalý Türkleri Gümrüklerde Seçimleri boykot etmeye çaðýrdýklarýný ve bu baðlamda da baþarýlý olduklarýný söyleyen YILDIRIM, Edirne valisinin Kapý Kule Gümrüðünde yapýlan oy kullanma iþlemiyle ilðili yazmýþ olduðu açýklama konusunda bazý bilgilerde verdi.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

dosya ylarýn Efendisi Mübarek Ramazan ayýný nasýl karþýladýk? Bu yazýmýzda bu soruya sevgili okuyucularýmýzla birlikte cevap aramaya çalýþacaðýz. Ýnþallah bu ayný zamanda bir dertleþme ve muhasebe vesilesi olur. Ýki aydýr Peygamber Efendimiz (s.a.v)in: “Allah’ým! Receb (ayýný)i ve Þaban (ayýn)ý bizler için bereketli eyle ve bizleri Ramazan (ayýn)a kavuþtur.” duasýný bizler de her fýsatta tekrarladýk. Hamdolsun Rabbimize ki, dualarýmýzý kabul buyurdu ve iþte sað selim kavuþturdu. Ne kadar hamdetsek azdýr. Kavuþtuk kavuþmasýna da nasýl kavuþtuk? Halimizi durumumuzu bir gözden geçirsek iyi olacaktýr. Çünkü Ramazan ayý bizim ayýmýzdýr. Yani Ümmetin ayýdýr. Aslýnda bütün insanlýðýn sahip çýkmasý ve çok iyi deðerlendirmesi gereken aydýr. Çünkü Ramazan bütün insanlýðýn saadeti için geliyor. Çünkü bütün insanlýðýn kurtuluþ reçetesi olan Kur’an-ý Kerimle geliyor. Tarihi kaynaklara göre sadece Kur’an-ý Kerim bu ayda inmemiþ, Hz. Ýbrahim (as)in suhufu da bu ayýn ilk gecesinde indirilmiþ. Ýbrahim Aleyhisselam`ýn suhufundan yediyüz sene sonra Tevrat yine Ramazan ayýnýn altýncý gecesinde indirilmiþ. Tevrattan beþyüz sene sonra Zebur Ramazan ayýnýn onsekizinci gecesinde indirilmiþ. Zeburdan binikiyüz sene sonra Ýncil Ramazan`ýn onüçüncü gecesinde indirilmiþ. Ve Kur’aný Kerim Ýncilden altýyüz yirmi (620) sene sonra Ramazan ayýnýn son on (10) gününün tekli gecelerinin birinde indirilmiþ, yirmi yedinci (27) gecesi olduðu görüþü aðýr basmaktadýr. Bu gecenin adý Kadir gecesidir. Allah(cc) onu bin aydan hayýrlý kýlarak Muhammed ümmetine hediye etmiþtir. Ýþte böylesine önemli bir ay misafir olarak geldi elhamdülillah. Evlerimize geldi. Gönüllerimize geldi. Camilerimize, sokaklarýmýza, ülkelerimize geldi. Peki bu kutlu misafir neyle geldi? Onu bu kadar kýymetli yapan özellikleri, ümmete hediyeleri nedir? Saymakla bitiremeyiz ancak bir kaçýný özet olarak hatýrlayalým: 1-Ramazan ayý her þey-

A

10:05 Uhr

Seite 11

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

RAMAZAN`I NASIL KARÞILADIK den önce Kur’an gibi bir hediye ile geldi. Kur’an ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v)in buyurduklarý gibi: “Bir ucu Allah’ýn yed’i kudretinde, diðer ucu ise ümmetin elinde olan bir kitap olup ona sýmsýký sarýlan asla felakete ve dalalete düþmeyecektir.” Dolayýsýyla Ramazan bizi Rabbimizle barýþtýrmaya ve baðýmýzý pekiþtirmeye geldi. Bizi Rabbimize baðlayan vasýta ise Kur’an-ý Mustafa MULLAOÐLU Kerimdir. Bundan daha büyük hediye ne olabinun tarihinde bu kadar lir. düþmediði ahlaki çöküntü2-Ramazan, Kadir gecesi ler. Ve Ramazan böyle bir gibi bin aydan hayýrlý bir dünyaya misafir oluyor. geceyle geldi. Kulun yaratýBunlarý insanýmýzýn Ramacýsýna yakýnlaþtýðý, dualarýn zan keyfi kaçsýn diye yazreddolunmadýðý, isteklerin madým. Bilakis akýl sahipleverildiði ve dünya mazlum ri düþünsün diye ve Ramave maðdurlarýnýn hatýrlanzaný daha iyi ortamlarda dýðý ve dualarýnýn alýndýðý aðýrlasýn diye hatýlatma bir gece. yapmak istedim. Ayrýca bu 3-Ramazan, Hakkýn bamaddeyi hemen de geçetýla galibiyeti, zaferiyle gelmedim çünkü bu ay ümmedi. Çünkü Ýslam’ýn batýla tin ayýdýr ve Peygamberikarþý verdiði Bedir mücademiz (s.a.v): “Ümmetin derlesinde Allah(cc) Hakký badiyle dertlenmeyen onlartýla galip getirdi. Bu Ýsdan deðildir.” buyurmuþlam’ýn ilk zaferiydi ve Ralardýr. Yani ümmetten demazan ayýnda gerçekleþðildir demek oluyor. Bu kamiþti. dar düþündürücü bir du4-Ramazan ayý fetihle rum var iken içimizi yakan, geldi. Yüce Mevlamýzýn uykumuzu kaçýran ümmeadýný feth-i mübin koyduðu tin bu halini es geçemezdik. Mekkenin fethi de bu ayýn Allah (cc) bu ümmet ayýnda içinde gerçekleþmiþti. tüm Müslümanlara ümmet 5-Bu ay ümmetin ayýdýr þuuru ihsan eylesin. ya, ümmetin birliðini, dirli6-Ramazan ayý, Hadis-i ðini ve beraberliðini saðlaÞerifte belirtildiði gibi: “Ýlki maya Ýslam kardeþliðini perahmet, ortasý maðfiret, sokiþtirmeye geldi. Ümmetin nu ise ateþten kurtuluþ” hebu daðýnýk halini düzeltdiyesiyle geldi. Allah mahmeye, çekidüzen vermeye rum etmesin. geldi. Çünkü ümmetin hali 7-Ramazan ayý, sabýr, ziortada, bir yanda dünyevi- kir, takva, ilim, sýhhat, muleþmiþ Müslümanlar, diðer hasebe, nefis terbiyesi ve yanda savaþlarla baþý dertte cennet müjdesi gibi benzeri olanlar, evleri baþlarýna yý- olmayan bir hazineyle gelkýlmýþ, yerlerinden yurtla- di. Buna ne kadar þükredilrýndan olmuþ milyonlar. se az deðil mi? Onurlarý kýrýlmýþ, namusla8-Ramazan ayý, Hadis-i rý kirletilmiþ nice insanlar. Þerife göre: “Ya þikayetçiBir yanda akýllara durgun- dir, ya da þefatçidir.” Bizim luk verecek kadar israflar, yaþantýmýz, iþimiz, aile hadiðer yandan sabahtan ak- yatýmýz, toplum düzeniþama, akþamdan da sabaha miz, devlet idaremiz, okulaç kavuþanlar. Bir yandan larýmýz, sokaklarýmýz, çarþýda bu ayýn insanlýða en bü- larýmýz, yememiz, içmemiz yük hediyesi olan ve giyim kuþamýmýz, acaba Kur’an’ýn en büyük haram- Ramazanýn þefaatine mi lalar olarak saydýðý büyük yýktýr, yoksa þikayetine mi günahlar çýkarýlan kanun- müstehaktýr? Ramazanýn larla yasalaþtýlýrken, diðer baþýnda hemen zaman geyandan belki de insan oðlu- çirmeden bu sorularýn ce-

vabýný bulmak gerekir. 9-Ramazan ayý, evrensel mesajlarý, insan (kul) haklarý, kardeþlik, barýþ, iyi geçim, hoþgörü, yardýmlaþma, dayanýþma ve saadet medeniyetiyle geldi. Mesajlarýný yeterince alabildik mi? 10-Ramazan ayý, dünya mazlum ve maðdurlarýnýn ayýdýr. Zekatlarýmýzý, fitrelerimizi, ve teberrularýmýzý verelimde kurtulalým düþüncesiyle mi yoksa ahý bir topluluðun helakýna sebep olacak kadar güçlü, duasýda bir milleti diriltecek kadar tesirli olan dünyanýn gerçek maðdur, mazlum ve muhtaçlarýna gitsin diye özel bir çabamýz var mý? Yok idiyse oluvermeli. 11-Ramazan ayýný bütün bu özellikleriyle diðer Müslüman kardeþlerimizden farklý olarak halký Müslüman olmayan, deðiþik dinlere mensup olan ülkelerde karþýlýyor ve aðýrlýyoruz. Bunun da bir takým ilave yükümlülükleri kaçýnýlmaz oluyor. Baþta Ramazaný en yaþayan bir örnek numune Müslüman olma gayreti içine girmeli ve o örnek kiþilikle beraber Ýslam’ý, Ramazaný, Kur’an-ý, Hz. Muhammed (s.a.v)i ve biz Müslümanlarý yeterince tanýmayan insanlara sözümüz ve özümüzle tanýtmalýyýz. Onlar, Ramazaný, Ýslam’ý,

11 Kur’aný ve Peygamberimiz (s.a.v)i bizim þahsýmýzda tanýsýnlar. Böylece en büyük sevaba nail olalým. 12-Ve Ramazan ayý, Müslümanlara iki sevinç hediyesiyle geldi. Birisi iftar ederken, diðeri ise Rabbi ile buluþtuðu zaman. Aman Ya Rabbi, bu ne büyük ikram, bu ne büyük lütuf ve ihsan? Bunun farkýnda mýyýz? Bu mükafaatlara talip miyiz? Talip isek bizlerde bir deðiþiklik bir geliþme oldumu? Yani, evimizde bir deðiþiklik meydana geldi mi? Yaþantýmýzda bir farklýlýk oldu mu? Ailemizde Ramazan rüzgarý esti mi? Çocuklarýmýza Ramazanýn geliþini hissettirebildik mi? Sevincini yaþatabildik mi? Küs olduklarýmýzla barýþtýk mý? Akrabalarýmýz ve dostlarýmýzla tebrikleþtik mi? Üzerimizde hakký olanlarla helalleþtik mi? Bizden dua ve sadaka-i cariye bekleyen geçmiþlerimize beklediklerini gönderebildik mi? Camilerimizi doldurup, derslerine, sohbetlerine iþtirak ettik mi? Dünya müslümanlarý için üzerimize düþen ümmetlik görevlerimizi yaptýk mý? Bütün bunlar yapýlamayacak þeyler deðildir. Geliniz bunlarý yapalým ve Ramazanýn hediyelerine layýk, vaadettiklerine talip, müjdelediklerine de mazhar olalým. Ramazanýnýz mübarek olsun. Rabbim daha nice Ramazanlar idrak etmeyi nesip eylesin.

Almanya’dan çifte vatandaþlýða izin Alman vatandaþlýðýna baþvuran AB ve Ýsviçre vatandaþlarý çifte vatandaþ olabilecek lmanya’da yeni yürürlüðe giren göç yasasýna göre Alman vatandaþlýðýna baþvuran AB ve Ýsviçre vatandaþlarýnýn eski vatandaþlýklarýný da koruyarak çifte vatandaþ olabilecekleri bildirildi. Ayný þekilde bir AB ülkesi veya Ýsviçre vatandaþlýðýna geçmek isteyen Almanlarýn da çifte vatandaþ olabilecekleri belirtildi. Þimdiye kadar bir Alman vatandaþý baþka bir vatandaþlýða geçtiði anda Alman vatandaþlýðýný otomatik olarak kaybediyordu. Uzmanlarýn bu yeni düzenleme sayesinde Ýsviçre’deki Almanlarýn büyük çoðunluðunun Ýsviçre vatandaþlýðýna geçmesini beklediði kaydedildi.

A

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 12

12 oplantýya; DÝTÝB Merkez Din Görevlisi Þaban Kondi, DÝTÝB Dinler ve Kültürler Arasý Ýliþkiler Müdürlüðü’nden Rafet Öztürk, DÝTÝB Chorweiler Camii Gençlik Sorumlusu Sedat Padar, Otto Benecke Vakfý Adýna Proje Sorumlusu Peter Rummel, Köln Polis Teþkilatý’ndan Thomas Dürscheid ve çok sayýda genç katýldý. Rafet Öztürk ve Peter Rummel tarafýndan tanýtýlan proje, gençlere hem meslek konularýnda bilgi vererek kanaat önderleri yetiþtirmeyi, hem de meslek seçimi ve meslek yeri bulma konusunda geçlere çeþitli metodlar ve yöntemler öðretmeyi hedefliyor. Bu þekilde gençlerin meslek ve iþ edinme þanslarýnýn artýrýlmasý saðlanacak. Projenin yeni yönü ise, camilerin uyuma katkýlarýný artýrmak ve uyum süreçinin deðiþmez ortaklarý olmalarýný saðlamaktýr. Bu proje çerçevesinde, cami derneklerinden gelen yetkililere, gençlerin mesleki eðilimlerini tesbit edecek metodik enstrumanlar, potansiyellerinin tespiti ve önemli meslek gruplarýyla ilgili yeterliliklerin artýrýlmasýna yönelik bilgiler verilecektir. Projenin ana hareket noktasýný, gençlerin kendilerini keþfedecekleri, bireysel bilgi ve becerileri ile ilgi alanlarý oluþturulacaktýr. Bu temel üzerine gençler, meslekleriyle ilgili geleceklerini, yine kendi pespektifleri ve beklentileriyle geliþtireceklerdir. Ýþ dünyasýyla iletiþim; iþletmelerle birlikte gerçekleþtirilecek, kontakt borsalarý, fabrika gezileri ve stajlarla oluþturalacaktýr. Bu baðlamda cami dernekleri, Köln kentindeki çok

T

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

DÝTÝB, OTTO BENECKE VAKFIYLA CAMÝDE UYUM PROJESÝ BAÞLATTI Köln’de bulunan Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliðine (DÝTÝB) baðlý 5 caminin katýldýðý ve üç yýl devam edecek olan ‘Camide Uyum’ konulu proje, Köln DÝTÝB Merkez Gençlik ve Spor Müdürlüðü’nün salonunda, yapýlan toplantýyla start aldý.

çeþitli iþletmelerle oluþturduðu baðlantýlarýný, artý deðer olarak katacaktýr. Proje ayrýca, Köln Ýþ Ajansý ve Köln Belediyesi Sosyal Dairesi tarafýndan da destek alacaktýr. Sohbet halinde geçen tanýtým toplantýsýnda Peter Rummel, gençlerin belirli bir yaþtan sonra mutlaka meslek seçimi konusunda kafa yormalarý gerektiðini, bu konuda danýþma merkezlerinin olduðunu ifade etti. Rummel konuþmasýnda; ‘Elbette sizde meslek öðrenirken, usta baþýna bir hata yapmasý durumunda, bu hatasýný kendisine hatýrlatacaksýnýz. Eðer iyi bir ustabaþýysa, o bu hatasýný görecek ve size teþekkür edecektir. Ancak iyi bir ustabaþý deðilse, hatasýný kabul etmiyecektir’ dedi. Rummel, projenin bir fonksiyonunun da, politikacýlarý uyarmak olacaktýr. Ancak camilerdeki pedagojik çalýþmalara da, yeni meto-

dik açýlýmlarýn getirilmesi gerekmektedir. Gençlerin kendi istek ve arzularýnýn, mesleki eðilimler konusunda temel oluþturmasý, veliler için de yeni bir olgudur. Bundan dolayý velilerin de bu projeye katýlýmlarýnýn saðlanmasý için, velilerle de yakýn iletiþim halinde olunacaktýr’ dedi. Köln Polis Teþkilatý görevlisi Thomas Dürscheid, Köln kentinde 1500 genç suç olaylarýna karýþmýþ durumda. Onlarýn bu tür olaylara karýþmýþ olmalarýnýn nedenlerinin baþýnda, iyi bir meslek ve eðitim almamalarý geliyor. O gençlere yardýmcý olmak için, elbette Köln polisi de elinden geleni yapacaktýr. Polis teþkilatlarýnda da meslek eðitimi verilmektedir. Abiturunu yapmýþ gençler polis olabilirler. Bu konuda teþkilatýn sorumlu memuru bilgi verebilir. DÝTÝB’den Rafet Öztürk de

yaptýðý konuþmasýnda þunlarý söyledi: “Seminerlerle öncelikle meslek eðitimi ve seçimi konusunda çalýþacak ve yaþýtlarýný aydýnlatacak gençler yetiþtirilecek. Bu konuda uzmanlardan ve meslek danýþmanlarýndan istifade edilecek. Kurulacak çalýþma grublarýnda gençler, kendi bilgi ve becerilerini, eðilimlerini ve yeteneklerini tesbit edebilme metodlarýný öðrenecekler. Daha sonraki aþamada, geçlere meslek gruplarý tanýtýlacak. Staj yapabilecekleri iþyerleri ve firmalarla, iletiþim kurabilecekleri bir iletiþim borsasý oluþturulacaktýr.’ Ayrýca Türk ve Alman kültüründe var olan kurallarýn, farklý olmasýndan dolayý mesleki uyumu zorlaþtýran, yanlýþ anlaþýlmalara da engel olunacaktýr. Proje de iki lisan bilme ve farklý kültürden de beslenmenin bir artý deðer olduðu konusunu ele alacaktýr’ dedi.

faaliyet haber DÝTÝB Merkez Camii Din Görevlisi Þaban Kondi, “Peygaberimiz insanlarýn meslek sahibi olmalarý için, onlarý bazý mesleklere yönlendirmiþ ve “iki günü bir olan ziyandadýr” demiþtir. Bizler Almanya’da yaþýyoruz ve buranýn þartlarýna göre hem kendimize, hem de çevremize faydalý olacak insanlar olmak zorundayýz. Bunun için de, iyi bir eðitim ve meslek þarttýr. Çevrenizde sorunu olan, mesleði olmayan bir çok genci siz tanýyorsunuz. Onlara yardýmcý olmak bizim görevimizdir’ ifadelerinin altýný çizdi. Ýþ piyasasýnda, eðitim ve meslek dünyasýnda dýþlanan ve fýrsat bulamayan gençlerle çalýþmanýn, kendileri için de oldukça zor, olduðunu ifade eden Kondi; ancak bizler býkmadan, yorulmadan çalýþmak zorundayýz’ dedi. ‘Bizler tarih boyunca çok önemli tabibler, bilim adamlarý ve filozoflar yetiþtirdik. Ýbni Sina, Farabi, Biruni ve Mimar Sinan’lar bunlara örnek olarak verilebilir. Bizler burada yaþýyoruz ve bu ülkenin kalkýnmasý, sorunlarýnýn az olmasý, gençlerinin meslek sahibi olmalarý, huzur ve barýþýn temini, her alanda kalkýnmasý ve geliþmesi, bizi de yakýndan ilgilendirir. Ýçinde yaþadýðýmýz ülkeyi geliþtirmek ve kalkýndýrmak temel hedefimiz olmalýdýr. Bu alandaki çalýþmalarda milli ve manevi deðerlerimizi unutmamalý ve bunlarýn birer zenginlik olduðunu anlatmalýyýz” dedi. Köln Belediyesi Sosyal Dairesi’nin de destek verdiði DÝTÝB ve OBS ortaklýðýyla gerçekleþen bu projeye, Rhein Enerji Vakfý’nýn (Gaz), Elektrik ve Su Vakfý tarafýndan finans desteði saðlanýyor.

IGMG G. BAVYERA´DA 2. ABÝ- KARDEÞ SEMÝNERÝ

GMG Güney Bavyera Gençlik Teþkilati Orta Öðretim Birimi 2. Abi-Kardeþ Seminerini Almanya´nýn en güzel yerlerinden biri sayýlan Tegernsee þehrinde yaptý. Her programýn baþýnda olduðu gibi bu Programýn baþýnda da Landshutlu Yavuz Erdem´in okuduðu K. Kerim ile program start aldý. Sonra Bölge Orta Öðretim Bþk. Mücahit Karahan açýlýþ konuþmasý yaptý. Konuþmasýnda Abi-Kardeþ Seminerinin amacý ve hedefini, Abilerin görevi ve Kardeþlerin görevini ve 2 günlük yoðun programý anlattýktan sonra tanýþma faslýna geçildi. Özel bir tanýþma programýndan sonra 5 ayrý grup yapýlýp birbirlerine karþý yumurta projesi adlý yarýþmada yarýþtýlar.

I

Öðlen yemeðine alternativ mangal þöleni yapýldý. Toplu öðlen namazý kýlýndý ve ardýndan Kardeþler Futbol oynamaya Abiler de desteklemeye gittiler. ikindi ve akþam yemeðin ardýndan IGMG Genel Merkez Büyükler Eðitim Baþkan Yardýmcýsý Ramazan Baþlýk Gençlerle buluþtu ve yaklaþýk 2,5 saat seminer verdi. Seminer´de mola yapýlmadýðý halde gençler pür dikkat sonuna kadar dinledi. Seminerde Avrupa´da gençlik problemleri iþlendi ve gençler tarafýndan sorular soruldu ve akþam namazýna geçildi. Pazar günü sabah namazý ve kahvaltýdan sonra Ramazan Baþlýk tarafýndan 2 ders daha iþ-

lendi. Bu derslerde ise namaz konusu ne kadar önemli olduðunu ve 7 yaþýndan itibaren kýlýnmasý gerektiðini bildirdi! 2. dersinde ise ”Milli Görüþ nedir” adlý seminerle tamamladý.

Ardin´dan kapanis degerlendirmesi Dilek ve Temeni yapýldý ve anket dolduruldu! Kapanýþ konuþmasýnda Bölge Orta Öðretim Baþkaný Mücahit Karahan yýl içinde neler yaptýklarýný anlattý. Yeni çalýþma sezonu 20072008 gençlere tanýttýldý ve seminer tarihlerini gençler not etti. Ve kapanýþ Kur`an-ý Kerimi ile seminer son buldu.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

dosya üslümanlarýn dinî bayram günleri Avrupa ülkelerinde resmî tatil günü sayýlmamaktadýr. Ýslam dininin Federal Almanya Cumhuriyeti ve diðer Avrupa ülkelerindeki mevcudiyeti ise, Müslüman vatandaþlarýn da kendi dini bayram günlerinde okul ve iþten muaf tutulmalarý ile ilgili bir uygulamayý zorunlu kýlmaktadýr. Temennimiz, bu konuyla ilgili kanuni bir düzenleme yapýlmasýdýr, zira Müslümanlar Almanya’da iki büyük kiliseden sonra en büyük dini cemaati teþkil etmektedir. Bununla birlikte bazý politikacýlar[1] ve kilise temsilcileri[2] zaman zaman, lüzum görüldüðü takdirde varolan ve resmi tatil sayýlan Hristiyan dini bayram günlerinin silinmesi suretiyle, Müslümanlarýn dini bayramlarýnýn devlet tarafýndan tanýnmasý talebinde bulunuyorlar. Müslümanlarýn dini bayramlarýnýn devlet tarafýndan tanýnýp tanýnmamasý meselesi, içerisinde yaþamýþ olduðumuz Avrupa ülkelerinin toplumsal verileri ile doðrudan ilintili olup, geniþ çerçevede tartýþýlmasý gereken bir konudur. Bununla birlikte bu tür taleplerin ifade edilmesi dahi, bu problemin uygulamadaki yönünü ve uygun bir çözüme ihtiyaç olduðunun belirgin bir göstergesi mahiyetindedir. Ýþyerlerinde muafiyet Dini bayramlarda Müslüman vatandaþlara iþyerinden izin verilmesi ile ilgili 21.05.1963 tarihli Alman-Fas Ýþ anlaþmasýnda; “Alman iþverenler iþletme imkanlarý çerçevesinde iþçinin tatil günlerinin ayarlanmasýnda dini bayramlarý dikkate almaya çalýþacaklardýr” ifadeleri yer almaktadýr. Buna karþýn 30.10.1961 tarihli Alman-Türk anlaþmasýnda ise Ýslamî bayramlarla ilgili bir ibare bulunmamaktadýr. Almanya’daki Müslüman iþçilerin çoðunluðunun Türkiye’den gelmesi dolayýsýyla, Fas ile yapýlmýþ olan anlaþmanýn önemini pratikte yalnýzca dar bir alanda görebiliyoruz. Ýþveren-Ýþçi arasýndaki sözleþmelerde bu konunun netleþtirilmesi de yine istisnai bir durum. Anlaþma veya sözleþme yoluyla bir düzenlemeye gidilmedi-

M

10:05 Uhr

Seite 13

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Dinî bayramlarda Müslümanlarýn okul

ve iþyerinden izinli sayýlmasý ði takdirde ise, iþçinin bayram günlerinde tatil talebi, problemli sayýlmaktadýr[3]. Literatürde kýsmen, Alman Anayasasý’nýn 4. maddesinin dini bayram günlerinde bir iþçiye iþyerinden muaf tutulma hakký tanýmadýðý görüþü yer almaktadýr[4]. Ancak bu görüþ hukukçular tarafýndan çokça eleþtirilmiþtir. Çalýþtýklarý iþletmenin menfaatlerine aykýrý davranmadýklarý sürece tüm Müslüman vatandaþlara dini bayramlarýný kutlama ve toplu ibadetlerini yapma imkaný saðlanmalýdýr[5]. Ýþte bu eþitlik ilkesinden yola çýkarak, dini vazifeler sebebiyle iþten muaf tutulma imkaný sadece kiliselerle sýnýrlandýrýlmamalý, herkes için geçerli olmalýdýr[6], þeklindeki tutum, hakim görüþ olarak nitelendirilmektedir. Medeni Kanun’un 616. maddesinde kendisinden iþ akdinin gereðini yerine getirmesinin beklenemediði durumlarda iþçinin, maaþý ödenerek iþten muaf tutulma hakký olduðu belirtilmektedir. Genel içtihat, dini görevlerin sadece iþ saatleri esnasýnda yapýlabilmesi durumunun bu maddede belirtilen esasa uygun olduðu yönündedir. Uygunluk sorununda ise, iþçinin talepleri ve iþletmenin menfaatleri karþýlaþtýrýlmaktadýr. Ýþyerinde, iþ akýþýnýn zarar görebileceði durumlarda iþçinin iþten muaf tutulma hakký söz konusu olmamaktadýr. Bu hak ayný zamanda Medeni Kanun’un 616. maddesince yapýlan iþ akitlerinde de ortadan kaldýrýlabilmektedir. Maaþ ödenerek iþten muaf tutulma hakkýnýn söz konusu olmadýðý durumlarda, maaþ ödenmeksizin iþten muaf tutulma hakký doðmaktadýr. Ýþçi ayrýca dini bayramlarda izin kullanma imkanýna sahiptir[7]. Her halükarda izin günleri konusunda iþveren zamanýnda bilgilendirilmelidir. Okullarda muaf tutulma

Bekir ALTAÞ [email protected]

Dini bayram günlerinde Müslüman öðrencilerin okuldan muaf tutulmalarý geniþ ölçüde problemsiz bir durumdur. Öðrenciler inançlarý çerçevesinde ve ebeveynlerinin de talepleri doðrultusunda dini bayram günlerinde okullarýndaki derslerinden muaf tutulmaktalar. Bu konunun her eyaletin kendi inisiyatifinde olmasý dolayýsýyla, her eyaletin farklý uygulamalarý söz konusu. Bazýlarýnda öðrenciler herhangi bir baþvuru yapmaksýzýn muaf sayýlýrken, bazýlarýnda gerekli günlerde müsaade edilmesi zorunlu olduðu halde özel baþvuru yapýlmasý gerekiyor. Bazýlarýnda da muafiyet durumu tamamen okulun inisiyatifine býrakýlýyor. Okul derslerinden muaf tutulma hususunda eyaletlerin düzenlemelerini www.igmg.de internet sitesinden takip edebilirsiniz[8]. Diðer Avrupa ülkelerindeki dini bayram günü uygulamalarý Müslümanlarýn dini bayramlarý diðer Avrupa ülkelerinde de resmi bayramlar statüsünde bulunmuyor. Bununla birlikte uygulamada Müslümanlarýn inançlarýna geniþ ölçüde saygý gösteriliyor. Belçika Belçika’da okullar tatil günlerine her yýl kendileri karar verebiliyor. Müslüman öðrenci sayýsý çok olan okullar bu haklarýný uygun biçimde kullanýyor.

Fransa Fransa’da kamu kuruluþu mensuplarý kurumun menfaati çerçevesinde önemli dini bayramlarda izin alabilmekteler. Bu durum ayný þekilde özel ekonomi sektöründe de geçerli. 2000 yýlýndan beri Müslüman üniversite öðrencileri dini bayramlara denk gelen sýnavlarýný erteleyebiliyorlar. Ýngiltere Ýngiltere’de Müslüman iþçilerin resmi tatillerin haricinde iþ muafiyeti haklarý bulunmuyor. “Ýngiltere Ýslam Konseyi”nin Müslümanlara senede en azýndan bir dini bayramý tatil yapma talebi siyasi destek bulamadý. Dini bayramlarda iþten muaf tutulma konusu iþçi ve iþveren arasýnda bireysel anlaþmaya baðlý. Ýtalya Ýtalya’da Müslümanlarýn dini bayramlarý ile ilgili kanuni bir düzenleme bulunmuyor. Yapýlan iþ sözleþmeleri çerçevesinde muaf tutulma ile ilgili bireysel çözümler söz konusu olabiliyor. Hollanda Hollanda’da okula giden Müslüman öðrenciler önemli dini bayramlarda dersten muaf olma hakkýna sahipler. Ýþçiler aksi bir durum olmadýkça iþyerlerinden izin alabilmekteler. Ýsviçre Basel kantonu okul yönetmeliðinin 30. maddesi tüm çocuk ve gençlerin dini bayramlarda velilerinin talebiyle derslerinden muaf tutulabileceklerini öngörüyor. Öðrencilerin muaf tutulacaðý günler sene baþýnda bildirilmeli ve kaçýrýlan dersler önce veya sonra mutlaka telafi edilmeli. Sýnav zamanlarýnda ise muafiyet söz konusu deðil. Bununla birlikte okullar düzenlemelerinde farklý dinlerin dini bayramlarýný dikkate alýyorlar. Zürih kantonunun okul yönetmeliðinde bulunan 28. madde de benzer düzenlemeler bulunuyor.

13 Ýspanya Ýspanya’da 1992’de kurulan çatý kuruluþu “Comision Islamica”ya mensup iþçiler, yasada bulunmayan bir düzenleme sayesinde iþverenle tatil günü düzenlemesi yapabiliyorlar. Bu sayede senede altý güne kadar izin verilebiliyor. Avusturya Avusturya’daki okul yasasý, Müslüman öðrencilere senede iki gün dini bayram tatili öngörüyor. Kanun yolu ile resmî tatil yapýlmasý gibi bir plan ise söz konusu deðil. [1] Lutz, Martin: Grüne fordern gesetzlichen Islam-Feiertag, 16.11.2004, http://www.welt.de/ print-welt/article352846/Gruene_fordern_gesetzlichen_Islam-Feiertag.html (19.08.2007); bu talepler karþýsýnda müslüman temsilcilerinin tutumlarý için bkz. Karahan, Engin: Ein Feiertag, den niemand braucht 20.11.2004 h t t p : / / w w w. i g m g . d e / i n dex.php?module=ContentExpress&func=display&ceid=1337&itmid=1 (19.08.2007). Karahan yorumunda, böyle bir uygulamanýn takvimlerdeki farklýlýklardan dolayý kaynaklanan bazý teknik sorunlara dikkat çekmektedir. [2] N.N, Jepsen: Muslimische Feiertage schützen, 13.02.2006, http://www.welt.de/printwelt/article197677/Jepsen_Muslimische_Feiertage_schuetzen.html (19.08.2007) [3] Düsseldorf Eyalet Çalýþma Mahkemesi 1962 yýlýnda vermiþ olduðu kararda bir türk çalýþanýnýn Kurban Bayramý’nda inancý gereði iþe gitmemesinden dolayý sözleþmesinin iptal edilmesini onaylamýþtýr. Mahkeme kararýnýn gerekçesinde, iþ sözleþmesinde bayram günleri ile ilgili bir uygulamaya gidilmediðini ve iþçinin bunun bilincinde olduðunu belirtmektedir; bkz. LAG Düsseldorf, JZ 1964, 258 f.; Mahkeme kararý birçok hukukçu tarafýndan eleþtirilmiþtir: bkz. Habscheid, Walther: Arbeitsverweigerung aus Glaubensund Gewissensnot, JZ 1964, 246ff. [4] Gläser, Rudolf: Der Einfluss der Glaubens- und Gewissensfreiheit und der Meinungsfreiheit auf das Arbeitsverhältnis, Göttingen 1972, S. 123 Fn. 265; Hoeren, Thomas/Mattner, Andreas, Feiertagsgesetze der Bundesländer – Synoptischer Kommentar, Köln (u.a.) 1989, S. 118 Rn. 12 5] Hoevels, Niloufar: Islam und Arbeitsrecht, Köln (u.a.) 2003, S. 211 [6] Camphausen, Axel Freiherr von in: Mangoldt, Hermann von/Klein, Friedrich/Starck, Christian: Das Bonner Grundgesetzkommentar Bd. 3, 4. Auflage, München 2001, Art. 139 WRV Rn. 18 [7] Rohe, Mathias: Der Islam – Alltagskonflikte und Lösungen: Rechtliche Perspektiven, 2. Auflage, Freibung 2001, S. 107. [8] www.igmg.de

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 14

14

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

faaliyet haber

IGMG`NÝN/HESSEN`ÝN/RÜSSELSHEIM`IN GÜLÜ

AHMET ZEYBEK EN BÜYÜK SEVGÝLÝYE GÝTTÝ

enç yaþýnda Almanya`ya gelen ilk nesilden olan ve geldiði günden bu yana Milli Görüþ Davasý için hiç yýlmadan çalýþan; “ben Milli Görüþ`ün hizmetçisiyim” demeyi kendine þeref sayan, Hessen`de, Rüsselsheim`da nerede bir program varsa en baþta onu görürdünüz. IGMG Hessen Bölgesi o zamanki adýyla Frankfurt Bölgesinin Rüsselsheim Þubesinin kurucularý arasýnda o da vardý. Cemiyetin ne derdi varsa bakarsýnýz o derdin giderilmesinde muhakkak onun da çabalarý vardýr. Cemiyetin tüm faaliyetlerinde onu ve evlatlarýný muhakkak önde

G

görürdünüz. Evlatlarýný da kendi gibi Milli Görüþe hadim olarak yetiþtirdi. Milli Görüþe hizmeti her zaman bir þeref olarak görür ve etrafýndakilere de öyle telkinlerde bulunurdu. Rüsselsheim`daki Bölge Merkezinin alýnmasýnda gayreti olanlarýn baþýnda o da vardý. Bölge merkezinde yapýlan tüm programlarda bölge merkez personelinin her daim yanýnda yardýmcý olarak onu görürdünüz. Bölge Merkezinde yapýlan yatýlý kurslarda talebelerin Zeybek amcasý ve dedesi idi. Onlarýn tüm hizmetlerinin öncülüðü o yapmýþtýr. Öyleki bazen ev halkýný bile ihmal ediyordu. Özellikle sosyal hizmetler alanýn-

daki faaliyetleri ile hem Rüsselsheim ve hem de Bölge genelindeki tüm kardeþlerine her daim örnek olmuþtur. Her sene yapýlan sosyal hizmetler faaliyetlerinde kendisine “Herr Zeybek bu sene hedefi geçecek misin” diye sorduðumuzda; “tabiki geçeceðiz inþallah Rüsselsheim þubemiz yine birinci olacak” derdi. Frankfurt havaalanýnda umreciler ve hacý adaylarý uðurlandýðýnda ve karþýlama merasimi yapýldýðýnda her daim elinde IGMG bayraðý ile onu en önde görürdünüz. Senin o gülen yüzünü hiç unutmayacaðýz. Bizler inanýyoruz ki sen

üzerine düþen görevleri her daim yaptýn. Bizler kardeþlerin olarak buna þahidiz. Ne mutlu sana ki yine Türkiye`de inandýðýn ve sevdiðin dava için çalýþma yapmak için gittin ve çalýþmalarýnýn son deminde Rahmeti Rahmana kavuþtun. Rabbim bizlere de bu þekilde bir ölüm nasip etsin diye dua ediyoruz. Sevgili Ahmet abi Cenab-ý Allah sana rahmet etsin. Hz. Muhammed`in þefaati seninle olsun. Cenab-ý Allah seni Efendimiz (s.a.v) ile Kevser havuzunun baþýnda olanlardan eylesin. Ýnþallah hepbirlikte Efendimizin sancaðý altýnda buluþacaðýz.

IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý yeni sezona ilk Þube Baþkanlarý Toplantýsýyla merhaba dedi Lollar - Offenbach / Y.B. GÜZEL Katýlýmýn oldukca verimli olduðu toplantý açýlýþ Kur’an-ý Kerim’le baþladý. Þube Baþkanlarýnýn selamlama konuþmasýyla devam edildi. Ardýndan IGMG Hessen Bölge Gençlik

Teþkilatlanma Baþkaný A.Hatip yoklamayý aldý ve gündemi takdim etti. Daha sonra IGMG Hessen Bölge Gençlik Baþkaný H.Bayhan’ýn açýlýþ konuþmasý ve semineri vardý.

Daha sonra birimler tek tek söz alýp hedeflerini anlattýlar. Baþkanlarýn dilek ve temennisinden sonra Ev sahibi subelerinin verdiði ikram toplantýya son noktayý koydu.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

özel köþe

10:05 Uhr

Seite 15

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Hayata Düþülen Notlar

Hz. Mevlana Mevlana Denilince bizim ve çocuklarýmýzýn aklýna, Mevlana Çayý, Mevlana Restorantý, Mevlana Salamý, Mevlana Sucuðu veya Mevlana Sosi mi gelmekte? Þirketlerinin adýna Mevlana koymakla ne amaçlandýðý, kiþilerin vicdanýnda olan bir mesele... Acaba Hz. Mevlana, Kimdir? Doðumunun üzerinden 800 yýl geçmesine raðmen UNESCO 2007 yýlýný neden Mevlana yýlý olarak ilan etmiþtir... Hz. Mevlanadan Camiamýz yeteri kadar faydalanabilmekte midir? Mesnevi, Divaný Kebir, Mektubat, Fi Hi Ma Fih Eserleri acaba toplumumuzun yüzde kaçý tarafýndan bilinmektedir. Hz. Mevlana´yý algýlatmaya veya kavratmaya ne bu sütunlar ne de araþtýrma ekibimiz yeterlidir. Toplum olarak Hz. Mevlanayý nesillerimize tanýtmak bizler için önemli bir görev olmalýdýr. Denizde bir damla olabilirsek, kendimizi bahtiyar hissederiz. Mevlana Celaleddin-i Rumi yi bir nebze olsun tanýyabilmek, düþüncelerini anlayabilmek için öncelikle onun yaþamýþ olduðu zaman dilimini, bu zaman içinde yaþadýðý hayatý, hayatýndaki safhalarý bu safhalarda verip aldýklarýný, kýsaca gözden geçirmenin uygun olacaðý inancýndayýz. Hz Mevlâna 30 Eylül 1207 yýlýnda bugün Afganistan sýnýrlarý içerisinde yer alan Horasan Ülkesi’nin Belh þehrinde doðmuþtur. Onun doðduðu ve büyüdüðü tarihlerde dünyanýn yaþadýðýmýz bölgesi ve yakýn çevresi büyük bir istikrarsýzlýðý yaþamaktadýr. Moðol istilasý insanlarda korku ve güvensizlik dolu bir yaþam tarzý geliþtirmiþ, göç, sürgün ve ümitsizlik bu tarzýn ayrýlmaz bir parçasýný teþkil etmiþtir. Bu zor duruma Mevlana’nýn hayatýnýn büyük kýsmýný geçirdiði Selçuklu Ýmparatorluðu’nun da yýkýlmak üzere olduðunu eklemek gerekecektir. Ýþte böyle bir dünyaya 1207

tarihinde gözlerini açan Mevlananýn, Babasý Sultan ül ulema namýyla anýlan Bahaeddin Veled bin Hüseyin Bin Hatibi, Annesi ise, BELH Emiri Sultan Rükneddin’in kýzý Mümine Hatun’dur. Hz. Mevlana anne ve babasý tarafýndan devrinin ve bulunduðu yerin seçkin ve kültürlü bir ailesine mensuptur. Bahaeddin Veled kimine göre Moðol istilasýndan, kimine göre ise kayýnpederinin Harzem Þahý ile arasýnýn açýlmasýndan dolayý ailesi ve müritleri ile beraber Belh þehrinden göçe karar verir ve önce Baðdat’a gelirler. Bahaeddin Veled Baðdat dan hac görevini ifa için ayrýlýr, daha sonra Þam, Halep ve Erzincan’a uðrayarak Akþehir üzerinden Larende’ye bugünkü ismi ile Karaman’a gelir ve yerleþir. Bütün bu yol boyunca babasý ile beraber olan Mevlana, hem geçtikleri yerlerden hem de babasýnýn yakýn çevresinde bulunan kiþilerden etkilenmiþ görgü ve bilgisini arttýrmýþtýr. Devrin hükümdarý Alaaddin Keykubat’ýn ýsrarlý davetini sonunda kabul eden Sultanül Ulema, Mevlana, eþi ve çocuklarý dahil olmak üzere ailesi ile beraber yedi yýl kaldýðý Karaman’dan ayrýlýr ve Konya’ya yerleþir. Konya’da babasýnýn etrafýnda büyük bir ilim muhiti bulan Celaleddin-i Rumi asrýn alimleri ile beraber olmanýn mutluluðu içinde onlardan çok þey öðrenmeye çalýþmýþ, babasýnýn 1231 yýlýnda ölümü üzerine onun yolundan yürümeðe baþlamýþtýr. Babasýnýn eski öðrencilerinden Tirmizli Seyyid Burhaneddin Muhakkik ile buluþuncaya kadar vaaz vermiþ, fetva çýkarmýþtýr. Seyyid Burhaneddin Þeyhini aramak için Konya’ya geldiðinde Onun öldüðünü yerini de oðlu Celaleddin’in aldýðýný öðrenir, bundan mutluluk duyar ve 9 yýl kadar bir süre Mevlana’nýn yanýnda kalýr. Bu süre içerisinde Mevlana kendisinden çok þey öðrenir. Gene bu süre içerisinde Seyyid Burhaneddin’in de etkisi ile Þam ve Haleb’e giden Mevlana, Halavi’ye medresesine devam eder ve Konya’ya döner. Artýk Camilerde vaaz veriyor, Medrese de fýkýh ve din hakkýnda dersler anlatýyordur. Mevlana’nýn bu düzenli hayatý Seyyid Burhaneddin’in Konya’dan ayrýlarak Kayseri’ye dönmesinden sonra da devam etmiþtir.

Aydýn ERSOY HDN Bilgi&Araþtýrma Ancak 1244 yýlýnda günlerden bir gün Konya’ya gezgin bir derviþ gelir ve Þekerciler hanýna yerleþir. Bu derviþ Tebrizli Þems adýyla tanýnan Þemseddin Muhammed Tebrizidir. Þems-i Tebrizi bir sual sorar, Mevlana cevaplar; Bu cevabý takiben kucaklaþan bu iki insan altý ay kadar sürecek bir dost sohbetine çekilirler. Ýþte bundan sonra Hz. Mevlananýn daha önceki düzenli yaþantýsý tamamen deðiþir. Artýk medresede ders vermiyor. Camide Vaaz etmiyor. Müritleri ile ilgilenmiyordur. Tek ilgi noktasý Þems’dir Mevlana’daki bu deðiþiklik halk tarafýndan hoþ karþýlanmaz. Bu hoþnutsuzluk nedeni ile Þems-i Tebrizi 1246’da Konya’dan ayrýlýr. Bu ayrýlýk Hz. Mevlana’yý, içine kapalý kimse ile görüþmez bir kiþi yapar. Bir süre sonra Þems’in Þam’da olduðunu öðrenir. Oðlunu Þam’a gönderir. Oðlu Þems-i yeniden Konya’ya dönmeye razý eder. Dönüþü müteakip Hz. Mevlana eski coþkulu yapýsýna kavuþur. Günlerden, bir gün Þems Sultan Veled’e: “Bir gün öyle bir suretle kaybolacaðým ki kimse beni bulamayacak.” der. Ve 1247 yýlýnda aniden ortadan kaybolur. Bir daha da bulunamaz. Bu ortadan kaybolma hakkýnda muhtelif rivayetler mevcuttur. Hz. Mevlana Þems-i tamamen kaybettiðini anlayýnca eskisi gibi derslerine döner. Artýk Þems-i kendi mevcudiyetinde aramaktadýr. Bir gün kuyumcular çarþýsýndan geçerken bir dükkanýn içerisinden gelen ritmik bir ses onu dükkanýn önünde durdurur. Bu ritme uyarak sema etmeye baþlar. Dükkan Selahaddini Zerkubinin dükkanýdýr. Ýçeride çýrak altýn varak (Altýn, gümüþ veya baþka madenler

dövülerek oluþturulan ince, parlak yaprak) dövmektedir. Zerbuki çýraðýna devam etmesini, ritmi bozmamasýný tembihler dükkanýn önüne çýkar. Ve semaya katýlýr. Hz. Mevlana bu sefer, onda Þems-i bulmuþtur. Böylece baþlayan sohbet dostluðu Zerkubi’nin ölümüne kadar 10 yýl devam eder bu arada oðlu ile Zerkubi’nin kýzýný evlendirir. Zerkubinin ölümünden sonra halifelik makamýný Urmiyeli Çelebi Hüsameddin Bin Ali Türk’e verir. Hüsameddin Çelebi Hz. Mevlana’nýn ölümüne kadar 10 yýl süre ile onun yanýnda bulunur. Bu 10 yýllýk süre Mevlana’nýn en verimli dönemidir. En büyük eseri olan MESNEVÝ bu dönemde Mevlana’nýn söylediklerinin Hüsameddin Çelebi tarafýndan kaleme alýnmasý suretiyle tamamlanmýþtýr. Ýlk 18 beyit ise Mevlana tarafýndan yazýya alýnmýþtýr. Mevlana Mesnevi tamamlandýktan kýsa bir süre sonra 17 Aralýk 1273’de varlýk alemine göçmüþtür. Bu hayat serüveni içerisinde baþlýca beþ eser vermiþ olup. Bunlar; 1. Fihi Ma Fih (Ne varsa içindedir) Mevlana’nýn çeþitli yerlerde verdiði derslerde yaptýðý sohbetlerin toplanmasýndan meydana gelmiþtir. 2. Divan-ý Kebir Þems’in ilk kayboluþundan sonra söylediði gazel ve rubaileri kapsar 40.000 civarýn da beyiti havidir. Rubai (Divan edebiyatýnda dört dizeden oluþan ve belirli aruz kalýplarý ile yazýlan þiir) 3. Meclis-i Saba (Yedi öðüt) Mevlana’nýn kürsüden verdiði vaazlar ile sohbetlerinin toplanmasýndan meydana gelmiþtir. 4.Mektubat Devrin yöneticilerine, kadý ve müritlerine yazdýðý mektuplardýr. 147 civarýnda mektubu ihtiva eder. 5.Mesnevi 26.000 beyiti havi 6 ciltlik en büyük eseridir. Yukarýda özetlemeye çalýþtýðýmýz hayat yolunda yürürken meydana getirdiði beþ eseri ile; gününün insanlarý üzerinden, kýyamete kadar yeryüzüne gelecek bütün insanlara hitap eden bu büyük mutasavvýf; Hayatýný Kur’an ve Peygamber sözüne endekslemiþtir. Ancak O, yaþarken, günü yaþayan, dünya nimetlerini de göz ardý etmeyen: Beyni ve el-

15 leri ile Allah’a ulaþmaya çalýþýrken, ayaklarý ile yaþadýðý dünyayý hisseden bir alimdir. Tasavvufta, Ýnsan, varlýðýn gayesi ve sonudur. Her þey Allah´tan gelir ve Allah´a dönecektir. Ýnsan aþk merdiveninden Allah´a basamak, basamak yükselir Mevlana’ya göre aþk yaratýcýnýn vasýflarýndandýr. Ýnsan, neyi, kimi severse sevsin bu sevgi aslýnda gerçek varlýðadýr. Bu sevgi insaný hýrstan, benlikten kurtaracak tek yoldur. Gerçeðe ancak bu yolla ulaþýlabilir. Celaleddin’e göre aþk bir haldir. Anlatýlamaz, ancak yaþanýr. Bu nedenle; Aþk, diyorsunuz nedir bu aþk dediðiniz diye soran bir müridine sadece: “Ben ol da bil” demiþtir. Divan-ý Kebir Mevlana’nýn yaþadýðý bu aþk halinin þiirleri ile doludur. Ancak Mevlana’ya göre gerçeði arayan kiþinin dünyadan, dünya nimetlerinden kaçmasýna gerek de yoktur. Kaçýnýlmasý gereken ise sadece gaflettir. “Bizde riyazat (dünya hayatýndan elçekme) yoktur. Yolumuz baþtan baþa yaþayýþ yoludur. Huzur ve Barýþtýr.” der. Bütün yaþantýsý bu bakýmdan diðer sufilerin dýþýndadýr. Mevlana ayaklarý yerde olan gerçekçi bir mutasavvýftýr. Dünyayý, görerek, duyarak yaþamýþtýr. Bütün söyledikleri Dünya ile yeryüzü ile ilgilidir. Mevlana’da tasavvuf yaþayan bir ahlak sistemidir. Ona göre dinlerin gayesi birdir. Ayrý olan sadece gidiþ yollarýdýr. O, sadece tevekkül ile yaþanan bir hayatý da kabullenmez ve Peygamberin bir hadisine iþaret ile; “Dedi Peygamber yüksek haykýrýþla, Tevekkülle beraber, devenin dizini baðla.” Onu tanýmak, onun fikirlerini anlamakla ancak mümkündür. O sadece Kendi satýrlarýnda gizlidir. Mevlana bütün sözünü insana söylemiþtir. Onun için insan en yüce yaratýktýr. Ýnsan Allah’ýn ruhundan üflediði özel olarak yarattýðý ve dünya üzerindeki nimetleri kullanýmýna tahsis ettiði bir varlýktýr. “Allah’ýn adlarýndan biri El-Mümindir. Ýman eden kula da mümin denir. Mümin, müminin aynasýdýr demek, Allah onda, o aynada tecelli etti demektir. “Büyük alim, kainat, kudretle bir sihir yaptý da; Cismini küçücük bir suret içine gizledi. Güneþ insan þekliyle yüzünü örttü, insan þeklinde gizlendi, (Mesnevi C.1.)”. Oysa ki Kainat Allah tarafýndan zýtlýklar manzumesi olarak yaratýlmýþtýr. Hava hep sýcak olsa idi insan oðlu soðuk kavramýný algýlamayacak, hep gündüz olsa, gece tarif edile-

22. sayi sayfalar

30.04.2009

16 meyecekti. Her canlý ayný boyda olsa idi kýsa ve uzun kavramlarý temelsiz kalacaktý. Dünya hep iyilikler ile dolu olsa idi kötü tarif dýþý kalacak belki de o durumda, iyi de anlamýný yitirecekti. Ýþte bu zýtlýklar dünyasýnda, Allah´ýn özene bezene yarattýðý insanoðlu da zýtlýklarý bünyesinde toplayarak yeryüzünü þereflendirmiþtir. Ruhumuzdaki en büyük zýtlýk iyilik ve kötülük kavramlarýnda kendisini göstermekte olup daha sonra insanoðlu, günah ve sevap kavramlarý ile tanýþmaktadýr. Ýþte yeryüzündeki insanoðlu o mükemmel varlýk, iyiyi, güzeli, kötü ve çirkinden ayýracak ve kendisi doðruyu bulacaktýr. Pek tabidir ki doðru aranýrken yol göstericilere de ihtiyaç vardýr. Ancak yol doðru, yol gösterici uygun olmalýdýr. Ýþte Hazreti Mevlana bu yol göstericiler içerisinde bütün dünya için çok önemli bir kilometre taþýdýr. Ýnsana ilk yapmasý gereken iþ olarak kendini tanýmasýný öneriyor. Demek ki insana ancak kendisi yardým edebilecektir doðrularý bulmakta. Onunda yolu kendini bilmekten geçmekte olup yeryüzünün en zor uðraþý olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Her sabah aynaya baktýðýmýzda kendimizden acaba ne kadar memnun görünüyoruz. Kendimizden olan þikayetlerimizi azaltabildiðimiz miktarca kendimizi bilme yolunda bir adým daha atmýþ olacaðýz. Hz. Mevlana yol göstericiliðini eserlerinde dile getirmeðe çalýþmýþ; genellikle anlatýlarýný hikayelere bina etmiþtir. Ýnsanýn kendini tanýmasýnýn bir önemli adýmý da bilgili olmasýdýr. Mesnevi de bilgi konusunda bakýn neler diyor: “Cahil, yolda daima eðri gider, daima yampiri yürür. Sevgi bilginin sonucudur, Noksan bilgide fark ve temyiz yoktur. Þimþeði, güneþ sanýr. Taklitten doðan bilgi, canýmýza vebaldir, eðretidir. Can, tecrübe ile sabittir ki, bilgi sahibi olmaktan ibarettir. (Mes. C.II.)” “Bilgili adamýn uykusu ibadetten üstündür. Hele insaný gafletten uyandýran bilgi olursa. Bilgi, uçsuz, bucaksýz ve kýyýsýz bir denizdir. Bilgi isteyense, denizde dalgýçlýk edene benzer. (Mes. C.VI.)” “Uykuya dalmýþ bilgisiz kiþiye öðüt vermek, çorak yere tohum saçmaktýr. Aptallýk ve bilgisizlik YIRTIÐI, yama kabul etmez. Ey öðütücü, ona hikmet tohumunu saçmadan önce, Onu yamasýz, yýrtýksýz hale getir. (Mesnevi 2264-2265 beyit)”

10:05 Uhr

Seite 16

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

“Ne mutlu o göze ki; Akýl, onun baþýnda buyruktur. Ýþin sonunu görür, her þeyi bilir, aydýndýr, nurludur. Çirkinle güzeli, gözle deðil, görünüþle deðil akýlla ayýrt edin. Göz pislikte biten yeþilliðe aldanýr. Fakat akýl; Onu birde bizim mehengimize (ölçülerimize) vur der. (Mes. 2966-2969) Ýþte insanýn kendisini tanýmasý yolunda böyle ýþýk tutan Mevlana kendisini tarif ederken de: “Yetmiþ iki millet sýrrý bizden dinler, biz ney gibiyiz iki yüz mezhep ehli ile bir perdede konuþuruz.” “Ben hacetler kýblesiyim, Gönlün kýblesiyim ben. Ben Cuma mescidi deðilim, Ýnsanlýk mescidiyim ben.” “Bir caným ama yüz bin bedenim var. Caným, canýna karýþmýþtýr. Birleþmiþtir. Seni incilten herþey beni de inciltir,” demektedir. Sonra insanlara seslenir: “Gel, gel yine gel. Her kim olursan yine gel. Kafir ya mecusi, puta tapan yine gel. Yoktur kapýmýzda hiç ümitsizlik bil. Yüz kere tövbeni bozsan da yine gel.” Galiba hâlâ bunca yýl sonra, bütün dünyada yol göstericiliði devam eden büyük insanýn sýrrý yukarýdaki sözlerinde gizlidir. Hiç eskimeyen ve eskimesi mümkün olmayan satýrlarla seslenmiþtir, yol göstermeðe çalýþtýðý insanoðluna. “Ne mutlu o kiþiye ki kendi, kendinin ayýbýný görmekted i r . Kim ki birisinin ayýbýný görürse, o ayýbý kendisinde bulur. Sen de o ayýp yoksa yine emin olma olabilir ki; O ayýbý sende yaparsýn günün birinde, O ayýp sende de çýkabilir. (Mes, beyit 3037)” “Akýllý o kiþidir ki çekilen beladan, dostlarýn ölümünden ibret alýr. Eðer ululanmayý býrakmaz, ibret almazsa, onun azgýnlýðýndan baþkalarý ibret alýr. (Mes.beyit3123)” Mümkün mü bu sözlerin eskimesi, güncelliðini yitirmesi, Kýyamete kadar; insanoðlu var oldukça, üzüntü yok olmayacak, insanoðlu var, oldukça dostlarý olacak, insanoðlu var, oldukça ölümler yaþanacaktýr. Gene bunlardan ders alanlar olacak. Gene bunlar bir kýsým insana hiç bir þey ifade etmeyecektir. “- Iþýk görünmeden renk görünmez. - Her þey zýddý ile anlaþýlýr. - Noksanlar kemalin aynasýdýr. - Benliklerinden kurtulanlara, felek de secde eder, ayda, güneþ de. - Okuyan aklý miktarýnca anlar. - Atlaslara, ipliklere bürü-

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

nen kiþinin aklýný o atlas, o ipek elbise hiç fazlalaþtýrýr mý?” Yýllar önce söylenmiþ bu sözler bugün taptaze deðil mi? Yýllar sonra tazeliðinden kaybeder mi? Ýþte yol gösterici galiba böyle olunuyor. Eskimeyen sözleri söyleyebilenler galiba, dünyanýn aydýnlanmasýna yardým edebiliyor. Her konuya insan boyutundan bakan Mevlana için, hürriyetin de hayatta çok önemli bir yeri var. Ýnsanlara hürriyetin önemini bu sefer kendi üzerinden þekillendirerek açýklamaya çalýþýr. “Alemin bal þerbetinden bana ne, Ýþte önümde benim ayran tasým. Ne malým, mülküm var ne azýðým. Ben gene de senin azýðýn olsun diye çalýþýrým. Senin baþýný sokacak bir yerin, Olsun diye bir dikili aðacýn. Ama hürriyeti kulluða taþ çatlasa satmam.” Yukarýda zýtlýklardan bahsetmiþtik; Þimdi sizlere zýtlýklar çerçevesinde, güçlülük, þöhret, iyilik ve kötülükle ilgili sözlerinden bir bölüm nakletmeðe çalýþacaðýz. Günümüzdeki geçerliliklerine sizler karar veriniz. Mesneviden Deyiþler: “- Bilgi, mal, mevki ve hüküm kötü kiþilerin elinde fitnedir. - Bilgisiz, kötü buyruklar veren bir padiþah oldu mu, bütün ova yýlanlarla, akreplerle dolar. - Adam olmayanýn eline bir mal, bir mevki geçti mi, herkesten önce kendi rezilliðini dileyen kendisi olur. - Hüküm bir sapýðýn eline geçti mi, onu mevki sanýr, ama gerçekte kuyuya düþmüþ demektir. - Yol bilmeyen kýlavuzluða kalkdýmý, kötü ruhu cihaný yakar, yandýrýr, Mevlana insanlarýn birliðinden yana çaba sarf etmiþ bir düþünürdür, O’nun için insanlarýn din, ýrk gibi farklýlýklarý ayný Allah´ýn kulu olmak fikrinde erimiþtir. “Biz ayýrmak için deðil, birleþtirmek için geldik.” diyor. Ve devam ediyor. ‘Bir buðday tanesine binlerce harman sýðmada...” “Bir caným ama yüz bin bedenim var.” “Ey dost : Sevgiyle eþsiz, canýz seninle. Her nereye ayak basarsan yeryüzü kesiliriz sana.” Ýþte bu fikirlerinden hareketle birlik ve beraberlik konusunda Mesnevi de insanlara sesleniyor. “Hacca gideceksen bir hac arkadaþý ara, ha Hintli olmuþ, ha Türk, ha Arap. Þekline, rengine bakma, azmine maksadýna bak. Rengi kara bile olsa deðilmi ki seninle ayný maksadý güdüyor ona beyaz de.”

“Can bilgiyle, akýlla dosttur. Onun Arapçayla, Türkçe ile iþi ne.” “Yüz kitap olsa hepsi bir bab dan ibarettir. Yüz taraf da tek bir mihraba dönülür. Yüz binlerce çeþit yemek var. Hepsi de yemek ve bu bakýmdan hepside bir. Hintli, Kýpçak ve Urum ülkesinin halký ve Habeþ hepsi de mezarlarýnda ayný renkte. Bütün bu keyfiyetler köpük gibi denizin üstünde oynar durur.” “Her gün bir yerden göç etmek ne iyi Her gün bir yere konmak ne güzel, Bulanmadan, donmadan akmak ne ala, Her þey dünle beraber gitti, can cazým Þimdi yeni þeyler söylemek lazým.” Hayatýn devam ettiðine, dinamik olduðuna her gün yenilenmenin gerekliliðine bundan daha güzel söz bulunabilir mi? Yukarýda sadece satýrbaþlarýna deðindiðimiz görüþleridir ki O’nu içimizde 800 yýldýr, taptaze yaþatmaktadýr. Bakýn ne diyor Büyük Sevgi Ustasý: “Þu üç sözden artýk deðil Bütün ömrüm, Þu üç söz. Hamdým, Piþtim, Yandým.” Allah´tan dileyelim ki O’nun gibi yanmak mümkün deðil, ancak hiç olmazsa O’nca Piþmek nasip etsin. Yazýmý büyük mana taþýyan bir rubaisi ile bitiriyoruz. “Her sýrrý bilen o ihtiyar alimden, Hiç bir þeyi gizlemesin isterdim ben... Sessizce dün akþam gelerek “SORMA” dedi, “Söylenmeyecek þeyleri hisset, öðren...” 7 Öðüt Cömertlik ve yardým etmede akarsu gibi ol. Þefkat ve merhamette güneþ gibi ol. Baþkalarýnýn kusurunu örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Hoþgörürlükte deniz gibi ol. Ya olduðun gibi görün, ya göründüðün gibi ol. Hz.Mevlânâ’nýn tüm insanlara vasiyeti, Ben size; Gizli ve âþikâr olarak Allah’tan korkmanýzý tavsiye ederim. Az yemenizi, az uyumanýzý, az söylemenizi, Allah’ýn buyruðuna boyun eðmenizi, Kötülük etmemenizi, Oruca ve namaza devam etmenizi, Þehvetten uzak durmanýzý, Mallarýný beyhûde yere harcayanlarla, oturup kalkmamanýzý, Kerem sahibi ve sâlihlerle beraber olmanýzý tavsiye ederim, Ýnsanlarýn en hayýrlýsý insanlara faydalý olandýr. Sözün en hayýrlýsý da az ve öz olandýr. Hamd yalnýz tek olan Allah’a mahsustur. Tevhîd ehline selâm olsun. Hz Mevlanayý ve Beslendiði Kaynaðý idrak etmemiz dileklerimle…

özel köþe Ýnsanlar, Ülkeler ve Haftalýk Yiyecekleri

Almanya 500 dolar

Amerika 342 dolar

Japonya 317 dolar

Ýtalya 260 dolar

Meksika 189 dolar

Polonya 151 dolar

Mýsýr 68 dolar

Ekvador 32 dolar

Bhutan 5 dolar

Çad 1,5 dolar

22. sayi sayfalar

30.04.2009

dosya umhurbaþkaný Horst Köhler, oturum ve iltica ile ilgili Avrupa Birliði yönergelerini federal düzeyde uygulamaya koyan ilgili yasayý imzaladý. Yasa, onbir AB yönergesi ile birlikte aile birleþimi, vatandaþlýk hukuku ve entegrasyon politikalarý ile ilgili yeni düzenlemeleri de içermektedir. Yapýlan deðiþikliklerde dikkati çeken ilk husus, yasalarýn yabancýlarýn Almanya’ya geliþini zorlaþtýrdýðýdýr. Ancak bu zorlaþtýrma ‘‘tüm’’ yabancýlar için deðil ‘‘bazý’’ yabancýlar için geçerlidir. Bu durumun anlamý, yasal düzenlemenin eþitliði deðil ayrýmcýlýðý çýkýþ noktasý olarak kabul ettiðidir. Ülke kanunlarýnýn AB yönergeleriyle uyumlu hale getirilmesi fýrsatýný ülkede yaþayan bir kýsým yabancýlarýn aleyhine deðerlendiren Federal Hükümet, ayný þekilde bir baþka fýrsatý Federal Anayasa’yý zedelemek için kullanmýþtýr. Gerek gençlerin Alman vatandaþlýðýna geçiþi ve gereksede aile birleþimi ekseninde yapýlacak olan düzenlemeler, bireyin ve ailenin ülkeye katýlýmý doðrultusunda bir fýrsat olarak telakki edilebilinirdi. Ancak yürürlüðe giren düzenlemeler, tam aksine, ülkede yaþayan ve bu ülkenin geleceði olan yabancý gencin Alman vatandaþlýðýna geçiþini zorladý. Ayný þekilde anayasal güvence altýnda bulunan ailenin korunup desteklenmesi ilkesi, zorunlu evlilikle mücadele baþlýðý altýnda yara aldý. Federal Almanya Anayasasý’na aykýrý hükümler içeren yeni düzenlemelerde dikkati çeken hususlar þunlardýr: 23 yaþýndan küçüklere geçimi temin mecburiyeti Þu ana kadar yürürlükte olan uygulama, 23 yaþýn altýndaki yabancý gençlerin Alman vatandaþlýðýna geçiþlerinde geçimi saðlama þartý aramýyordu. Ýmzalanan yasayla birlikte bu kolaylýk ortadan kalktý. Zira Alman vatandaþlýðýný al-

C

10:05 Uhr

Seite 17

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Almanya göç yasasýnda anayasaya aykýrý yeni düzenlemeler mak isteyen 23 yaþýn altýndaki yabancý genç de artýk geçimini saðladýðýný belgelemek zorunda. Yasanýn ilgili maddesini okuyunca, yasanýn þekillenmesinde rol oynayan siyasi ve bürokratlarýn gençlerin yaþam þartlarýný hiç de göz önünde bulundurmadýklarý düþüncesi insanýn aklýna geliyor. Öðrenci, meslek eðitimi alan veya üniversite öðrencisi olan bir gencin ekonomik durumu dikkate alýndýðýnda kendi baþlarýna geçimlerini saðlamalarý pek mümkün gözükmüyor. Dolayýsýyla erken yaþta Alman vatandaþý olarak kendilerini bu ülkenin bir ferdi olarak tanýmlama imkanýna sahip olan gençlerin ellerinden bu fýrsat alýnýyor. Böyle bir durumda resmi kurumlar tarafýndan yürütülen ve özellikle de gençleri hedef alan vatandaþlýk kampanyalarýnýn da bir anlamý kalmýyor. Bireyin topluma ve ülkeye entegrasyonu için Alman vatandaþlýðý þüphesiz ki önemli ve doðru bir adýmdýr. Ancak bu adýma ulaþmada ortaya konan ölçüler de doðru olmalýdýr ki, hedef beklenilen etkiyi göstersin. Alman vatandaþlýðýna geçiþi özellikle de genç nesil için ekonomik ölçüye indirgeyerek zorlaþtýrmak, entegrasyon sürecini zorlaþtýracaktýr. Entegrasyon kurslarý zorunluluðu Yürürlüðe konulan göç yasasýndaki yeni hükümler ayrýca entegrasyon kurslarýnýn geliþtirilmesini öngörüyor. 630 saatlik entegrasyon kurslarýný baþarýlý bir þekilde bitirmek yeni uygulamayla zorunlu hale getiriliyor. Ýlgili yasa, katýlýma itiraz eden kiþilere 1000,-Euro’ya varan cezalar öngörülürken, bu zorunluluðu ihlal eden bazý durumlarda sýnýr dýþý ceza-

sýný beraberinde getiriyor. Bununla birlikte sosyal, iþ ve gençlik daireleri, yasa koyucunun iradesi doðrultusunda entegrasyon eksikliklerini ilgili diðer dairelere bildirmekle mükellef tutuluyor. Eþ/Aile birleþimi Yabancý eþlerin aile birleþimi imkanýndan faydalanabilmelerinde þu üç þart dikkati çekmektedir: Ýki tarafýnda en az 18 yaþýnda olmasý, sahte evlilik þüphesinin bulunmamasý ve eþin Almanya’ya gelmeden önce Almanca bilgisine sahip olmasý. Almanya’ya gelen eþin bu ülkedeki geleceði ile ilgili düzenlemelerde, bu üç þartýn haricinde yasada ayrýca yer almaktadýr. Buna göre sonradan Almanya’ya gelen eþ, eþinin süreli oturum hakkýna sahip olmasý durumunda, evliliðin ikinci yýlýndan sonra da çalýþma müsadesi, alamamaktadýr. Aile birleþiminde Almanca yeterlilik þartý Almanya’ya gelecek eþte dil þartýnýn aranmasýnýn arkaplanýnda zorunlu evlilik maðdurunu koruma hedefi yatmaktadýr. Federal hükümet, geldikleri ülkelerde öðrendikleri Almanca’yla maðdurlarýn ilgili yerlere baþvurabileceklerini ve böylece yardým alabileceklerini varsaymaktadýr. Ancak unutmamak gerekir ki, yardým baþvurusunda bulunmak için nereye baþvurulmasý gerektiðini de bilmek gerekir. Almanya’da bulunan yabancýlara yönelik icra edilen entegrasyon kurslarý çerçevesinde verilen Almanya’nýn hukuk düzeniyle ilgili bilgiler tam da bu noktada önemlidir. Fakat bu kurslara katýlým þartý, basit derecede Almanca bilmemektir. Dolayýsýyla basit derecede Almanca’yý geldiði ülkede öðrenen maðdurun Almanya’ya geldikten sonra bu kurslara katýl-

masýna gerek yoktur. Bunun anlamý ilgili yasanýn hedeflenen noktaya götürmediði, zorunlu evlilik maðduru kiþinin yardým yerlerine baþvurabilme imkanýndan mahrum býrakýldýðýdýr. Bu durum göz önünde bulundurulduðunda uygulanmasý gereken asýl yöntem, yabancý ülkeden gelen eþlerden Almanya’ya geldikten sonra entegrasyon kurslarýna katýlmalarýný talep etmektir. Böyle bir uygulama, geldiði ülkede Almanca kursu imkaný olmayan eþlerin haklarýný da ihlal etmeyecektir. Yasanýn gerekçelendirilmesinde, Almanya’ya geldikten sonra dil bilgisinin geliþtirilmesi uygulamasýnýn, zorunlu evlilik maðduru kiþinin korunmasýnda yeterli etkiyi göstermediði öne sürülmektedir. Savunulan varsayýma göre, kurs baþlangýcý ve yeterli Almanca dil bilgisi sahip olana kadar geçen zaman zarfýnda maðdur kiþi, eþinin ailesinin dayatmalarýna maruz kalacaktýr. Bu iddia Almanya’ya gelen eþ için entegrasyon kurslarýna gecikmesiz katýlýmý þart koþan bir baþka yasa ile (§ 44a Abs. 1 AufenthG) geçerliliðini yitirmektedir. Geldiði ülkede basit derecede Almanca öðrenen ve bu sebepten dolayý Almanya’da entegrasyon kurslarý veren eðitim kurumlarýyla bir iliþkisi olmayan zoraki evlilik çerçevesinde deðerlendirilen kadýnlarýn, ayný derecede zaman gecikmesi sorunu yaþayacaklarý ortadadýr. Dolayýsýyla Almanya’daki entegrasyon kurslarýna katýlým, hedefe ulaþmada daha uygun bir araçtýr. Federal Hükümet’in bahsedilen ‘‘zorunluluk evlilik’’ olgusu ile ilgili verileri ortaya koyamamasý bir kenara, yasanýn eþit muamele ilkesine ne kadar

17 dikkat ettiði, yasal düzenlemeyi eleþtirel kýlan diðer bir husustur. Bir taraftan ABD ve Japonya vatandaþlarýnýn aile birleþimi durumlarýnda, bu ülke vatandaþlarýnda zorunlu evlilik durumu söz konusu deðildir düþüncesinden yola çýkarak, Almanca þartý aranmamasý ve diðer taraftan çoðunlukla Türkiye’den gelecek olan eþler için bu þartýn dayatýlmasý, eþit muamele ilkesiyle hiç de baðdaþmamaktadýr. b. Aile birleþiminde yaþýn belirlenmesi Aile birleþiminde yaþ sýnýrýnýn 18 olarak tespit edilmesi, Bavyera ve Baden-Württemberg eyaletlerinde uygulamaya konulan bir diðer düzenlemeyi hatýrlatmaktadýr. Anayasa Mahkemesi tarafýndan (2 BvR 1226/83, 2 BvR 101/84, 2 BvR 313/84, BverfGE 76, 1) Anayasa’ya aykýrý olarak kabul edilen bu uygulamayla eyaletlerin maksadý sahte evliliklerin önüne geçmekti. Bu maksada ulaþmak için en az evlilik süresi 3 yýl olarak ayrýca tespit edilmiþti. Bugün, zorunlu evliliðe karþý mücadele baþlýðý altýnda, yabancý eþlerin Almanya’ya gelmelerini engelleyici politikalar tekrar yürürlüðe konulmaktadýr. Zorunlu evlilikle mücadeleyi hedef olarak belirleyen Federal Hükümet’in daha önce teklif edilen eþten baðýmsýz oturum hakkýný yasalaþtýrmasý daha uygun olurdu. Bu durumda maðdurlar geri gönderilme endiþesi taþýmadan kendi ayaklarý üzerinde durabilme imkanýna sahip olurdu. Ne ilginçtir ki, maðdurlarý düþünen hükümetin hazýrladýðý yasa, yabancý ülkeden gelen eþin kendi baþýna oturum hakkýný alabilmesi için iki yýl eþiyle beraber yaþamasýný þart koþmaktadýr. Yani maðdurlar, eþleriyle birlikte yaþamaya yasal olarak zorlanmaktadýrlar. Bu durumda hükümet, zorunlu evlilikle mücadele meselesinde inandýrýcýlýðýný yitirmektedir.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 18

18 ederal Eðitim Bakaný Annette Schavan (CDU), üniversitelerde okutulan Ýslam Bilimi, Arabistik veya Hindoloji bölümleri gibi “küçük bölümlerin” geliþtirilmesi talebinde bulundu. Schavan, bu gibi bölümlerin globalleþme ile daha önem kazandýðýný ve dünya dinlerinin birbirlerini anlamasýna katkýda saðlayacaðý düþüncesinde olduðunu belirterek, uluslararasý firmalarýn diðer dünya dinleri hakkýnda bilgisi olan çalýþanlara ihtiyaç duyduðu kaydedildi. CDU’lu politikacý Scha-

F

ederal Konsey, Hayvan Koruma Kanunu için hazýrladýðý yeni kanun deðiþikliði tasarýsýnda Müslüman kasaplarý çözümü olmayan sorunlarla karþý karþýya býrakýyor. Yeni tasarýya göre, izin için baþvuran þahýslarýn hayvanlarý bayýltmadan kesilebilmeleri için dinî cemaatin bu yönde zorunlu hükümleri olduðunu ispat etmeleri ve ayrýca kesilen hayvanýn bayýltmadan kesiminde, diðerine oranla daha fazla acý çekmediðini ispatlamalarý gerekiyor. Federal Anayasa Mah-

F

az tatili sezonunda 23 Öðrenciye Kuran-ý Kerim´i hatim etmeleri neticesinde bir Hatim merasimi gerçekleþtirilmiþtir. Bu merasimde Kuran-ý Kerim öðreniminin yanýnda dini, fýkhi bilgileri, tarihimiz ve Kültürümüzle de ilgili bilgiler kendilerine öðretilerek cemaatin ve ebeveynlerinin huzurunda bilgilerini teþhir etmiþlerdir. Ayriyetten Ýstiklal marþýmýzýn tamamý ve

Y

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Eðitim Bakaný Schavan “küçük bölümlerin” geliþtirilmesini talep etti Schavan: “Ýslam Bilimi ve Arabistik (Arab dili ve kültürü araþtýrmalarý) bölümleri globalleþme ile daha önem kazandý” van, geçtiðimiz günlerde çok sayýda Birlik Partili ile birlikte, Baden-Württemberg Eyaleti Baþbakaný Günther Oettinger’in (CDU) ülke genelinde merkezi abitur sistemi teklifini desteklemiþ, “Bu tür bir uygulama, sýnavlara kadar eðitim standardý karþýlaþtýrmasýnýn ciddiye alýnma-

sýnýn kamuoyunca bilinmesine katký saðlar” dedi. Alman Öðretmenler Birliði Baþkaný Josef Kraus ise bu tür bir teklifi reddederek; “Daha geçen yýl Birlik Partisi, Federal devleti okul sorunlarýna karýþtýrmayan bir federalizm reformu kararlaþtýrmýþtý. Þimdi ise tam tersine merkezi abitur uy-

Federal Konsey hayvanlarýn þoklanmadan kesilmesini zorlaþtýrmak istiyor Federal Konsey’in yeni kanun tasarýsý Müslüman kasaplarý çözümsüz sorunlarla karþý karþýya býrakýyor kemesi 2002 yýlýnda verdiði kararla bayýltmadan kesmeye istisnaî durumlar için izin vermiþ ve dinî inançtan dolayý bayýltmadan kesime, resmi makamlarýn istisnaî izin vermeleri gerektiðini karara baðlamýþtý. Daha sonraki dönemde hayvanlarý korunma mad-

desinin anayasaya alýnmasý üzerine ortaya çýkan tartýþmalar, Federal Ýdare Mahkemesi tarafýndan 2006 yýlýnda karara baðlanmýþtý. Buna göre mahkeme hayvan koruma maddesinin anayasaya alýnmýþ olmasýnýn Müslüman bir kasaba bayýltmadan kesim için istisnaî izin verilmesini

ATB Braunau`da hatim merasimi Baþta ATB Braunau Dernek Baþkaný ve bütün üyeleri olmak üzere açýlýþýndan bu yana eksikliklerini hýzla tamamlayarak, ilk olarak camii açýlýþ merasimini gerçekleþtirilmiþtir.

Uzun süredir AB’nde yaþayan Türk iþçiler AB vatandaþý gibi yurtdýþý korumasý altýnda

haber gulamasý talebinde bulunuyor” dedi. Öte yandan “Focus” dergisinin yaptýrdýðý bir araþtýrmaya göre, Almanlarýn çoðunluðu merkezi abitur uygulamasýndan yana. Araþtýrmaya katýlanlarýn yüzde 75’i bu uygulamadan yana olduðunu, yüzde 18’i ise karþý olduðunu açýkladý. Doðuda uygulamadan yana olanlarýn oraný yüzde 86 iken, batýda bu oranýn yüzde 72 olduðu görüldü. Araþtýrma 1011 kiþi üzerinde yapýldý.

engellemeyeceðini belirtmiþti. Federal konseyin ise kanun deðiþikliðinin “izin uygulamalarýnda açýk deðiþikliðe” neden olduðunu iddia ederek, sözkonusu kanun deðiþikliði tasarýsýný gündeme getirdiði belirtildi. Ayrýca Federal Hükümeti’nde hem zorlayýcý dinî hüküm talebi hem de bayýltmadan kesimin diðerine oranla daha az acý verdiðini ispat talebinin “anayasal açýdan” sakýncalý olduðu fikrinde olduðu belirtildi. Bayrak þiiri olmak üzere daha bir çok þiirlerle merasimimiz renklenmiþtir. Dernek idarecileri öðrencileri çeþitli ödüllerle sevindirdi. Cemaat ve bütün katýlan müslümanlar memnun olduklarýný söyleyerek bu tür etkinliklerin tekrar tekrar yapýlmasýný arzu ettiklerini söylemiþlerdir. Bu da Derneðin hizmetlerinde daha büyük bir aþkla çalýþmasýný kamçýlamýþtýr.

AB ülkeleri için olan yurtdýþý edilmeye karþý koruma Türk iþçiler içinde geçerli assel þehrindeki Hessen Yüksek Ýdare Mahkemesi’nin verdiði karara göre en az on senedir Almanya’da yaþayan Türk iþçiler kolay yurt dýþý edilemeyecek.Sözkonusu þahýslarýn belli þartlarda AB vatandaþý gibi yurtdýþý edilmeye karþý koruma altýna alýnabile-

K

cekleri kaydedildi. Avrupa Türkiye Asosyasyon konseyi sözleþmelerine göre Türkleri’nde yurtdýþý edilmelere karþý korunmalarýnýn gerekli olduðu kaydedildi. Yurtdýþý edilen üç kiþinin birbirinden baðýmsýz olarak yurtdýþý edilmelerine karþý dava aç-

týklarý kaydedilirken, üç yýl önce yurtdýþý edilen bir davacýnýn Almanya’ya tekrar geri gelmesi kabul edilirken, bir diðerinin sözkonusu korumadan on yaþýndan beri sürekli suça meyilli olmasý gerekçesiyle yararlanamadýðý kaydedildi.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 19

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 20

Einbauküchen& Elektrogeräte

Küche

Marktstraße. 6-8 · D-65428 Rüsselsheim Inhaber: Tefik ‹zci

Tel: 06142-797793 · Tel: 06142-798627

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 21

turnuva haber

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

21

Herborn’da Mini Dünya Kupasý

Herborn Yabancýlar Meclisi tarafýndan düzenlenen ve Hessen Emniyet Teþkilatý tarafýndan desteklenen Mini Dünya Kupasý yoðun bir katýlýmla gerçekleþtirildi erborn Yabancýlar Meclisi tarafýndan düzenlenen ve Hessen Emniyet Teþkilatý tarafýndan desteklenen Mini Dünya Kupasý yoðun bir katýlýmla gerçekleþtirildi. 26 Aðustos 2007 Pazar günü gerçekleþtirilen Mini Dünya Kupasý organizesine politikacýlardan, Emniyet Teþkilatý mensuplarýna, sanatçýlardan, Yabancý ülke Konsolosluk Yetkililerine, Belediye Yetkililerinden, Kaymakamlýk yetkililerine kadar çok sayýda davetli iþtirak etti. Program ülkeleri temsil eden takýmlar arasýnda yapýlan kura çekiliþi sonucu oluþan eþleþmeler doðrultusunda karþýlaþmalarýn baþlamasý ile start aldý. Turnuvada þu ülkeler temsil edildi: Almanya, Yunanistan, Türkiye, Bosna, Suudi Arabistan, Arnavutluk, Hollanda, Lübnan, Fas, Etiyopya, Fareo Adalarý, Brezilya, Fransa. Turnuvanýn ilk bölümünde yapýlan karþýlaþmalar oldukça güzel bir mücadeleye sahne oldu. Takýmlar tüm güçlerini ortaya koydular. Ýlk bölümün sonunda verilen arada programa iþtirak eden misafirler birer selamlama konuþmasý yaptýlar. Sýrasýyla: Polizeipräsidium Mittelhessen Netzwerk gegen Gewalt`tan Lusaper Witteck konuþmasýnda þunlarý söyledi: Saygýdeðer misafirler, bayanlar, beyler ve sevgili sporcular! Bu kadar genç ve yetiþkinin spor yapmak ve eðlenmek için biraraya gelmiþ olmalarýndan mutluluk duymaktayým. Herborn þehri yabancýlar kurulunun gösterdiði çabalarýndan dolayý kendilerin çok teþekkür ederim. Bugün sporun her ýrk her ulus ve her tabakadan insanýn biraraya getirici integratif bir gücü olduðunu bize göstermektedir. Sportif aktiviteler sayesinde insanlar saygý, dürüstlük, takým ruhu ve paylaþýmcýlýk gibi birlikte yaþamýn temel deðerlerini öðrenirler. Spor ayrýca sosyal kontaklarý iyileþtirmeye ve kamusal yaþama katýlýma katký saðlar ki, ben bunu çok önemli bu-

H

luyorum. Baylar ve bayanlar, Hessen Eyaleti geliþen gençler ve hatta yetiþkinler arasýndaki þiddet eðilimine karþý bir að oluþturmuþtur. Bunun amacý þiddet fenomenine karþý daha etkin bir þekilde mücadele etmek için toplumsal güçleri mobilize etmektir. Bu mantýkla þiddete karþý oluþturulan bölgesel aðýn müdürü olarak burada bulunmaktayým. Asýl olarak gençlerde þiddeti önleme konusunda yetkiliyim. Þiddet önlemede mevcut projeler ve kampanyalar ile ilgili sizi bilgilendirebilir ve derneðinizde bu tür projelerin oluþturulmasýnda sizi memnuniyetle destekleyebilirim. Bana Giessen Emniyet Müdürlüðünden ulaþabilirsiniz. Derneðinize memnuniyetle gelebilir ve size iþimi tanýtýp, kendi aktivitelerimle ilgili bilgi verebilirim. Her birey pasif ve aktiv toplumun farkýný göstermektedir - gelin birlikte þiddete ve ýrkcýlaða karþý þans tanýmayan bir að kuralým. Þimdi hepinize güzel, sportmence geçen futbol maçlarý izlemenizi diliyorum. Daha sonra Federal Milletvekili Helga Lopez, MdB (SPD) bir selamlama konuþmasý yaptý. Lopez bu tür organizelerin entegrasyona olan katkýlarýný dile getirdi. Yine Priska Hinz, MdB (Grüne) de bir selamlama konuþmasý yaptý. Almanya`da son zamanlarda artan ýrkçýlýk hareketlerine dikkat çekerek bu tür etkinliklerin önemine deðindi. AGAH (Eyalet Yabancýlar Meclisi) Baþkaný Yýlmaz MEMÝÞOÐLU da bir selamlama konuþmasý yaptý. Yunanistan Genel Konsolos Vekili Vassilios Koulafis de memnuniyetini dile getirdi. Herborn Yabancýlar Meclisi adýna Meclis Baþkaný Halit Erdemir bir teþekkür konuþmasý yaptý. Erdemir turnuvanýn düzenlenmesi esnasýnda maddi ve mane-

vi desteði olan herkese tesekkür etti. Özellikle Herborn Emniyet Müdürlüðüne ve mali sponsorlara katkýlarýndan dolayý teþekkür etti. Bu konuþmalar arasýnda ise Yerel Süperstar yarýþmasý 1. 2. ve 3.leri: 1- Jördis Tielsch (12) 2- Nadine Lauterbach (21) ve 3- Katharina Münz (19) birer þarký söylediler. Bu seramoniden sonra turnuvaya katýlan takýmlar topluca resim çektirdiler. Bu resmin çekilmesi esnasýndaki oluþan ortam görülmeye deðerdi. Daha sonra turnuvaya kalýndýðý yerden devam edildi. Yine takýmlar arasýndaki mücadele görülmeye deðerdi. Bu mücadeleler sonucunda Türkiye, Fransa, Cezayir, Hollanda takýmlarý yarý finale kaldýlar. Yarý finalde Hollanda`yý 3-0 yenen Türkiye turnuvanýn üçüncüsü oldu. Finalde çekiþmeli bir karþýlaþma sonucu taraflar birbirlerine üstünlük saðlayamadý ve penaltýlarda 4-2 üstünlük saðlayan Fransa turnuvanýn birincisi oldu. Doðal olarak da Fas ikinci oldu. Karþýlaþmalarýn bitiminde dereceye giren takýmlara ve oyuncularýna madalya ve kupalarýnýn verilmesi merasimine geçildi. Herborn Emniyet Müdürü Klaus Bastian bu esnada bir konuþma yaptý. Dereceye giren takýmlarýn oyuncularýna birer madalya takýldý. Ve ayrýca bu takýmlarda oynayan oyunculardan bazýlarýna turnuva esnasýndaki davranýþlarýndan dolayý özel kupalar takdim edildi. Turnuvada birinci olan Fransa`ya kupasýný Herborn Emniyet Müdürü Klaus Bastian verdi. Kupanýn verilmesinden sonra dereceye giren takýmlarýn birlikte sevinç gösterisi yapmalarý oldukça güzeldi. Program takýmlarýn birlikte fotoðraf çektirmeleri ile sona erdi.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 22

22. sayi sayfalar

30.04.2009

dosya Merhaba Deðerli Okurlar! Bu yýlki ramazan ayý güz mevsiminin ilk ayý olan eylül ayýnda baþladý. Bu ay mü'minler için bir arýnma mektebidir. Ýnsan ömrü bir ýrmak gibi akýp gitmektedir. Bu akýp giden ömür ýrmaðýnýn suyundan, acaba insan ne kadar istifade edebiliyor? Ýþte ramazan ayý; hem kendi iç dünyamýzý hem de etrafýmýzý temizlemeyi, arýtmayý, kendine gelmeyi, hayatý anlamlandýrmayý saðlayan bir zaman dilimi ve her yýl insanýn katýldýðý bir ruh þölenidir. Ramazan ayý girdiðinde hem ferdin ruhsal dünyasýnda, düþüncesinde, duygularýnda ve hem de içinde yaþadýðý çevrede yepyeni bir canlýlýk göze çarpar. Dindar bir genç, haným, anne veya baba ramazanýn giriþiyle birlikte farklý bir atmosfere girdiðini hisseder ve ona göre yeni bir yaþama baþlar. Bunu daha ramazanýn giriþinden, ilk akþam ki kýldýðýmýz teravih namazýndan anlarýz. Her evden insanlarýn çoluk çocuk ailecek birlikte mukaddes mekânlara akýn etmeleri zamaný ve mekâný ne kadar renklendiriyor. Toplum olarak ramazaný çok önemsiyoruz. Oruç tutarak insan nefsini terbiye eder. Sabahtan akþama kadar sýrf Allah’ýn rýzasýný umarak kendi nefsine helal olan þeylerin hiç birisine yaklaþmamasý ciddi bir irade eðitimidir. Oruca fert açýsýndan baktýðýmýzda þöyle faydalarýný görürüz: Cinsel duygulara gem vurmayý öðretmesi yönünden, toplum ahlâkýný düzeltmek doðrultusunda orucun faydalarýný hatýrlamak yerinde

10:05 Uhr

Seite 23

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

HAYIRLI RAMAZANLAR olur. Ýnsanoðlu, içgüdüsel olarak karþý cinse eðilim duyacaktýr. Bugün kýzlar veya kadýnlar, erkeklerin cinsel duygularýna her yönüyle hitap edip, onu kendine ve cinsel duygularýna esir etmiþ, erkekler de kadýnlarý kendi zevklerine yarayan bir makine, bir eðlence aracý olarak görmüþ, karý kocanýn yatakta yaptýklarýný sokakta her türlü kurallarý çiðneyerek açýktan ve hiç utanmadan yapabilen, insanlar türemiþtir. Bir iki nesil sonra, bu ahlâksýzlýðýn sonunun nereye varacaðý, endiþeleri aþan bir sorudur. Ýþte bütün bunlarý önlemenin en büyük yolu, cinsel duygularý frenlemeyi, Allah'ýn yasaklarýna yaklaþmamayý öðreten oruçtur. Ýnsan oruçlu iken (Allah'ýn, oruçlunun dýþýndakilere helâl kýldýðý) hanýmý ile beraber yatmasýný bile terk edecektir. Hele-hele baþkalarýnýn kadýn ve kýzlarýna þehvet nazarýyla bakmayacak, kötü düþünce ve sözlerden bile sakýnacak, þehvetini kontrol altýna alacak, zinaya ve ahlâksýzlýða götüren her yoldan oruçlu olmadýðý zamanlara göre daha fazla kaçacak, hem kendini hem de toplum ahlâkýný en güzele götürecektir. Nefis tabiatý itibariyle kötülük yapmaya meyyaldir, insaný kötülük yapmaya teþvik eder, onu bir kötülükten baþka bir kötülüðe sevk eder durur. Ýþte bunun panzehiri yine oruçtur.

23

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Adem DURU DiTiB Friedberg Ayasofya Camii Ýmamý Hz. Ömer (r.a.)'in halifeliði zamanýnda dokuz ay süren bir kýtlýk olmuþtu. Hz. Ömer: “Ýhtiyaç sahipleri bize gelsin.” diye halka duyuru yapmýþ, kendisi de Müslümanlar bolluða kavuþuncaya kadar ekmekle beraber zeytinyaðýndan baþka katýk yemeyeceðine yemin etmiþti. Halkýn sýkýntýlarýný yüreðinde hisseden ve onlardan farksýz olarak yaþayan bu büyük insan, elbisesi yýkandýðý ve baþka elbisesi olmadýðý için bir gün cumaya geç gitmiþ ve bu yüzden cemaatten özür dilemiþtir. Vaktiyle Mýsýr'da yýllarca süren bir kýtlýk olmuþtu. O sýrada devletin hazinesi Hz. Yusuf (a.s.)'un elindeydi. Halk açtý. Hz Yusuf'ta bütün imkânlara sahip olduðu halde karnýný doyurmuyordu. Neden böyle yaptýðý kendisine sorulunca, içinde yaþadýðý toplumun acýlarýný yüreðinde duyan bir sorumluluk anlayýþý ile þu cevabý vermiþtir: “Eðer ben tok olursam, açlarýn halini anlayamam,

yoksullarý gereði gibi düþünemem.” buyurmuþtur. Hayatýnda açlýk nedir bilmeyen varlýklý bir insan, yoksullarýn çektiði açlýk ve sýkýntýyý gereði gibi anlayabilir mi? Onlarýn çektiði ýstýrabý yüreðinde duyabilir mi? Elbette ki, gereði gibi duyamaz. Fakat bu insan, oruç tutarsa, açlýðýn ne olduðunu bizzat tatmýþ olur. Böylece, yokluk içinde kývranan fakirlerin sýkýntýlarýný içinde duyarak, þefkat ve merhamet duygularý geliþir. Bunun sonucu olarak da fakirlere yardým elini uzatarak sýkýntýlarýný giderir, toplumun huzur ve mutluluðuna katkýda bulunur. “Tok acýn halinden anlamaz.” derler. Þairin dediði gibi: “Ol mahiler ki derya içredir deryayý bilmezler.” Ýnsan rýzklar, zenginlikler içinde yüzerken eðer Ýslam ahlakýyla ve irfanýyla gönlü aydýnlanmamýþsa zenginliðin deðerini ne bilsin. Denilir ki insan bir þeyin deðerini yokluðunda daha iyi anlar. Mesela bir insan yaþamýnda anne ve babasýna isyan eder. Ama onlardan her hangi birini veya her ikisini kaybettiðinde onlarýn ardýndan hayýflanmaya baþlar. Hatta bir Urfa sözünde þöyle denilir: “Þimdi yaþasaydýn bizim için gölgen bile yeterliydi.” Bu her nimet için böyledir. Ýnsan oruç sayesinde fakirlere karþý yardým duygusunun geliþmesine þahit olur. Toplumdaki her katman

yýlýn büyük bölümünde yakýnlarýndan, komþularýndan habersiz yaþarken bu ayýn giriþiyle etrafýmýzda da insanlarýn yaþadýklarýnýn farkýna varýrýz. Hele insanlar bir birine karþý daha mütevazý olurlar. Sadakalarla fakir insanlar sevindirilir. Komþular bir birini davet ederler. Fakirler zengin sofralara davet edilerek aradaki uçurum giderilmeye çalýþýlýr. Yapýlan araþtýrmalar göstermiþtir ki toplumda suç oranýnýn en çok düþtüðü zaman ramazan ayýdýr. Bu da ramazanýn gölgesinin toplumsal bünyeye ne kadar tesir ettiðini göstermektedir. Ramazan sayesinde insanlar, yapýlan cürümler karþýsýnda daha müsamahakâr olur, normal zamanlarda farklý sonuçlarla bitebilecek davranýþlar bu ayda genelde tatlýlýkla neticelenir. Bu da bize ramazanýn insanlarýn gözündeki yüceliðini gösterir. Ýnsanlar bir yanlýþlýk esnasýnda hemen bir birini uyararak bu mübarek günlerde bu tip davranýþlar size yakýþýr mý? Ayýp deðil mi? Türünden uyarýlarla insanlarý sükûnete davet eder ve olaylar büyümeden yok edilir. Ramazan ayýnýn ferdi ve toplumsal daha birçok neticesi vardýr. Toplum da ramazan geldi diye hemen-hemen tüm lokantalar ve kahvehaneler kapatýlýr. Ýnsanlar kendi iþleriyle, ibadetle sürekli meþgul olurlar. Gündüzleri vakit namazlarýna devam edilir, sonra da huþu içerisinde mukabeleler yapýlýr. Bu duygu ve düþüncelerle Yüce Allah’tan bu ayý hepimiz için hayýrlara vesile kýlmasýný niyaz ediyorum. Amin!

Lohnsteuerhilfeverein

SELAM Hilfe e in n Lohnsteuerfragen n e.V

Ýzzett Uzun Neue e Strasse e 3 . 89077 7 Ulm Tel.. 0731 1 64656 6 . Handy:: 0177 7 7169003

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 24

24

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

faaliyet haber

Ingolstadt Gençliðinin “Yeniden Þahlanýþ Proðramý” muhteþem geçti

Ýdris Mete | Ingolstadt GMG Gençlik Teþkilatý, Güney Bavyera Bölgesi, Ingolstadt Þubesinin düzenlediði ‘Yeniden Þahlanýþ Proðramý’ muhteþem geçti. Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç ve ekibinin uzun süren ön çalýþmalarý sonucu düzenlenen proðrama 170’i aþan Ingolstadt Gençlik Teþkilatý Üyeleri ve Güney Bavyera Bölgesi sýnýrlarýnda faaliyet gösteren Þube Gençlik Baþkanlarý, ekipleriyle birlikte davet edildi. Saat 10.00da Kahvaltý ile baþlayan proðram-

I

da, açýlýþ konuþmasý yapan Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç proðrama katýlan vefakar Üyeleri ve Þube Gençlik Baþkanlarýna teþekkür etti. Saat 11.30`da ‘Avrupa da Gençlik’ konulu Panelle devam eden proðrama Panelist olarak Güney Bavyera Bölge Gençlik Baþkaný Cengiz Altýnýþýk ve önceki Bölge Gençlik Baþkaný Ahmet Kalyon katýlýrken, sunuculuðunu Ingolstadt’ýn eskimez Gençlik Baþkanlarýndan Turan Aslanboða üstlendi. Öðlen namazýna kadar devam eden Panelin ardýndan, proðram saat 14.00`da Ingolstadt

Gençlik Teþkilatý Üyesi, Araþtýrmacý Dipl. Infrom. Bedrettin Çifçi’nin Sunumu ‘Kur’an ve Okuru’ ile devam etti. Saat 15.30 itibariyle Ingolstadt Teþkilatý bünyesinde faaliyet gösteren FC Fatih Spor Kulübü sahasýna geçen misafirlere Mangal Sefasý yaptýrýldý ve ayný zamanda da Voleybol oynandý. Muhteþem geçen günün ardýndan Ingolstadt Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç ve ekibi yorgunluklarýný, katýlanlarýn teþekkürlerini ve beðenilerini sunmasýyla attýlar.

IGMG Hessen Gençlik Teþkilatý Üniversite Komisyonu “Mezuniyet Töreni”ni Bad Homburg’da gerçekleþtirdi

Bad Homburg/Y.B. GÜZEL slamische Gemeinschaft Milli Görüþ Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Üniversite Komisyonu sezon kapanýþý için “Mezuniyet Törenini” çok deðerli hatip ve sanatçýlarla Bad Homburg’da gerçekleþtirdi. Sunuculuðu yapan ve Üniversite Komisyonunda Eðitimiden sorumlu olan M.TOKLU, gelen misafirlere ’’Hoþ geldiniz’’ dedikten sonra Gündemi takdim etti. Proðram açýlýþ Kur’an-ý Kerim ile, Üniversite Komisyonunda Tanýtmayla sorumlu olan Y.GÜZEL’in hazýrlamýþ olduðu bir kliple baþladý. Ardýndan Selamlama Konuþmasý için Hessen Üniversite Komisyonu Baþkaný Bekir GÜZEL mikrofona davet edildi. Güzel gelen misafirleri selamladýktan sonra, evvela tüm mezun olan kardeþlerimizi tebrik etti ve Üniversite Komisyonu olarak yapýlan faaliyetlerden bahsederek,

Ý

gelecek sezonda daha azimli çalýþacaklarýný söylerken herkezi yapýlan faaliyetlere davet etti ve gençlerimizin mutlaka Üniversite okumalarý için teþvikte bulundu. Bu güzel sözlerden sonra Gündemde yer alan ’’Faaliyet Klibi’’ izlendi ve çok beyeni kazandýðýný gösteren klip, yoðun alkýþ aldý. Bu muhteþem klibin ardýndan IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Baþkaný Hakan Bayhan açýlýþ konuþmasý için mikrofona davet edildi. Bayhan, evvela tüm katýlanlarý selamladý ve mezunlarýmýzý tebrik etti, ardýndan sezonun deðerlendirmesi için söz aldý ve böylece sundu: ’’IGMG Hessen Gençlik Teþkilatý olarak yaptýðýmýz

Faaliyetler: Yatýlý olmak üzere Eðitim Seminerleri – bunlar ise Þube Baþkanlarý, Þube Ýdarecileri, Orta Öðretim, Üyeler, Üniversiteliler ve Genç Eðitmenler olarak ayrý olmak üzere toplam 17 tane yaptýk. Salonlarda, lokallerde ve camiilerde yapýlan Proðramlarýmýz ise – Mekke’nin Fethi, Milli Kültür Gecesi, Gençlik Þöleni, Gönül Sohbetleri, Sahur Proðramlarý, Toplu Sabah Namazlarý, Ev ve Þube Ziyaretleri, Ev Sohbetleri,…’’ Bayhan bu konuþmasýndan sonra, Mezun olan Kardeþlerimizi tekrar tebrik etti ve tavsiyelerde bulundu ve daha önceler Üniversite Komisyon Baþkanlýðý yapan Murat Fýrat ve Abdurrahim

Kutlucan kardeþlerimize, Haným Komisyonundan Hamide Kutlucan ve tüm Üyelere teþekkür etti. Ardýndan ilk takdim olarak, ilk 5 baþarýlý Þubelere birer Plaket verildi. Akabinde Üniversite Komisyonu tarafýndan hazýrlanan bir klip izlendi. Klipten sonra Proðrama renk katan ’’Anadolu Gençlik’’ Ýlahi Grubu sahneye çýktý ve ezgileriyle katýlanlarý coþturdu. Selamlama Konuþmasý için IGMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ mikrofona davet edildi. Ateþ, katýlanlarý selamladý ve mezunlarý tebrik ettikten sonra, Üniversitenin önemini anlatarak, gençlerimize öðütlerde bulundu.

Gündem gereði ise Günün Hatibi olarak davet edilen Prof.Dr.Ahmet MARANKÝ söz aldý ve kendine has bir konferans sundu Konferansa ise akþam namazý için bir mola verildi ve namazdan sonra devam etti. Sýrayla Mezun olan Kardeþlerimiz sahneye davet edildi ve tek tek Plaketler daðýtýldý. bunlar ise, Mehmet Poyraz, Zübeyr Kutlucan, Ahmet Bayrak, Mete Budaklý, Mustafa Ayten, Ýbrahim Ayan, Ýbrahim Kahraman, Tahir Eroðlu, Bayram Küçükþahin, Ýrfan Kýlýç ve Mahmud Yavuz. Sahneye Sanatçýlar ’’Ammar114 ve Serkan114’’ çýktýlar ve almanca ve türkçe olmak üzere parçalarýný takdim ettiler. Büyük beyeni kazanan sanatçýlar alkýþlarla uðurlandýlar. Proðram böylece geç saatlere geldi ve Kapanýþ Kur’an-ý Kerimi ile sona erdi.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

dosya amazan kelimesi “kýzgýn taþ” manasýna gelen “Ramid” kelimesinden türemiþtir. Nasýl ki kýzgýn taþ etrafýndakini yakýp yok ederse Ramazan da kullarýn günahlarýný yakýp mahvettiði için bu aya bu ismin verildiðini söyleyenler olmuþtur. Bazýlarý ise Ramazan kelimesinin “yaðan yaðmur” manasýna gelen “ramid” kelimesinden türetildiðini ve nasýl ki yaðmurun yaðmasý neticesinde yeryüzünün temizlenmesi gibi Ramazan ayýnda da günahlarýn temizlenmesi sebebiyle bu aya bu ismin verildiðini söylemiþlerdir. Oruç, yalnýz aç ve susuz kalmak deðildir. Orucun, sabýr, þükür, nefis terbiyesi gibi diðer ibadetlerle de irtibatý vardýr. Onun için Peygamber Efendimiz (SAV) buyuruyor ki: “Her þeyin bir kapýsý vardýr. Ýbadetlerin kapýsý ise oruçtur.” Allahü Tealâ, insanlara zararlý olan bir þeyi emretmez. Týp uzmanlarý diyor ki: Oruçlu kimselerde adrenalin ve kortizon hormonlarý kana daha kolaylýkla karýþmaktadýr. Bu hormonlar, tesirlerini kanserli hücreler üzerinde de göstermektedir. Böylece bu hormonlar, kansere karþý bir çeþit kalkan rolünü oynamakta, yani kanser hücrelerinin çoðalmasýný önlemektedir. Oruç tutan bünye, adeta bakýma girer, iç organlarý saran yaðlar erir, vücudun zindeliði artar, direnme gücü kazanýr, mide, böbrek, þeker, kalp ve karaciðer hastalýklarýna karþý dayanýklýlýk kazanýr. Bilhassa yüksek tansiyonlular için oruç, bir ilaç gibi faydalýdýr. Hatta damar sertliði olanlarýn, Ramazan dýþýnda da oruç tutmalarý tavsiye edilir. Ýnsanlýðý karanlýklardan çýkarýp aydýnlýða kavuþturan, Rabbimizin son mesajý

R

eçen cuma akþamý Frankfurt am Main þehrinde 42 yaþýnda bir Haham kimliði belirsiz kiþilerce sokak ortasýnda býçaklandý. Saldýrganýn olay esnasýnda “Pis Yahudi, seni öldüreceðim” þeklinde baðýrdýðý ve polisin bu nedenle olayýn Yahudi düþmanlýðýndan kaynaklandýðýný sandýðý belirtildi. Yahudiler Merkez Konseyi

G

10:05 Uhr

Seite 25

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

RAMAZAN`LA DONANMAK Yüce kitabýmýz Kur’an-ý Kerim, bu ayda yeryüzüne inmeye baþlamýþ ve böylece insanlýk için yepyeni ve mutlu bir dönem baþlamýþtýr. Bu gerçek. Kur’an-ý Kerim’de þöyle bildirilmiþtir: “Ramazan ayý ki onda Kur’an, insanlara yol gösterici ve doðruyu yanlýþtan ayýrýcý belgeler olarak indirildi. ” Kur’an-ý Kerim Ramazan ayýnda inmeye baþladýðý için bu ay. Bir anlamda Kur’an ayýdýr. Kur’an-ý Kerimi Peygamberimize getiren büyük melek Cebrail, her yýl Ramazan ayýnda Peygamberimize gelir ve o güne kadar nazil olan Kur’an ayetlerini karþýlýklý olarak birbirlerine okurlardý. Peygamberimizin bu dünyadan göçtüðü yýlýn Ramazanýnda bu durum son olarak ve iki defa gerçekleþmiþtir. Ramazan ayýnda camilerimizde ve evlerde okunan ve cemaatin büyük bir manevi zevk ve husû içinde dinlediði mukabele ve Kur’an hatimler; Cebrail ile Peygamberimiz arasýnda yapýlan mukabelenin devam ettirilmesidir. Bu vesile ile Kur’an okumanýn fazileti ve manasýný anlamaya çalýþmanýn önemini belirtmekte fayda vardýr. Kur’an okumak ve okunan Kur’an’ý dinlemek sevabý çok olan bir ibadettir. Peygamber Efendimiz: “Kim Allah’ýn kitabi Kur’an’dan bir harf okursa onun için bir sevap vardýr. Her sevabýn karþýlýðý da on kat verilecektir” buyurarak Kur’an okuyanlara verilecek sevabýn miktarýný belirtmiþ, ayrýca Kur’an-ý Kerim’in okuyucularýna þefaat edeceði Peygamberimiz ta-

Salih ÖZBAY rafýndan bildirilmiþtir. Þöyle buyuruyor:“Kýyamet günü oruç ve Kur’an kul’a þefaatçi olurlar. Oruç: - Ya Rabbi, ben onu gündüzleri yemekten ve zevklerinden alýkoydum, þimdi beni ona þefaatçi kýl, der. Kur’an: -Ya Rabbi, ben onu gece uykusundan alýkoydum, þimdi beni ona þefaatçi kýl, der. Her ikisi de sefaat ederler. Kur’an-ý Kerim, insanlýðýn kurtuluþu için gönderilen son ilâhî mesajdir. Onu okumak ibadettir. Ancak sadece okumak yeterli deðildir. Müslümanýn asýl görevi, Kur’an’ý okuyup manasýný anlamaya çalýþmak ve onun gösterdiði nurlu yoldan yürümektir. Kur’an-ý Kerim’in gönderiliþindeki sebeb ve hikmeti, yine Kur’an’dan öðreniyoruz. Yüce Allah þöyle buyuruyor: “Ey Muhammed! Sana bu mübârekkitabi (Kur’an’ý) ayetlerini düþünsünler ve aklý olanlar öðüt alsýnlar diye indirdik.” Alemlere rahmet olarak gönderilen, yaratýlmýþlarýn en faziletlisi, Allahýn en sevgili kulu, son peygamber, Hz. Muhammed Aleyhisselâm’a peygamberlik görevi bu ayda veril-

miþtir. Mekke yakýnlarýndaki Hira maðarasýnda “oku” emri ile baþlayan ilk Kur’an ayetlerini Hz. Muhammed’e teblið eden büyük melek Cebrail (a.s.) daha sonra ona “Sen Allah’ýn Rasûlüsün (Peygamberisin) ben de Cebrailim” diye hitap ederek onun insanlýðýn kurtuluþu için peygamber olarak görevlendirildiðini bildirdi. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in bu kutsal göreve baþlamasý ile karanlýklar içinde bocalayan insanlýk için nurlu bir ufuk açýldý. Onun kalplere yerleþtirdiði iman ýþýðý sayesinde cehaletin yerini ilim, zulmün yerini hak ve adalet, kin ve düþmanlýðýn yerini insan sevgisi aldý ve gerçek anlamda huzur ve kardeþliðin temelleri atýldý. Bin aydan daha hayýrlý olduðu Kur’an-ý Kerim’de bildirilen ve mü’minlere Allah’ýn en büyük lütuf ve ikramlarýndan biri olan “Kadir Gecesi” de bu ayýn içindedir. Bu gece, müslümanlarýn iyi deðerlendirmesi gereken büyük bir fýrsattýr. Ýslâm’ýn beþ þartýndan biri olan, insaný nefsinin aþýrý arzularýndan ve maddî ihtiraslardan kurtarýp yücelten ve âdeta melekleþtiren oruç ibadeti. Bu aya tahsis edilmiþtir. Ramazan gecelerinde cemaatin büyük bir coþku ile kýldýðý teravih namazý da bu aya mahsus bir ibadettir. Oruçlunun derin bir huzur ve manevî zevk duyduðu sahur ve iftar sofralarý da bu aya ayrý bir anlam kazandýran özelliklerdir. Ýþte böyle özellikler ve manevî güzelliklerle dolu mübârek Ramazan ayý, mü‘minler

IGMG Haham’a yapýlan saldýrýyý kýnadý Frankfurt þehrinde bir Haham’a yönelik gerçekleþen saldýrýya Müslümanlar tepki gösterdi Baþkaný Charlotte Knobloch olay üzerine “girilmesi tehlikeli bölgeler” tartýþmasýnýn batýda da geniþlemeye baþlayabileceðini açýkladý. “Baðýmsýz Müslüman-

lar Forumu” yaptýðý bir basýn açýklamasýnda “Bu tür þiddet olaylarýnýn Ýslam dini ile baðdaþmadýðý ve Müslüman cemaatler tarafýndan desteklenmesinin de mümkün olmadýðý” ifade-

lerine yer verdi. Ýslam Toplumu Milli Görüþ’te (IGMG) söz konusu saldýrýyý “Bir kimsenin yalnýzca dini inancý nedeniyle sokak ortasýnda saldýrýya uðramasý kabul edilemez bir

25 için manevî deðeri çok büyük bir rahmet mevsimidir. Bu ayý, Yüce Rabbimize ibadet ederek ve insanlara iyilik yaparak deðerlendirdiðimiz takdirde kazancýmýz büyük olacak ve ebedî saadetin kapýlarý bize açýlacaktýr. Bu ayý “Evveli rahmet, ortasý maðfiret, (günahlarýn baðýþlanmasý) sonu da cehennemden kurtuluþ” olarak nitelendiren Peygamberimiz. Ayrýca mü’minlere þu müjdeyi veriyor:“Ramazan ayý gelince; cennet kapýlari açýlýr, cehennem kapýlari kapanýr ve þeytanlar kösteklenir.” Bu hadis-i þerifin ifade ettiði bir mânâ da þudur: Ramazanda kendisini cennete götürecek iyi iþler yapan mü’mine cennetin kapýlarý açýlmýþ, cehenneme götürecek kötülüklerden sakýndýðý için de cehennem kapýlarý ona kapanmýþ demektir. Oruç sayesinde nefsine hakim olup þeytana uymadýðý için de þeytaný etkisiz hale getirmiþ olur. Esasen Ramazan kelimesinin sözlük anlamý da, oruçlunun günahlardan arýnacaðýný ifade etmektedir. Þöyle ki: Ramazan; yaz aylarýnýn sonunda ve güz mevsiminin baþýnda yaðan ve yerdeki tozlarý temizliyen yaðmur anlamýndadýr. Bu yaðmur, nasýl yeryüzünü yýkayýp tozlardan temizliyorsa, Ramazan ayý da mü’minleri günahlardan öylece temizler. Diðer bir anlamý da yanmaktýr. Buna göre Ramazan ayý oruçlunun günahlarýný yakarak yok eder demektir. Her iki mânânýn birleþtiði nokta; oruçlunun bu ayda günâhlardan arýnacak olmasýdýr. Tutulacak oruçlarýn ve yapýlacak ibadetlerin ve dualarýn þimdiden kabul olunmasý temennisiyle. þeydir” ifadeleriyle sert bir dille eleþtirdi. IGMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ “Komþumuza yapýlmýþ bir saldýrý hepimize yapýlmýþ demektir” derken, saldýrýya uðrayan Rabbi Gurevitch’e geçmiþ olsun dileklerini iletti ve insana Allah (cc) tarafýndan bahþedilen hayata herkesin saygý göstermesi gerektiðini vurguladý.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

26 ir okul dönemi biterken bir baþka okul dönemi baþlýyor. Okul döneminin bitmesi yaz tatili anlamýna da geliyor. Kimi aileler, Türkiye’ye sýla-ý rahim için giderlerken bazý aileler de bu dönemi bulunduklarý yerlerde geçiriyorlar. IGMG Eðitim Baþkanlýðý, okul dönemi bitip yaz tatilleri için her hangi bir yere gitmeyen çocuklarýmýzýn verimli bir tatil geçirebilmelerine imkan saðlamak üzere her sene düzenlediði Yaz Okullarý programýný yine hayata geçirdi. Bu programlarda binlerce çocuðumuz eðitim gördü. Temel dinî bilgilerin yaný sýra, davranýþ biçimleri ve yeni arkadaþlýklarýn tesis edilmesi ile sorumluluk bilinci kazanýlmasýný hedefleyen IGMG Yaz Okullarý’nda çeþitli el sanatlarýna özendirme programlarý da gerçekleþtirildi. IGMG Yaz Okullarý, duruma göre yatýlý, duruma göre gündüzlü olmak üzere iki kategoride gerçekleþtirildi. Baþta Almanya’da bulunan bölgelerde olmak üzere, Belçika, Fransa, Ýs-

B

ristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Federal Meclis Grubu Baþkan Yardýmcýsý Wolfgang Bosbach, Bavyera televizyonuna verdiði demeçte, Almanya’da Ýslam dinine geçenlerin büyüteç altýna alýnmasý gerektiðini belirterek, “Bazý kiþilerin din deðiþtirdikten sonra radikalleþtiðinin dikkate alýnmasý ve bu yüzden din deðiþtirenlerin kayýtlarýnýn tutulmasý gerekiyor” dedi. Bosbach’ýn bu açýklamalarý sert eleþtirilere hedef

H

10:05 Uhr

Seite 26

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Bir Yaz Okulu dönemi daha sona erdi

viçre, Avusturya, Hollanda, Danimarka, Norveç ve Ýtalya gibi Avrupa ülkelerinde gerçekleþtirilen Yaz Okullarý, Bulgaristan’da da çocuklarýmýza hizmet verdi. Bu proramlarda ders olarak, çeþitli nedenlerle henüz Kur’aný Kerim’i okumasýný öðrenememiþ veya daha yeni öðrenme çaðýnda olan çocuklarýmýz için Kur’an okumaya hazýrlýk olmak üzere Kur’an Alfabesi öðretildi. Bununla

birlikte okuma bilen veya biraz ileri seviyede bulunan çocuklarýmýz için ise Kur’an-ý Kerim ve Tecvid kurallarý dersleri yer alýrken, Kur’an-ý Kerim’den kýsa sûreler ve aþýrlar da ders programýnda yer aldý. Eðitim Baþkanlýðý tarafýndan hazýrlanan temel eðitim müfredatýnda yer alan dinî bilgiler, çocuklarýmýzýn hayatýna, davranýþlarýna ve diðer insanlarla iliþkilerine yön verecek

olan ahlâk ve adâb-ý muaþeret dersleri ile birlikte, Türkçe dil dersleri diðer insanlarla iliþki kurma yeteneklerini geliþtirecek davranýþ dersleri de verildi. Yaz Okullarý ile ilgili olarak, “IGMG Yaz Okullarý, bir tatil deðerlendirme programý olmakla birlikte, sadece tatile yönelik bir program deðil, dinî eðitim programýdýr,” diyen Eðitim Baþkaný Mehmet Ge-

Ýslam’ý seçenlerin kayda alýnmasý: histerinin zirvesi “Güvenlik adý altýnda kanunî düzenlemeler yapýlarak her geçen gün temel haklar zedeleniyor” oldu. SPD Ýçiþleri Sözcüsü, bu teklifin son derece sorumsuzca yapýlmýþ bir teklif olduðunu ve bu düþünceden bir an önce arýnýlmasý gerektiðini belirtirken, bu þekilde tüm Müslümanlarýn genel bir þüphe altýna

sokulacaðýný vurguladý. Eski Federal Ýçiþleri Bakaný FDP’li Gerhart Baum’da, Bosbach’ýn bu önerisini “aptalca” bulduðunu belirterek, “Güvenlik adý altýnda her geçen gün kanunî düzenlemeler yapýlarak te-

mel haklarýn zedelendiðini” ifade etti. Baum ayrýca Ýslam’ý seçenlerin kayda alýnmasýnýn “histerinin zirvesi” veya bunalým alameti olduðunu vurguladý. Bosbach, teklifine yönelik eleþtiriler sonrasýnda, Ýs-

haber dik, bu yýl özellikle bölgelerimizde mevcut Veli Dernekleri ile de çalýþmalar yapýldýðýný bildirdi ve velilerin eðitim sürecinde aktif rol üstlenerek, katkýda bulunduklarýný söyledi. IGMG Eðitim Baþkanlýðý tarafýndan düzenlenen Yaz Okullarý’nda pedagojik-didaktik metodlar dahilinde verilen dersler, binlerce çocuðumuzun, inanç ve kimlik yapýlarýný olgunlaþtýrmayý hedefliyor. Programda çocuklarýn boþ zamanlarýný deðerlendirmek için tarihî, kültürel ve turistik yerlere düzenlenen geziler özel bir yer tutuyor. Bu geziler, Yaz Okulu yerlerinin bulunduklarý þehir ve bölgeler dikkate alýnarak yapýlýyor ve þehir turlarý, gemi gezileri, kýr ve teleferik gezileri ile müze programlarýndan oluþuyor. Yaz Okullarý organizesine Kadýn Kollarý ve Gençlik Teþkilatý önemli katkýda bulundu. Programlara, kolej mezunlarý ve sosyal bilim dallarýnda okuyan üniversite talebelerinin stajyer öðretmen olarak katýldýlar. Bazý programlarda yerel dillerde de dersler yapýldý.

lam’ý seçenlerin daha sonra radikalleþtiklerini ve sadece bu kimselerin büyüteç altýna alýnmasýný belirterek ifadelerini yumuþatmaya çalýþsa da, bu teklif çerçevesinde hangi kriterlerin göz önüne alýnacaðýnýn soru iþareti olarak kaldýðý kaydedildi.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

dosya nce ‘yabancý iþçi‘ (Fremdarbeiter), sonra ‘misafir iþçi‘ (Gastarbeiter), ardýndan ‘göçmen‘ (Migrant) ve bir sonraki safhada da vatandaþ (Bürger). Kavramlar, ilerleyen yýllar ve deðiþen nesiller göz önünde bulundurulduðunda, Türkiye kökenli Almanyalýlarýn toplumsal konumunu tanýmlamaktadýr. Her kavramýn kendine göre bir içeriði, deðiþen biyografik koþullara göre barýndýrdýðý bir anlamý sözkonusu. Birinci neslin ‘misafir iþci’liði ile üçüncü neslin ‘göçmen‘liði arasýnda sadece bir dönem farký söz konusu deðil. Göç sürecinin baþlangýcýnda kendisini ‘göçmen‘ olarak görmeyen birinci neslin biyografisi, bilindiði gibi, yýllar içerisinde yarý göçmenliðe evrildi. Buna karþýn birinci neslin torunlarý olan üçüncü nesil, bizzat ‘misafir iþci‘ tecrübesi yaþamadý. Fakat öncekilerin hayat tecrübesini kýsmen devraldý. Üçüncü nesil, bir coðrafyadan baþka bir coðrafyaya geçiþin beraberinde getirdiði zorluklarý bizzat yaþamamýþ olsada, önceki neslin geride býraktýðý hayat koþullarý onlarýn yaþamýný temelden belirledi. Bu belirleyiþin dýþavurumuna bir örnek teþkil etmesi açýsýndan öncelikle bir anektodu nakletmem gerekir: Üçüncü nesle mensup gençlerin katýldýðý bir ev sohbetinde Köln‘de doðmuþ-büyümüþ gençlerin kendilerini anne ve babalarýnýn Türkiye’deki memleketleri üzerinden tanýmlamýþ olmalarý dikkatimi çekti. Aileleri Kayseri, Afyon, Aksaray, Gaziantep gibi Türkiye’nin deðiþik yerlerine mensuptu. Gençlerin kendileri, bu yerleri bir kaç yýlda bir yaptýklarý aylýk memleket izinleriyle tanýyorlardý. Akraba iliþkilerinin belirli bir bölümü bu çevrede devam etmekteydi. Fakat, ‘‘Türkiye‘deyken kendinizi gerçekten oralý hissediyormusunuz?‘‘ diyerek kendilerine yönelttiðim soruma verdikleri cevap, hiç de tam

Ö

10:05 Uhr

Seite 27

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Üçüncü Nesil Ve Almanyalýlýk Ünal Koyuncu . [email protected] anlamýyla oralý olduklarýný göstermiyordu. ‘‘Orada da bize Almancý diyorlar!‘‘ ifadesi, Türkiye’de yaþadýklarý göreceli dýþlanmayý resmediyordu. Öte taraftan sohbette bulunan bir gencin, ‘‘Almanya’da doðdum, Almanya’da okullara gittim, Almanca düþünüyorum. Türkiye’yi sadece izinden izine biliyorum ve kendimi Türkçe’den çok Almanca’ya daha yakýn hissediyorum. Ama Almanya’da da kendimi yabancý hissediyorum.‘‘ anlamýný içeren sözleri, her ne kadar da bireysel bir ifade olsada, üçüncü nesil Türkiye kökenli Almanyalýlarýn genel bireysel tanýmlamalarýna vurgu yapan bir kimlik belirtisidir. Üçüncü nesil, biyografisinin tamamýný Almanya’da geçirmiþ nesildir. Türkiye izinleri, Türkiye’yi yakýndan tanýmaya neden olan tatiller düzeyindedir. ‘‘… ama kendimi Almanya’da da yabancý hissediyorum.‘‘ ifadesi, bu nesle mensup bireylerde gözüken kimlik kararsýzlýðýnýn bel kemiðini oluþturan ve üzerinde düþünülmesi gereken bir olguya iþaret etmektedir. Ana okulundan baþlayýp liseye kadar Almanya’da eðitim görmüþ, meslek veya üniversite öðrenimini Almanya’da devam ettirmiþ bir jenerasyon içerisinde yetiþtiði ülkeye karþý bir mesafe sözkonusuysa, birinci nesilde doðal olarak gözüken Türkiye’ye kesin dönüþ isteði üçüncü nesilde hala gözüküyorsa, bu, birþeylerin doðru gitmediðine iþarettir. Böyle bir durumun oluþumunda toplumun genelini ilgilendiren dýþlayýcý faktörler ne kadar sorumluysa, ailenin içinde egemen olan söylemler ve bireyin çevresini oluþturan cami ve dernek gibi yapýlar da o kadar sorumludur. Giriþ de deðindiðimiz göç sürecinin vatandaþ ol-

ma safhasý, ikinci neslin mücadelesine baþladýðý fakat daha çok üçüncü nesli yakýndan ilgilendiren bir aþamadýr. Vatandaþ olmanýn içini dolduracak olan nesil, üçüncü nesildir. Peki, üçüncü nesil kendisini bir Almanya vatandaþý olarak hissedebiliyor mu? Bu soruya cevap vermek için yapýlmasý gereken ilk iþse, diðer bir soruya, yani ‘‘Nerelisin?‘‘ sorusuna yaþanýlan hayat ile örtüþen bir yanýtý bulmaktýr. Bulunan cevabýn toplumsal düzeyde gerçekleþmesi içinse birey, aile, cemaat ve toplum bazýnda zihniyet deðiþiminin ivme kazanmasý gerekir. Ýçiçe girmiþ bu alanlarýn birbiriyle yakýndan alakalý olduðu herkesin malumudur. Ülkede dýþlayýcý atmosferin egemen olduðu bir ortamda bireyin kendisini Almanya üzerinden tanýmlamasý, aile ve cemiyetin bütün yapýcý çabalarýna raðmen zorlaþacaktýr. Buna karþýn aile ve cemiyetin, Türkiyelilik konusundaki Almanya gerçekliðini yok sayarcasýna sürdürdüðü romantik ýsrarý, yeni neslin kendisini Almanya üzerinden tanýmlamasýný frenleyecektir. Baþka kökene mensup bir gencin kendisini Almanya üzerinden tanýmlayabilmesi için kendisini Almanya’da ifade edebilmesi ve geliþtirebilmesi gerekir. Bu maksada ulaþmak için gerekli olanaklarýn kullanýma sunulmasý, ilgili kurumlarýn vazifeleri arasýndadýr. Bu olanaklarýn baþýnda eðitim sistemi gelir. Vatandaþ yetiþtirme mekanizmasý olarak eðitim sistemi, ya kiþinin kendisini ifade etme ve geliþtirebilmesi için gerekeni yapar ya da kiþiyi dar bir alana hapseder. Alman eðitim siteminde ilk boyut de jure herkes için mümkünken de facto belirli bazý üst sosyal sýnýflar için daha fazla mümkündür. Dar alana

hapsolma boyutu ise genelde tüm alt sýnýflar için özelde göçmenler için geçerlidir. Kiþiyi sosyal sýnýfa göre ayýrýcý bir özelliðe sahip olan Alman eðitim sistemi, yolun baþýnda bir çok eksilere sahip olan Türkiye kökenli üçüncü neslin, konuyla ilgili yapýlan araþtýrmalarýnda ortaya koyduðu gibi, elenmesine neden olmaktadýr. Bu eleniþin ‘‘Almanyalýyým!‘‘ sözünün oluþumunu engellemesi, genç nesle yarýn dünden daha fazla ihtiyacý olacak olan Almanya için hiç de iç açýcý deðildir. Avrupa Parelementosu Milletvekili Cem Özdemir daha önce Almanya’da yetiþip de Türkiye takýmlarýný tercih eden gençlere dikkat çekmiþti ve bu dikkat çekiþte de haklýydý. Öyle ya, Almanya’da doðmuþ, burada okullara gitmiþ ve yine bu topraklarda futbolcu olmuþ gençler, Almanya takýmlarýný deðil de Türkiye takýmlarýný tercih ediyorlardý. Bir bakýma Almanya, bu gençlere yatýrým yapmýþ fakat hasýlatý alamamýþtý. Niçin? Burada, sorunun merkezinde futbol yattýðýndan, Türkiye’nin futbol anlayýþýnýn göreceli cazibeliðini sebep olarak gösterilebilinir. Ayný sorunu geleceði için Türkiye planlarý yapan meslek sahibi veya öðrenci gençler de de görmek mümkün. Sorunu sadece Türkiye’nin cazibeliði ile açýklamak yetersiz kalýr. Meseleyi izah için Almanya’nýn dýþlayýcý mekanizmalarýnýda hesaba katmak gerek. Ülke çapýnda egemen olan görünür ve görünmez dýþlayýcýlýk, Almanya’da, yatýrým yapýlan gençlerin kaybolmasýna neden olmaktadýr. Vatandaþ olma sürecinin sonunda kiþi, dýþlanmadan aldýðý yatýrým sayesinde ‘‘Bu vatan bana çok þey verdi!‘‘ diyebilmelidir. Bu dýþlayýcýlýk meka-

27 nizmalarý Türkiye kökenli azýnlýkta, Almanya’nýn azýnlýðý yaktýðý kara tarihini zihinlerde canlý tutuyor ve halk arasýnda ‘‘Bunlar bizi Yahudileri yaktýklarý gibi yakarlar!‘‘ sözünün söylenmesine neden oluryorsa, üçüncü nesilde Almanyalýlýk bilincinin geliþimi için daha çok þeylerin yapýlmasý gerektiði ortadadýr. Her ne kadar da entegrasyonun ne olduðu konusunda bir çok fikir ortaya atýlarak ortak noktayý bulmak zorlaþsa da, Almanya, uyum ve birlikte yaþam konularýnda kaðýt üzerindeki tanýmlamalarda örnek bir ülkedir. Kaðýt üzerinde üretilen her siyasi ve kurumsal taslak söze uyumu teþvik ve destek sözüyle baþlar. Ancak iþin pratik boyutuna bakýldýðýnda teoriden kopuk bir durum ortaya çýkar. Orada yazýlý kanunun deðil de yaþanýlan alýþkanlýklarýn geçerli olduðu bir yöntem vardýr. Okuldaki bir öðretmen kafasýnda var olan kliþelerden yola çýkarak yabancý öðrenciye yaklaþýr. Dil milliyetçiliðinin egemen olduðu bir ortamda Almanca, baþarýda ilk esastýr. Üçüncü nesil açýsýndan Almanyalýlýk bilincinin artmasý ile eþanlamlý gözüken entegrasyon sürecinde yaþanan sorunlarý analiz için bir taraftan ülkede yürürlükte olan yanlýþlarý diðer taraftanda aile, cemiyet ve dernek gibi Türkiye kökenli azýnlýklarýn oluþturduðu küçük yapýlarda var olan eksiklikleri hesaba katmak gerek. Bu yapýlarda yetiþen insanlar, geleceðini hangi ülkede görmektedir? Almanya‘nýn büyük þehirlerinde yer alan Küçük Ýstanbullarda yaþayan gençler geleceklerini Münih, Berlin, Hamburg’da mý, yoksa Ýstanbul, Ankara veya Kayseri’de mi görmekteler? Ýçinde yer aldýðý sosyal yapý ona hangi yönü iþaret etmektedir? Doðuyu mu, batýyý mý?

22. sayi sayfalar

30.04.2009

28

10:05 Uhr

Seite 28

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

faaliyet haber

IGMG Hessen 2007-2008 Sezonunu açtý IGMG Hessen Bölgesine baðlý olarak faaliyet gösteren cemiyetlerin Büyükler, Kadýn Kollarý ve Gençlik Teþkilatý Ýdarecilerinin katýlýmýyla gerçekleþtirilen Geniþletilmiþ Þube Yürütme Kurullarý Toplantýsý Frankfurt`ta yapýldý

Frankfurt / Özel GMG Hessen Bölgesine baðlý olarak faaliyet gösteren cemiyetlerin Büyükler, Kadýn Kollarý ve Gençlik Teþkilatý Ýdarecilerinin katýlýmýyla gerçekleþtirilen Geniþletilmiþ Þube Yürütme Kurullarý Toplantýsý Frankfurt`ta yapýldý Program açýlýþ Kur`an-ý Kerimi ile baþladý. Daha sonra IGMG Hessen Bölge Teþkilatlanma Baþkaný A.Ölmez yoklama yaptý. Yoklamada cemiyetlerin yüksek bir katýlýmla toplantýya iþtirak ettikleri tesbiti yapýldý. Daha sonra IGMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ açýlýþ konuþmasýný yaptý. Ateþ; “Milli Görüþ fertleri olarak yaptýðýmýz çalýþmalar çok önemlidir. Çünkü bizlerin idareciler olarak yaptýðýmýz çalýþmalar hem bulunduðumuz toplumdaki pek çok meseleye öncülük etmekte ve hem de insanlýðýn faydasý için çok önemlidir. Bizler Milli Görüþ olarak bulunduðumuz toplumda entegrasyon noktasýnda çok önemli bir iþlevi yerine getirmekteyiz. Çünkü yaptýðýmýz çalýþmalar ile bu iþleve önemli katkýlarda bulunuyoruz. Siz cemiyet idarecilerimiz de çevrenizde bu çalýþmalarý yapmakla gerçekten önemli görevleri yerine getiriyorsunuz. Son dönemde Almanya`da yaþanan olaylara dikkati çeken Ateþ; sizlerin yaptýklarý çalýþmalar birilerinin ortalýðý karýþtýrmak için yaptýklarý negatif olaylarý pozitif hale getirecektir. Sizler bu

I

çalýþmalarýnýz ile iyi ve güzel müslümanýn nasýl olmalýdýr örneðini ortaya koymaktasýnýz” dedi. Daha sonra IGMG Hessen Bölge Teþkilatlanma Baþkaný Ahmet Ölmez, Bölgenin 2006-2007 sezonundaki çalýþmalarýný sinevizyon eþliðinde katýlýmcýlara anlattý. Hessen Bölgesinin yapmýþ olduðu çalýþmalar ile pekçok kardeþ Bölgeye örnek olduðunu söyleyen Ölmez; inþallah bu çalýþma sezonunda da bu örnek olma durumumuz devam edecektir dedi. Ýkindi namazý için verilen moladan sonra program kaldýðý yerden devam etti. IGMG Genel Merkez Teþkilatlanma Biriminden Mustafa Uyanýk; Hessen Bölgesinin Merkezdeki görünümü hakkýnda detaylý bilgiler verdi. Hessen Bölgesinin A Katagori Bölgeler içerisinde olduðunu ve yapmýþ olduðu pek çok çalýþmanýn diðer bölgeler ve Genel Merkez tarafýndan takdirle takip edildiðini söyledi. Daha sonra Hessen Bölgesinin 2007-2008 sezonu ve önümüzdeki 15 senelik dönem içerisindeki hedeflerini grafiklerle açýkladý. IGMG Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu da gündem dýþý misafir olarak katýldýðý programda bir selamlama konuþmasý yaptý. Daha sonra IGMG Genel Baþkan Yardýmcýsý ve Teþkilatlanma Baþkaný Sami Ganioðlu uzun ve doyurucu konuþmasýný yapmak üzere mikrofona geldi.

Ganioðlu; Türkiye`deki geliþmelere, Almanya`daki geliþmelere ve dünyadaki geliþmelere deðinerek deðerlendirmelerde bulundu. Ganioglu: “Artýk burada kalýcý olduðumuzu, zaman zaman politik bazý geliþmelerin bizleri yýldýrmamasý gerektiðini, bizlerin artýk plan ve programlarýmýzý uzun vadeli olarak yapmamýzýn önemine deðindi. Bizler IGMG Genel Merkez olarak artýk planlarýmýzý önümüzdeki 15 seneye göre yapmaktayýz. Bu teþkilatýmýzýn büyüklüðünü ve önemini ortaya koymaktadýr. Bizler baþkalarýnýn sunduklarý hedefleri deðil kendi belirlediðimiz hedefleri gözönünde bulundurmak mecburiyetindeyiz. IGMG her zaman olduðu gibi önümüzdeki dönemlerde de hem müslümanlarýn ve hem de mazlum insanlarýn yanýnda olmaya devam edecektir. IGMG mazlum ve maðdurlara uza-

nan dost eli olmaya devam edecektir. Hessen Bölgesinin çalýþmalarýný da deðerlendiren Ganioðlu; Hessen Bölgemizin çalýþmalarý takdire þayan çalýþmalarýdýr. Biz Genel Merkez olarak bu çalýþmalarý dikkatle izliyor ve diðer bölgelerdeki kardeþlerimize örnek olarak gösteriyoruz.” dedi. IGMG Teþkilatlanma Baþkaný Sami Ganioglu`nun konuþmasýndan sonra mikrofona tekrar Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ geldi. Ateþ; kýsa bir deðerlendirme konuþmasý yaptýktan sonra, Hessen Bölgesinde bulunan cemiyetlerin baþkanlarýna yapmýþ olduklarý çalýþmalardan dolayý birer plaket takdim etti. Bu takdim sonrasýnda programa Genel Merkezden iþtirak eden misafirlere de birer çiçek takdimi yapýldý. Program kapanýþ Kur`an-ý Kerimi ile sona erdi.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

dosya Ýþte önümde sigara... Ve bir þey yapamýyorum. Bir tane bile yakamýyorum. Oruç, tutuyor beni. Orucun ilk günü üstelik de... Öyle kolay deðildir orucun ilk günleri sigara mahkûmlarý için. Ama sigara içemediðim için bir sýkýntý, bir problem yaþamýyorum. Tuttuðum için tutuyor beni oruç... *** Bir ibadet olarak oruç, mümin’in Rabbine yönelmesidir. Her ibadet gibi Rabbiyle ontolojik bir temasa geçmesidir. Ne büyük bir asalet, ne büyük bir imtiyaz bu böyle! Her ibadet gibi oruç da bir kulluktur; insanýn kul olduðunu hatýrlamasýdýr. Kulluk, özgürleþmektir. Kul olmayan, kulluðunun þuurunda olmayan insanlar, özgürlüklerini yitirirler; kâh kula kul olurlar, kâh kulun yapýp ettiklerine, kâh dünyaya, dünyadaki her þeye, kâh nefislerine, nefislerinin arýzî arzularýna ve arýzalarýna... Ama hakka kul olmayan insan, hakikati göremez; en zayýf þeylere de, en güçlü þeylere de kul-köle vrupa Birliði Eþit Haklar Ajansý (FRA), AB üyesi ülkelerde ýrkçýlýk, yabancý düþmanlýðý ve buna baðlý oluþan problemlerle ilgili raporunu 27 Aðustos’ta, Avrupa Parlamentosu’na sundu. Raporun, Avrupa Birliði’nden baðýmsýz bir kurum olup, 15 Þubat 2007 tarihinde kurulan ve merkezi Viyana’da bulunan Avrupa Birliði Eþit Haklar Ajansý’nýn (FRA) yayýmladýðý ilk büyük rapor olduðu bildirildi. Rapor çerçevesinde, 2006 yýlý içerisinde AB üyesi ülkelerde yaþanan ýrkçýlýk, yabancý düþmanlýðý ve buna baðlý olarak oluþan

A

uzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde Katolik veya Protestanlara ait doksan Gymnasium olduðu belirtilirken, SPD Eyalet Baþkaný Hannelore Kraft hazýrladýklarý proje çerçevesinde baþpiskposluða ait Gymnasien’larý Kilise “Gemeinschaftschule” tarzý okullara çevirmek

K

Seite 29

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Oruç insaný tutar... ...Ve özgürleþtirir insaný olur da farkedemez bile bunu. Ýþte oruç, insana her þeyden önce kulluðunu hatýrlatýr. Hakka kul olmadýðý takdirde kolaylýkla her þeyin kulu olacaðýný; týpký Kitabýmýz gibi, týpký tarihin büyük peygamberleri, bilge kiþileri, çaðýmýzýn düþünürleri, sanatçýlarý gibi, örneðin romanýn zirve’si Dostoyevski veya psikanalizin zirvelerinde gezinen Lacan gibi... Seküler hayat, insaný özgürleþtirmek adýna her þeyin kulu kýlar: Hýzlarýn, hazlarýn ve arzularýn kulu-kölesi. Oysa hýzlarýn, hazlarýn ve arzularýn peþinden koþmak özgürleþmek deðildir, hýzlarýn, hazlarýn ve arzularýn peþinden koþmaktýr sadece. Aslýnda bütün bunlar birer kaçýþtýr; insanýn iradesinin boþalmasý ve özgürlükten

Yusuf KAPLAN kaçýþ biçimleri.. Ýnsanýn kendisinden kaçmasý; sorumluluklarýndan kaçmasý, kulluðundan kaçmasý. Sonuçta, Rabbine kul olacaðýna, Rabbinin kullarýnýn kullarýna kul olmasý. Seküler / Batýlý hayat, ruhu yok eder; ruhun yerine þeytaný ikame eder; iyi’yle kötü’yü, þeytan’la

Tanrý’yý eþitler. Hâl böyle olunca, böyle bir ortamda ruh, sýrra kadem basar. Ruhu yok olan insan, her þeyin kulu-kölesi olmaktan kendini kurtaramaz. Bütün diðer ibadet biçimleri gibi oruç da, insanýn ruhunu özgürleþtirir. Ýnsanýn ruhu özgürleþince nefsi de özgürleþir; ruh özgürlüðüne kavuþunca, nefsi kurucu bir iradeyle donatýr ve hem bir “þems” (güneþ) olacak, hem de Þems’ini bulacak, güneþten istifade edebilecek bir aziz varlýða dönüþtürür insaný. Ýnsan vareden bir varlýk deðil, Vareden tarafýndan varedilen bir varlýktýr. Ýnsandaki varedenlik husûsiyeti, varedilen’den varedebilen olmasýnda gizlidir. Ýnsan, yaratan deðil yaratýlandýr. Rabb deðil, kuldur. Kul, âbid demektir.

Irkçý eylemler giderek artýyor “Bütün insanlara þiddete karþý eþit hak ve emniyet garantisi saðlamalýyýz – yalnýzca kaðýt üzerinde deðil, uygulamada da” problemlerin araþtýrýldýðý, toplanan bilgiler sonucunda konut, çalýþma ve eðitim yaþamýnda etnik köken nedeniyle ayrýmcýlýk ve eþitsizliklerin çokluðunun dikkat çektiði kaydedildi. Ayrýca AB ülkelerinde iþlenen ýrkçý arka planlý suçlarda da artýþ gözlendi. Kýsa süre önce FRA baþkanlýðýna seçilen Anastasia Crickley konuyla ilgili “Irkçý arka planlý suçlar ve ayrýmcýlýk vakalarý ile ilgili çok sayýda bilgi ve belge mevcut. Hat-

ta bazý AB ülkelerinde bu olaylarda artýþ söz konusu” þeklinde açýklama yaptý. Almanya’nýn da bu tür olaylarýn artýþ gösterdiði ülkeler arasýnda olduðu belirtildi. Crickley ayrýca “Bütün insanlara þiddete karþý eþit hak ve emniyet garantisi saðlamalýyýz – yalnýzca kaðýt üzerinde deðil, uygulamada da” ifadelerini kullandý. Öte yandan FRA raporuna göre, ayrýmcýlýk ve ýrkçý þiddet olaylarýna ma-

ruz kalan çoðu kimsenin ayrýmcýlýða karþý korunma hakký olduðundan bihaber olduðu belirtildi. Avrupa Birliði Eþit Haklar Ajansý bu nedenle üye ülkelere potansiyel olaylarý engellemek amacýyla vatandaþlarý daha sýký bilgilendirme, vatandaþlara da daha duyarlý olma çaðrýsýnda bulundu. Almanya Ayrýmcýlýkla Mücadele Dairesi bilançolarý da FRA’nýn araþtýrma sonuçlarýný doðruladý. Almanya Ayrýmcýlýkla Müca-

Kilise okullarýnýn deðiþtirilme planýna karþý Kuzey Ren Vestfalya’da SPD baþpiskoposluðu “Gymnasien” tarzý okullarýný “Gemeinschaftschulen” haline getirmek istiyor istediklerini ifade etti. Devletin bahsedilen okullarý yüzde 94 oranýnda desteklediðini kaydeden Kraft, planlarýnýn meþru-

iyetini buna dayandýrdýklarýný kaydetti. Essen Piskoposluðu Sözcüsü Ulrich Lota, Westdeutschen Allgemeinen Zeitung’a yaptý-

ðý açýklamada kendi Gymnasien’larýnýn devamýný gerektiðinde mahkemeler önünde savunacaklarýný belirtti. CDU Genel

29 Abideleri kuran odur: Önce ruh âbidesini, içinin, iç dünyasýnýn sarayýný kurabilmelidir insan. Rabbine kulluðunu yitiren, kul olmayan insan, her þeyin kölesi olur. Bu kaçýnýlmazdýr. Ýnsan ya kul olur; ya da köle. Ýyi bir kul olmak da, iyi bir köle olmak da insanýn elindedir. Ýradesi insana, insanýn eline verilmiþtir. Ama insan, kulluðunu / ruhunu yitirdiði zaman iradesini de yitirir. Ýþte oruç, insanýn iradesini hatýrlatýr insana: Ýnsaný aç tutarak, susuz tutarak, her türlü þerden, kötülükten uzak tutarak hatýrlatýr iradesini: Olaðanüstü þeylerden uzak tutarak deðil, en olaðan, en alelade ile yapar. Ve en alelâde’den muhteþem bir fevkalâde çýkarýr: Ýnsaný, alelâdelerden kurtarýr ve yine bu alelâdeler aracýlýðýyla fevkalâdeye ulaþtýrýr. Sözün özü, oruç, insaný muhteþem bir irade / varoluþ sýnavýndan geçirerek insana kulluðunu / ruhunu, dolayýsýyla iradesini ve özgürlüðünü armaðan eder. dele Dairesi Yöneticisi Martina Köppen kýsa süre önce basýna “Þimdiye kadar 2340 kiþi ve firma dairemize baþvuruda bulunmuþtur” açýklamasýnda bulunmuþtu. FDP hukuk uzmaný Mechthild Dyckmans ise “Die Welt” gazetesine yaptýðý açýklamada, azýnlýklara koruma saðlanamadýðýný, buna karþýn “bürokrasi ücretlerinin artarak, vergilerin manasýz bir þekilde savrulduðunu” söyledi. Yeþiller Baþkaný Volker Beck de basýna verdiði bir demeçte, Federal Ayrýmcýlýkla Mücadele Dairesi’nin kanunî görevlerini yerine getirmekte yetersiz olduðunu açýkladý. Sekreteri ve CDU Aþaðý Ren Baþkaný Ronald Pofalla, NRW-SPD’nin planýný reddettiklerini belirtti ve “Kraft piskoposluða ait okullara savaþ açmýþtýr. Bunu biz varken yapamazlar. Bu okullar birinci sýnýf okullar” þeklinde konuþtu.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

30

rslan açýklamasýnda: “Bu sene Ramazan Ayý’nýn daha coþkulu kutlanabilmesi için, Almanya genelindeki DÝTÝB’e baðlý derneklerimizin genelinde, vatandaþlarýmýzýn güzel bir Ramazan geçirebilmeleri için, mevcut resmi din görevlilerimize ilaveten, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýmýzdan, sahasýnda uzman, ilahiyat tahsili almýþ, vaaz-u nasihat, Kur’an-ý Kerim’i ezbere okuyabilen din görevlileri getirtilmiþ, bu arkadaþlarýmýz Ramazan Ayý’ý boyunca camilerimizde hizmet vereceklerdir. Hizmetin en güzeline layýk olan, bu Ülke’de yaþayan insanlarýmýz için hazýrladýðýmýz Ramazan programýnda, din görevlisi arka-

A

Ýdris Mete/Ingolstadt kibiyle birlikte üç sezon boyunca birçok ilke imza atan, malýyla ve canýyla sayýsýz fedakarlýklarda bulunan Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç, Genel Merkez tarafýndan 2005/06 çalýþma yýlýnda ilk kez düzenlenen ve bu zamana kadar da tekrarý yapýlmayan Avrupa derecelendirmesinde, Ingolstadt Gençlik Teþkilatý’na AVRUPA BÝRÝNCÝSÝ ünvanýný kazandýrdý. Efsane Baþkana Sürpriz Veda Proðramý Yasin Altýntaç’ýn Gençlik Baþkanlýðý görevini devretme kararý Yürütme Kurulunu her ne kadar üzmüþ olsa da, baþkanlarýnýn kararýný saygý ile karþýladýlar. Bunun için hazýrlýklarýný haftalar öncesinden baþlattýklarý sürpriz bir Veda Proðramý organize etti-

E

Seite 30

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

ARSLAN: BU SENE RAMAZANIMIZ COÞKULU GEÇECEK T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, Almanya’da idrak etmekte olduðumuz Ramazan Ayý’nda, DÝTÝB teþkilatlarýnýn, vatandaþlarýmýza yönelik hizmetleriyle ilgili bir açýklama yaptý. daþlarýmýz, mukabele ve vaaz’larýn yaný sýra, güzel sesleriyle okuduklarý ilahiler, coþkunun doruða çýkmasýna vesile olacaktýr. Fiziki mekanlarý müsait olan derneklerimizde düzenlenen iftar programlarý ise, birlikte oruç açmanýn yaný sýra, birbirleri ile daha farklý ortamlarda kuracaklarý dostluklarýnýn huzurunu yaþayacaklardýr. Kim olursa olsun, oruçlu olsun

veya, ister olmasýn. müslüman olsun veya olmasýn. Hangi millete baðlý olursa olsun sofralarýmýz herkese açýk olacaktýr. Ramazan Ayý boyunca ve Ramazan Bayramýnda, görevlilerimiz bulunduklarý yerlerdeki hastane, hapishane ve huzurevlerini ziyaret edecekler, vatandaþlarýmýzla ilgileneceklerdir. DÝTÝB Merkez’de, Eðitim ve Kültür Müdürlüðü-

müz’ün bünyesinde oluþturduðumuz, Türk Tasavvuf ve Sema ekibimiz, Baþkonsolosluk bölgelerimizdeki vereceðimiz ve DÝTÝB Dernekleri Baþkan ve Yöneticileri ile Türk ve Alman resmi ve sivil erkanýn davetli olduðu iftarlarýmýzda sunumlar yapacaklardýr. Dinimiz’in doðru kaynaktan öðrenilmesini çok önemsiyoruz. Yanlýþ kaynaktan ve yanlýþ kiþilerden

Efsane Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç görevini devrediyor IGMG Gençlik Teþkilatý, Güney Bavyera Bölgesi, Ingolstadt Þubesi Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç üç yýllýk görev süresinin ardýndan görevini devrediyor. ler. Düzenlenen proðrama Altýntaç Ailesinin yanýsýra, Yasin Altýntaç baþkanlýðýnda yöneticilik yapan ve yapmýþ olan idareciler aileli olarak davet edilmiþti. Güney Bavyera Bölge Gençlik Baþkaný Cengiz Altýnýþýk ve önceki Bölge Gençlik Baþkaný Ahmet Kalyon ile birlikte 60 kiþinin katýldýðý proðram muhteþem geçti. Davetliler salonda toplandýktan sonra, Tanýtma Baþkaný tarafýndan salona

getirtilen Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç, kendisi için toplanan kalabalýðý görünce neye uðradýðýna þaþýrmýþtý. Konuþmalarýnýn az tutulup, görüntülerin konuþturulduðu proðram, üç yýllýk faaliyet ve çalýþmalarýn özetlendiði 30 dk. slayt gösterisiyle baþladý. Bölge Gençlik Baþkaný Cengiz Altýnýþýk beyin konuþmasýnýn ardýndan proðram ‘Basýn’da IGMG Ingolstadt | Gençlik Teþkilatý’ konulu slayt gösteri-

siyle devam etti. Ufuk Bekler, Ramazan Çelik ve Ýdris Mete’nin konuþmalarýndan oluþan ‘Yöneticilerin aðýzýndan Yasin Altýntaç ve Gençlik Teþkilatý’ bölümünden sonra sýra sürpriz slayt gösterisine gelmiþti. Hagen’de düzenlenen Ýdareciler Günü’nde açýklanan Avrupa Birinciliði, TV5 Vuslat Proðramýnda yayýnlanan Ingolstadt Gençlik Teþkilatý görüntüleri ve IGMG Gençlik Teþkilatý Genel Baþkaný Mesud Gülbahar beyin mesa-

faaliyet haber

öðrenilen dini bilgilerin, zaman zaman müslümanlarý ne kadar rahatsýz ettiði yaþadýðýmýz bir gerçektir. Bizler DÝTÝB Merkez baþta olmak üzere, camilerimizin genelinde Türkçe ve Almanca basýlý yayýnlardan oluþan kitap sergilerni hizmete sunmuþ bulunmaktayýz. Vatandaþlarýmýz her türlü dini sorularýnýn cevaplarýný, Venloer Str. 160. 50823 Köln adresinde bulunan DÝTÝB Merkez’de oluþturduðumuz, “Fetva” ekibimiz tarafýndan, gerek bizzat kendileri, gerekse, 0221/5798256, 0221/5798249, 0221/5798248 numaralý telefonlarýmýzdan yada, þaban [email protected]

jýný içeren sürpriz klip alkýþlar eþliðinde izlendi. Akabinde Ingolstadt Gençlik Teþkilatý Yürütme Kurulu tarafýndan Gençlik Baþkanlarý için yaptýrýlan plaket, Cengiz Altýnýþýk tarafýndan Yasin Altýntaç’a takdim edildi. Mikrofona ilk kez davet edilen Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç, duygularýna yenik düþerek göz yaþlarýna boðuldu ve tüm salonu aðlattý. Atlatmýþ olduðu ufak bir kaza yüzünden proðrama geç katýlan önceki Bölge Gençlik Baþkaný Ahmet Kalyon, proðrama ikram kýsmýnda yetiþti. Ahmet Kalyon’un kýsa konuþmasýnýn ardýndan proðram ikram ile son buldu.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

dosya ürkiye’den ögrenim amacýyla yurt dýþýna çýkan öðrencilerin seçmiþ olduklarý ülkeler arasýnda Almanya önemli bir yer tutmaktadýr. 2005 yýlýnda Almanya’nýn muhtelif üniversitelerinde yaklaþýk 200 bin yabancý öðrenci kayýtlýydý. Bunlarýn arasýnda 26 bin öðrenciyle Çin Halk Cumhuriyeti en büyük öðrenci kitlesini oluþturmaktadýr. Türkiye’den 2005 yýlýnda yaklaþýk 6.500 öðrenci Almanya’ya gelmiþtir. Almanya’da öðrenim gören yabancýlarýn sayýsýnýn oldukça yüksek olmasýna raðmen, Almanya, genelde kariyer bakýmýndan sadece geçici bir mesken durumundadýr. Öðrenimlerinden sonra Almanya`da iþ hayatýna atýlan akademisyenlerin sayýsý oldukça azdýr. Bu fiili durumun birçok nedeni vardýr. Özellikle Avrupa Birliði dýþýndan gelen yabancý öðrenciler ile ilgili oturum durumu oldukça kýsýtlayýcýdýr. Akademisyenler öðrenimlerini tamamladýktan sonra sadece bir yýl içerisinde iþ bulmak zorundadýrlar. Aksi halde ülkelerine dönmek durumunda býrakýlýyorlar. Ýþ piyasasýndaki sýkýntýlar ve baþka ülkelerdeki uygun ortam nedeniyele Almanya’nýn, yetiþtirmiþ olduðu kalifiye elemanlarýný sürekli ihraç ettiðini söyleyebiliriz. Bu durumun aksine, Avrupa Birliði ülkelerinin vatandaþlarýnda olduðu gibi, Türkiye Cumhuriyeti

T

ðitim Bakaný Annette Schavan’ýn (CDU) Almanya’da son zamanlarda giderek daha fazla hissedilen iþgücü eksikliðinin üzerine giderek yabancý kalifiye elemanlarýn Alman iþ piyasasýna giriþlerini kolaylaþtýrma kararý aldýðý bildirildi. “Süddeutsche Zeitung”a, “Almanya, yetenekli ve kabiliyetli yabancýlara yönelik ilgisini açýkça göstermelidir” þeklinde konuþan Schavan, gelir sýnýrýnýn da düþürülmesinde yana olduðunu açýkladý ve þimdiye kadar yabancý iþçiler için yýllýk 85.000 Euro olan sýnýrýn 40.000 Euro’ya kadar indirilebileceðini belirtti.

E

10:05 Uhr

Seite 31

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Türkiye - AB Ortaklýk Anlaþmasý 1/80’e göre doðan oturum hakký vatandaþlarýnýn da Almanya’da oturum hakký ile ilgili ortaklýk anlaþmalarýndan doðan birtakým haklarý vardýr. Avrupa Birliði ve Türkiye Cumhuriyeti arasýnda 12.09.1963 tarihinde yapýlan Ortaklýk Anlaþmasý (ARB 1/80) gereði, Türkiye’den okumak için gelen öðrencilerin yabancýlar dairesinin izni doðrultusunda haftada 10-12 saat çalýþtýklarý süreyi dört yýla tamamladýklarý takdirde ARB 1/80 kararnamesi 6 maddesine göre Federal Almanya’da oturum hakkýna sahip olabilmektedirler. Makalenin devamýnda bu haktan yararlanmak için hangi þartlarýn yerine getirilmesi gerektiðini anlatmaya çalýþacaðýz. 1. Anlaþma gereðince Ýþçi olmak neyi gerektirmektedir? Ortaklýk Anlaþmasýnýn tanýmýþ olduðu haklardan yararlanabilmek için öncelikle baþvuru sahibinin çalýþýyor olmasý gerekmektedir. Öðrenim amacýyla ülkeye giren öðrenciler genelde iþçi durumunda deðildirler. Ancak Federal Ýçiþleri Bakanlýðý’nýn konu ile ilgili yayýnlamýþ olduðu yönetmelik gereðince, öðrenimlerinin yanýsýra belli bir ölçüde çalýþma müsadesi olan öðrenciler ayný

Ekrem ÞENOL [email protected]

zamanda iþçi statüsünde olabilmektedirler. 2. Ýþ piyasasýna aidiyet Ýþçi statüsündeki bir öðrencinin ayrýca Almanya’nýn iþ piyasasýnýn düzenli bir üyesi olmasý gerekmektedir. Üniversite öðreniminin belli bir mekanla sýnýrlý olmasý nedeniyle bu þart genelde sorun teþkil etmemektedir. 3. Usulü dairesinde istihdam Ýþçi statüsündeki öðrenci legal ve sadece geçici olmayan bir þekilde istihdam edilmesi gerekmektedir. Ýstihdamýn meþruluðu ve usul dairesinde olmasý devletin kanunlarý çerçevesinde belirlenir. Bu baðlamda Alamnya’da oturumu olan ve çalýþma müsadesi olan bir öðrencinin öðrenimini finans etmek amacýyla çalýþmasý meþru-

dur. Geçici bir oturum veyahut geçici bir çalýþma müsaadesi buna bir engel teþkil etmemektedir. 4. Ýstihdamýn süresi ne kadar olmalýdýr? Ortaklýk Anlaþmasý gereði, Türkiye’den okumak için gelen öðrencilerin yabancýlar dairesinin izni doðrultusunda haftada 10-12 saat çalýþtýklarý süreyi dört yýla tamamladýklarý takdirde ARB 1/80 kararnamesi 6 maddesine göre Federal Almanya’da oturum hakkýna sahip olabilmektedirler. 5. Ýstihdamýn kapsamý Yukarýda belitildiði gibi haftada 10-12 saat çalýþmak yerterlidir. Kazancýn ne kadar olmasý gerektiði hususunda bir uygulama henüz yok. Bu konu netlik kazanana kadar asgari sigortalýlýk sýnýrýnýn (Geringfügigkeitsgrenze) baz alýnmasýný tavsiye ediyoruz. 2002 yýlýndan itibaren bu sýnýr 325 Euro’dur. 6. Ýdari Uygulama Yukarýda kýssaca belirtmiþ olduðumuz hususlar hakkýnda ne yazýkki yargýlamada bir birlik ve açýklýk sözkonusu deðildir. Bu durum pratikte birçok zorluklar doðurmaktadýr. Bu nedenle eyalet ve bölgeler arasýnda uygulamada farklýlýklar oluþmaktadýr. Bazý dairlelerin ilgili þart-

Eðitim Bakaný yabancý iþgücünün ülkeye giriþini kolaylaþtýrýyor “Yabancý iþgücünün ülkeye giriþini engellemek Alman ekonomisinin çökmesine bile neden olabilir” Alman Ýþverenler Birliði (BDA) Baþkaný Dieter Hundt da Almanya’nýn acil olarak yurtdýþýndan kalifiye elemana ihtiyacý olduðunu vurguladý ve yabancý iþgücünün ülkeye giriþini engellemenin Alman ekonomisinin çökmesine bile neden olabileceðini belirtti. SPD Genel Sekreteri Hubertus Heil ise öncelikle ül-

ke içerisindeki iþ gücünün kalifiye edilmesinden yana olduðunu açýkladý ve “SPD olarak ülke içerisindeki eðitimin ihmal edilerek bu eksiðin yurt dýþýndan göç yoluyla gelecek iþgücüyle kapatýlmasý gibi bir yolu tasvip etmiyoruz” dedi. Hundt ise buna cevaben Alman iþ gücünün kalifiye edilmesinin yeterli olmayacaðý ve

Almanya’nýn acil olarak yabancý iþgücüne ihtiyacý olduðu açýklamasýnda bulundu. Eðitim Bakaný Schavan’ýn Pazartesi günü Ekonomik Ýþbirliði ve Kalkýnma Teþkilatý (OECD) tarafýndan yayýnlanan göç raporundan hareketle bu kararý aldýðý belirtildi. Söz konusu raporda Alman iþ piyasasýna gi-

31 larýn yerine getirilmesi durumunda oturum iznini sorunsuz bir þekilde verebilecekleri gibi, bir baþka dairede bu hak kategorik bir þekilde reddedilmektedir. Bu durumda hukuki bir mücadelenin ugun olup olmadýðý araþtýrýlmalýdýr. 7. Üst hukuk ARB 1/80 Ortaklýk Anlaþmasýnýn devletler hukukuna iliþkin bir uygulama olduðundan dolayý Almanya’nýn ulusak hukukunun üzerindedir. Bu nedenle ilgili þartlarýn yerine getirilmesi durumunda oturum hakký ilgili daire tarafýndan evraklara kayýt edilememesi durumunda dahi geçerlidir. Bu durum þüphesiz sadece teorik anlamda bir önem taþýmaktadýr. Bu baðlamda ortaklýk anlaþmasýndan doðan hakkýnda pasaporta iþlenmesi için baþvuruda bulunmanýzý tavsiye ediyoruz. 8. Sonuç Öðrenciler öðrenimleri süresince yukarýda sýralamýþ olduðumuz þartlarý yerine getirdikleri durumda, Ortaklýk Anlaþmasýndan doðan bu haklarý almalarý için mücadele etmelidirler. Öðrencilere oturum hakkýnýn verilmesine dayanak olarak ARB 1/80 EWG, ART. 6 Abs. 1 4. (vgl. § 113 Abs. 5 S. 1 VwGO)`i gösterilebiliz. Bu durumun, öðrenci vizesi ile karþýlaþtýrdýðýmýzda ARB 1/80 haklarýnýzýn geniþlemesi anlamýna gelmektedir. ren göçmenlerin entegrasyonunun iyileþtirilmesi ve yabancý ülkelerden gelecek iþ gücünün ülkeye giriþinin kolaylaþtýrýlmasý gibi konular yer alýyordu. Yeþiller Partisi Grup Baþkan Vekili Thea Dückert hükümetin göç yasasý oylamasýnda kalifiye iþgücünün ülkeye giriþinin kolaylaþtýrýlmasýna ret oyu verdiklerini hatýrlatýrken, Yeþiller Baþkaný Claudia Roth’da Eðitim Bakaný Schavan’ýn açýklamalarýný “fiyaskolu bir göç engelleme yasasý çýkarmalarýnýn hemen sonrasýnda yaptýklarý kötü bir þaka” olarak deðerlendirdi.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

32 TÜRKLERE HAS ÖZELLiKLER * Cep telefonuyla sokakta ya da 180 km. hýzla giden bir otomobilin kullanýcýsý olarak sakin sakin konuþan bir adam görürseniz bilin ki o bir Türk'tür. * 1 milyar liralýk televizyonunu dandik bir kabloyla ya da ucuz bir sehpa anteniyle seyretmeye çalýþan, (daha doðrusu seyredemeyen) dünyanýn en pahalý televizyonunu aldýðý halde, neden hala karlýcýzýrtýlý seyrettiðini anlayamayan kiþi bir Türk'ten baþkasý deðildir. * 10 yýllýk bir otomobilin koltuk ambalaj naylonlarýný çýkarmadan kullanma becerisini (piþme pahasýna bile olsa) ancak ve ancak Türkler gösterebilir. * Elektronik hesap makinesini, TV uzaktan kumandasýný naylona sarmýþ, üzerine de ambalaj lastiði geçirmiþ birini görürseniz hemen boynuna sarýlýn Türk'tür o. * Otoyolda otomobilin gaz pedalýna tuðla koyup, yorulmadan kullanma fikri bir Türk'ündür. * Kýrmýzý ýþýkta durduðunuz için size ancak bir Türk baðýrabilir. * Düðmesine basýnca gözlerinde ýþýk yanan aslan kafasýndan yapýlma zili evinin kapýsýna bir Türk asabilir. * Yemekte eti býçakla deðil de çatalýnýn yanýyla kesmeye çalýþan bir kiþi görürseniz gözlerinden öpün, o bir o bir O bir Türk'tür. * Ancak bir Türk, kolayý çalkalayýp fýþkýrtarak asitsiz içmeyi akýl edebilir. * Tek abdestle beþ vakit namazý kýlmak için iki büklüm kývranan bir kiþi tabii ki Türk'tür. * Desenlerini çok beðenerek aldýðý yeni bir mobilyanýn üstünü baþka bir örtü örterek kullanan kiþi Türk'tür. *Çayý çay tabaðýna döküp içen bir Türk deðil midir? * El parmaklarýný ayak parmaklarýnýn arasýna geçirmiþ kiþi büyük bir olasýlýkla Türk'tür. * Geçirdiði trafik kazasýndan sonra kanlar içinde

10:05 Uhr

Seite 32

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

çýkýp arabasýna üzülen kiþi Türk'tür. * Tüpte sýzýntý olup olmadýðýný kibritle kontrol eden kiþi Türk'ten baþka kim olabilir? * Ýþinde iyi olan birisini överken hakaretle iltifat eden bir Türk'ten baþkasý olamaz! (Þerefsizin oðlu ne iþ yapmýþ be kardeþim. Helal olsun!) * Ancak bir Türk aracýn sinyal lambalarý dururken kolunu dýþarý çýkararak "dönüyorum" hareketi yapabilir. * Yemeðin etini en sona býrakan kiþi tabii ki Türk'tür. * Ancak bir Türk trafik ýþýklarý kýrmýzýdan yeþile döndüðünde önündeki herkesi salak sanarak kornaya basabilir. * Dingildeyen bir masanýn ayaðýna kaðýt sýkýþtýrma fikri bir Türk'ündür. * TV'de film seyrederken filmin oyuncularýyla muhatap olan (dur oraya gitme öldürecekler seni) Türk sinema severlerdir. * Ancak bir Türk kulaðýný kalem ya da örgü þiþiyle karýþtýrabilir. * Arabasýna öküz, köpek, horoz sesli korna taktýrma fikrinin patenti bir Türk'e aittir. * Gazete okumayan fakat kaðýdýný en iyi þekilde kullanan Türk'tür. (Cam silme bezi, külah, mendil, sofra bezi...) * Plastik yoðurt kabýný saksý yapan elbette ki Türk'tür. * Arabasýnýn arkasýna yazý yazan bir Türk deðil de nedir? (Rahmetli de sollardý, tek rakibim THY, kýroyum ama para bende,...) * Çiðnediði sakýzý daha sonra çiðnemek üzere kafasýndaki tülbente yapýþtýran bir Türk kadýnýndan baþkasý olamaz. * Elektronik bir aleti bozulduðunda (tv, radyo, bilgisayar...) tekme tokat vurarak düzeltebileceðini sanan tabii ki Türk'tür. * Gazetelerdeki resimlere ve duvar afiþlerine kadýn erkek demeden sakalbýyýk çizen, bir Türk'ten baþkasý olamaz. * Ancak bir Türk, iþportacýdan deneme-yanýlma yöntemiyle gözlük alabilir. * Ense týraþý olduðunuz

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

için ensenize bir tokat indiren, kesinlikle bir Türk þaka severdir. * Otobanda karþýdan karþýya geçmeye çalýþýrken, hýzla geçen arabalara küfreden Türk'ün ta kendisidir. * Hafta içi evde bunalan eþini, Pazar günü dinlenmesi için pikniðe götürüp, yine de her türlü iþi eþine yaptýrarak yoran, Türk'ün ta kendisidir. * Kendisinden büyük birisiyle karþýlaþýnca, içtiði sigarasýný ters çevirip avuç içinde dakikalarca bekleten, çok saygýlý bir Türk'tür. * Gece yarýsý misafirlerini yolcu ederken, apartman içinde ve kapý önünde de muhabbete devam edip apartmaný inleten bir Türk misafirperverdir. * Ancak bir Türk hasta ziyaretine, yasak ve sakýncalý olduðu halde yaðlý börek, dolma, vb. Yiyecekler götürür... * Telefon açýp da kendisini tanýtmadan, karþýdakine ýsrarla "kimsin, kimsin?" diye soruyorsa tereddütsüz Türk'tür TRABZON ve RIZE`ye HAS OLAYLAR Trabzonspor- Fenerbahce maçýnda hoparlörlerden anons yapýlýr: "Ýþitme engelli Ali Kahraman, Ali Kahraman stad kapýsýndan bekleniyorsunuz!" ------Rize Müftü Mahallesi imamý Ramazan'da akþam ezanýný okumasý için bir öðrenciyi görevlendirir. Ögrenci kapalý sandýðý mikrofona, pratik yapmak için ezan okur. Ýmam durumu fark edip minareye çýkar ve ezan vaktinin gelmediðini duyurur. Ama geç kalmýstýr ve mahalleli orucunu çoktan açmýstýr. ------Ýki arkadaþ Devlet Bakaný'na bir þikayet için giderler. Bakaný binadan çýkarken yakalarlar. Ýþinin acele olduðunu söyleyen Bakan "Cep telefonlarýnýzý býrakýn ben sizi ararým" der. Ýki arkadaþ da, cep telefonlarýný bakanýn sekreterinin masasýna býrakarak, çýkýp gider... ------Rizeliler Trabzon'a doðru gelirken elektrik dire-

komik yazýlar

ðinde birini görür. Adam ayakkabýsýný çýkarmýþ sallamaktadýr. Elektiriðe kapýldýðýný düþünerek kurtarmak için kalasla adama vurmaya baþlarlar. Adam düþer. Olayý gören Trabzonlular arkadaþlarýnýn dövüldüðünü zannedip Rizeliler'e saldýrýr. Kavgayý polis zor yatýþtýrýr! ------Trabzon Maraþ Caddesi'ndeki bos bir iþ yerinin camýna "Rifat Güney Rusya'da iþlerinin bozulduðu için parasý çok, iþi bilmeyen ortak aranýyor" tabelasý asýlýr. Görenleri hayrete düþüren bu tabela ilanýna karþýlýk 8 kiþinin baþvuruda bulunmasý daha da ilginçtir. ------Trabzon Farabi Týp Fakültesi'ne gelen iki araçtan birinden inen Karadenizli baðýrýr: "Çabuk sedye getirin." Arkadaki diðer otomobile de dönerek: "Acele edin hastayý yavaþ çýkarýn" der. Seslendiði otomobilden þu cevabý alýr: "Hasta sizin arabada deðil mi?" Rize'den gelen iki araç da acil hastayý evde unutmuþtur. DÜNYADAN ÝLGÝNÇ OLAYLAR 1. Exxon'a ait bir petrol tankeri Kanada açýklarýnda battýktan sonra, iki tane deniz ayýsý 80.000 dolar harcanarak temizlenmiþ ve büyük bir törenle denize býrakýlmýþlar. Tam 2 dakika sonra herkesin gözleri önünde bir mavi balina deniz ayýlarýný yemiþ. ------2. New York'ta yaþayan bir psikoloji öðrencisi kýz, boþ odasýný bir marangoza kiralar. Amacý onunla konuþup, adamýn davranýþlarýný incelemek. Ama iki hafta sonra marangoz kýzý bir balta ile parçalar. ------3. Bonn'da iki gösterici, domuzlarýn kesimevi'ne oturup, barbarca orada kesilmelerini protesto ederken, domuzlarýn bulunduðu yerin kapýlarý kýrýlýr ve 2000 domuz kaçýþýrken, iki göstericiyi ezerek öldürürler. ------4. Amerika'da kadýnýn biri evine gelir ve kocasýný mutfakta titrerken görür.

Belinden su- kaynatýcýya doðru bir kablo gitmektedir. Kadýn hemen kalýn bir tahta parçasý bulur ve adamýn koluna vurarak onu elektrik þokundan ayýrmaya çalýþýr. Adamýn kolu iki yerinden kýrýlýr. Sonradan anlaþýlýr ki, kocasý orada mutlu bir þekilde wallkman dinliyordur. ------5. Bir terörist postaya bombalý mektup verir. Posta ücreti eksik ödendiði için mektup kendisine geri postalanýr. Herþeyi unutan terörist mektubu açýnca parçalanarak olur. MÜNÝBÜS MUHABBETLERÝ Þöför bey mübarek bi yerde inebilir miyim? Þu ilerdeki caminin önünde býrakayým teyze seni... ------Yolcu: Abi heykel'e çýkýyo mu? Þoför: Yok abi, yanýndan geçiyo. ------Arkadaki aksi teyze öndeki uzun saçlý delikanlýya seslenir: Kýzým þurdan bir kiþi uzatýr mýsýn? Ben kýz deðilim!!! Amaaaan ne bileyim kýzmýsýn dulmusun, uzat iþte!! ------Mükemmel bir yerde inebilir miyim? Yolcunun kafasý karýþýk sanýrým, kendisi de dolmuþtakilerle güler söylediðine. Þöför kadýný indirirken: Buyrun size layýk deðil ama! ------Yolcu musait bi yerde inmek ister ama dili surcer; Musait bi yerde iner misiniz? Þöför : - Niye sen mi kullancan ------Ýstanbul'da, çok sýcak bir günde, dolmuþtaki bir kokona, yelpazesiyle - Þöfeer bey klimayý açar mýsýnýz çok sýcak olduu" demiþti. Pala býyýklý þöfer amca teyzeyi bi süre süzdükten sonra, kapýyý açýp açýp kapatmaya baþladý.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

özel köþe Abdest Almazsan Mevta Bile Canlanýr Bir gün babam yine mezar kazmaya gitmektedir bir rahmetli için. Yolda giderken elini kulaðýna atar asýlýr bir türkü abdestte almamýþtýr. Giderken yolda rastladýðý arkadaþlarýna laf atmaktadýr. Derken mezara gelir bizim Karamanýn mezarlarý hep hazýr mezar. Babam üsten vuruyor küreðin sapýný boþ olduðunu anladýmý baþlýyor kazmaya. Ýþte böyle bir mezar bulunca 40, 50 santim topraðý atýyor mezar kapaðý çýkýyor. Tabi iþ son hamleye kalýyor eðiliyor ve son hamleyi yapýyor ama keþke o son hamleyi yapmaz olaydý. Kapaðý kaldýrmasý ile þoka girmesi bir oluyor. Çünkü mezardaki mevtanýn kemikleri babama kýravatlý takým elbiseli canlý kýpýr, kýpýr bakan bir adam oluyor. Babamýn ayaklarý baþlýyor tak, tak titremeye nerdeyse mezarýn içine düþecek, tam o sýraya kaçayým diye gözüyle arkayý kontrol ediyor. Ama arkasýndada bir gölge eyvah benim iþim bitti tam düþmek üzere. Bir anda aklýna lahavle geliyor 3 kere cekince biraz rahatlýyor ve yatýrýveriyor (Kaçýyor) tabana kuvvet soluðu dedemin yanýnda alýyor. Dedem babamýn durumuna bakýyor benzi sapsarý: Ne oldu evladým rengin sararýp solmuþ. Babam: Baba mezardaki ölü bana bakýyordu. Dedem: Evladým öyle þey olurmu sen abdest almýþmýydýn yoksa abdestsizmi gittin. Babam: Evet abdestsiz gitmiþtim. Dedem: Çabuk abdest al gidelim bakalým. Abdesti alýrlar ve mezarlýða giderler ama ne görsünler mezarda sadece iskelet yatýyor. Babamýn arkasýndaki gölgede kendi çeketi. Dedemle birlikte mezarý hazýrlýyorlar ve bu hikayede böyle noktalanýyor.

10:05 Uhr

Seite 33

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Hacarap`ýn Serüvenlerine Devam Babamda Ýþinin Patronu Oldu Ama! Babamýn Medineli teyzesi Karamana baba mirasý için gelince 6 sene mahkeme ile uðraþtýktan sonra kazanýr ve malý satar ve babama bir cip alýr. Babam bu; biraz çalýþtýktan sonra cep biraz para görür. Tabi zengin olduðunu sanýp þoför tutmaya karar verir. Bu düþüncesini annemle paylaþýr ve annem onaylar. Gider arkadaþý Konyalý Ýhsaný iþi gücü yok diye þoför tutar. Tabii babamda müþteri ayarlar bu bir müddet güzel gider. Kýþ günü kar yaðmýþ her taraf bembeyaz bazý bölgelerde 1 metreyi aþmýþ durumda. Kahvehanede beklerken bir müþteri çýkýp geliyor Kýzýllar köyüne gidecekmiþ anlaþýrlar ve babam: Bak Ýhsan Armutlar arasýnda kar kürtünü varsa sakýn kürtüne vurma müþterinin parasýný geri ver dön demiþ. Tabii bu amcamýz ne yapýyor, alýyor bir þiþe þarap, armutlar arasýnda kürtünü görünce, vuruyor arabayý, geçmesse geri çekilip, bir daha, bir daha derken, köye müþteriyi býrakýyor geri geliyor. Babam kahvehanede arabayý bekliyor. Araba gelince dýþarý çýkýyor, bakýyorki arabanýn sesi deðiþmiþ, eksoza bakýyor suyla karýþýk yað atýyor durumu anlýyor. Tamirciye götürüyor. Tamirci: Hacarap bu arabanýn motoru çatlamýþ dikiþ atalým diyor. Elinde avucunda ne varsa veriyor dikiþ atýyorlar ve Ýhsan amcaya: Bak Ýhsan bey hem senin ailen hem benim ailem bundan ekmek yiyordu ama þimdi ikimizde ekmeðe muhtaç kaldýk. Ben sana demiþtim kürtüne vurma diye ama sen tersini yaptýn kusura bakma bu ancak geçindirirse beni geçindirir diyor. Ertesi gün bir iþe gidiyor arabanýn dikiþleri açýlýyor. Þoförler aralarýnda

M.Salih AYDIN para topluyorlar bir dikiþ daha attýrýyorlar ama yine açýlýyor. Arabayý evin önüne býraktýlar artýk çocuklarýn oyuncaðý haline geldi tabi ben o zamanlar 5 yaþýnda filaným. Babam birgün düþünceli bir halde çarþýda yürürken belediye baþ kalfasý (Eskiden belediyenin plan proje iþlerine bakan) Ali Ýhsan amca çaðýrýyor: Bak hacarap ben senin arabayý yaptýrayým birde boyatayým sende iþe gitmeden bir an arabayý sat kendine bir ev al çocuklarýn açýkta kalmasýn demiþ. Babamda: Tamam abi dediðin gibi olsun diyor. Araba yapýlýyor ve boyanýyor babam bir de bayrak takýyor. Çarþýnýn içinde giderken bir arkadaþýna rastlýyor karpuz satýyor babama çuvalýn içinde bir kaç karpuz veriyor babamda karpuzlarý arabanýn içine atýyor. Eve doðru giderken Hasan Pýnarbaþý (Milli gazete yazarý Gülay pýnarbaþýnýn amcasý) banka müdürü ile oturuyorlarmýþ babamý görünce yanlarýna çaðýrýyorlar. Hasan amca: Hacarap arabayý bize sat tabii babamda nazlanýyor: Abi ben onunla çocuklarýn rýzkýný kazanýyorum diyor ama içinden de 7 bin verseler diye geçiriyor. Hasan amca: (hepsi rahmetli oldu) Hadi 12 bin verelim deyince babam þoka giriyor

ama belli etmeden yine nazlanarak: Abi daha yeni boyattým deyince. Hasan amcada: Hacarap 500 daha veriyorum diyor babamda arabayý veriyor. Paranýn 12 binini bankaya yatýrýyorlar. 500`ünüde babama veriyorlar. Babam bu durur mu hemen bir av takýmý alýr ve hergün ava gider. Hergün 100 lira çeker annemle yerler ama para da 7000`` düþer. Yine birgün kahvehanede otururken arkadaþlarýndan çardaðýn Osman amca: -Ya hacarap kendine bir ev al hazýra hasan daðý dayanmaz demiþ. Babam da bir ev buluyor ama annem beðenmiyor ertesi gün yine kahvehanede arkadaþlarý soruyorlar: - ne oldu senin ev iþi. Babamda: Haným beðenmedi deyince arkadaþlarý çok kýzýyorlar. Hacarap git evi al çocuklarý kiradan kurtar diyorlar. Babam da Koraþýn Ahmet amcadan evi 7500`e alýyor ama elinde 7000 var. Ahmet amcanýn hanýmý babama 500 Lira yardým ediyor evi alsýnda kurtulsun diye. Babama da tembih ediyor sakýn Ahmet abin duymasýn diye. Ertesi gün anneme topla eþyalarý evi aldým diyor biraz gürültü oldu ama artýk o eve göçtük. Gelelim satýlan arabaya. Adamlar o arabayla 2 sene kuyu çýkarýyorlar ve aldýklarý fiyata tekrar satýyorlar. Araba bile sahibine göre hareket ediyor hacarabta iken nasýldý þimdi nasýl velhasýl bu hikayede burda noktalanýyor. Mehmet Abinin Babama Kuþ Oyunu! Babam acaip güvercin hastasý; yok takla, fiþekli, çeker her çeþidi var. Onun için doðru dürüst çalýþmazdý devamlý olmadýðý içinde herkes iþ vermezdi. Birgün duyarki Konya

33 Kuþcular Kahvehanesinde bir çift beyaz güvercin var kuþlar kanatlarýndan kan gelmedikçe inmiyorlar fiatýný öðrenir. Bir iþe girer istediði parayý alýnca iþi býrakýr soluðu Konya Kuþcular Kahvehanesinde alýr. Kuþlarý Karamana getirir. Ertesi gün Kuþcular Kahvehanesinde (eskiden kýraathane derlerdi) herkese meydan okur. Sen misin diyen Mehmet Amcayla (lakabý þeytan) köylüsü Baldan amca kuþlarý aþýrýrlar. Ýki gün sonrada Mehmet amca babama: -Hacarap senin kuþlarýn aynýsýndan ele geçirdim yalnýz siyah renkli istersen gel yarýn hem çay içeriz hem de seyrederiz. Babam da: -Tamam bakalým ayný numaralar var mý diyor. Ertesi gün Mehmet amcanýn avlusunda (Eskiden Karaman`da evler kerpiçten avlulu yapýlýrdý) oturmuþlar bir köþeye hem çaylarýný yudumluyorlar hem de kuþlarýn marifetlerini seyrediyorlar. Babam: -Mehmet bu kuþlar benim kuþlarýn ayný kopyesi. Mehmet amca: Hacarap ben sana dedim sadece siyah olaný. Babam: -Allah Allah bu nasýl olur ayný marifetler bu kadar benzerliðe pes doðrusu. Arka tarafta bunlarý dinleyen Baldan amca kýs, kýs gülüyor. Bir ara yaðmur yaðmaya baþlýyor tabii kuþlar inince babam þaþkýn bir halde bakýyor. Siyah olarak uçan kuþlar beyaz olarak inmiþ tabii iþi anlýyor. Kuþlar kendi kuþlarý. Babam ayaða fýrlayarak: Þeytan bize yaptýn yine yapacaðýný benim kuþu bana seyrettirdin diyor ve kuþlarýný alýp götürüyor. Mehmet amca ile Baldan amcada gülmekten yerlere yatýyorlar. Meðerse kuþlarý siyaha boyamýþlar ona gülüyorlarmýþ… Gelecek sayýda buluþmak üzere ALLAH`a emanet olun efendim saðlýcakla kalýn. Selam ve dua ile...

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

34

Seite 34

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

GMG Güney Bavyera Bölgesi 2007-2008 çalýþma yýlýnýn ilk toplantýsý Münih’te yapýldý. Toplantýya Bölge Baþkaný Abdüssamet Temel ve BYK üyeleri, þube baþkanlarý, hocaefendiler ve þube idarecilerinin yanýsýra Kadýn Kollarý ve Gençlik Teþkilatý idarecileri de katýldý. Oldukça yoðun bir katýlýmýn gözlendiði toplantýya IGMG Genel Merkezinden de Teþkilatlanma Baþkaný Sami Ganioðlu, Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden ve Cenaze Fonu sorumlusu Ömer Benli katýldý. Kur’an-ý Kerim tilaveti ve yoklamanýn ardýndan kürsüye gelen IGMG Güney Bavyera Bölge Baþkaný Abdüssamet Temel, geride býraktýðýmýz çalýþma yýlýný deðerlendirdiði ko-

I

hayat

dosya

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

IGMG GÜNEY BAVYERA 2007-2008 SEZONUNU AÇTI

nuþmasýnda üyelerin ve cemiyetlerin son yýllardaki azimli ve verimli çalýþmalarý neticesinde bölgenin grafiklerinin yükselme trendini sürdürdüðünü söyledi. Açýlýþý gerçekleþen yeni hizmet döneminde aksaklýklarýn asgariye indirilerek daha titiz ve özverili çalýþmalar orta-

ya konmasýnýn zaruretine dikkat çeken Temel, geçen dönem çalýþmalarda yer alan ve destek veren tüm idareci ve üyeleri de tebrik etti Temel’in konuþmasýnýn ardýndan kürsüye gelen Genel Merkez Teþkilatlanma Baþkaný Sami Ganioðlu ise IGMG Güney Bavyera

Bölgesinin durumunu ve deðiþik konulardaki faaliyetlerini rakamlar ve grafiklerle gözler önüne koydu. Toplantýda Genel Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden de söz alarak ‘Avrupa’da Ýslam ve Müslümanlar’ temalý veciz bir konuþma yaptý. Avrupa’da

yaþayan müslümanlarýn müslüman olma sorumluluðunu Ýslam ülkelerinde yaþayanlara oranla daha fazla hissetmesinin gerekliliðine deðinen Özden, barýþ dini olan Ýslam’ý temsil eden kimseler olarak Avrupa’da yaþayan müslümanlarýn örnek insan olmasýnýn zaruretini vurguladý. Ahmet Özden’in konuþmasýnýn ardýndan sýrasýyla Bölge Yürütme Kurulu üyelerinden irþad baþkaný Seyfeddin Özbay, sosyal hizmetler baþkaný Hasan Atasorkun, eðitim baþkaný Nihat Atalar, Hacc ve Umre Sorumlusu Ahmet Özel ve Genel Merkez Cenaze Fonu Sorumlusu Ömer Benli de söz alarak birim çalýþmalarý hakkýnda bilgi verdiler.

Ýsveç hakaret karikatürü için Gurbetçiye sandýk yolu açýlýyor resmî olarak özür diledi Ýsveç’in Suudi Arabistan Büyükelçisi Jan Thesleff ÝKÖ Genel Merkezi’ni ziyaretinde Hz. Peygamber’e hakaret içeren karikatür için özür diledi sveç’in Suudi Arabistan Büyükelçisi Jan Thesleff, Ýslam Konferansý Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin Ýhsanoðlu’nu, Cidde’deki ÝKÖ Genel Merkezi’nde ziyaret ederek karikatür için özür diledi. Konuyla ilgili bir basýn açýklamasý yayýnlayan ÝKÖ; Thesleff’in, “Ýsveç’te yerel bir gazetede Hz. Peygamber’e hakaret içeren rencide edici karikatürün yayýmlanmasýndan dolayý içten özürlerini” dile getirdiðini duyur-

Ý

du. Ýsveç Hükümeti’nin karikatürlerin yayýnlandýðý andan itibaren olayý büyük bir dikkat ve ciddiyetle ele aldýðýný belirten Thesleff, Ýsveç’in sorunun çözümünün, diyolog yoluyla saðlanabileceðine inandýðýný söyledi. Ýhsanoðlu ise Nerikes Allehanda gazetesinde yayýnlanan karikatürleri tekrar kýnayarak “ifade özgürlüðü adý altýnda, 1.3 milyar Müslüman rencide edilmiþtir” dedi. Genel Sekreter bu tür art niyetli,

kýþkýrtýcý ve sorumsuz davranýþlarýn uluslararasý toplumu bölünmelere sürükleyeceðini de ifade etti. Öte yandan, iki yýl önce Danimarka’da yaþanan ilk karikatür krizinde olaya tepkisiz kalan Danimarka Baþbakaný Anders Fogh Rasmussen, bu kez farklý davranarak, ülkedeki emniyet güçlerini “Bütün Müslümanlarý teröristlerle ayný kefeye koymayýn” diyerek uyardý.

Yeni yasal düzenleme ile yurtdýþýnda yaþayan Türk vatandaþlarý gümrük kapýlarýna gelmeden bulunduklarý yerden oy kullanabilecek .C. Baþbakan Yardýmcýsý Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantýsýnýn ardýndan yaptýðý açýklamada gurbetçileri sevindirdi. Çiçek, yurt dýþýnda yaþayan vatandaþlarýn oy kullanma iþleminin zorluðuna deðinerek, “Vatandaþlarýmýz oy kullanmak için gümrük kapýlarýna geliyor. Bunun da önemli bir külfeti var. Vatandaþýmýz bulunduklarý yerlerden oy kullanmak istiyor” diye konuþtu. Çiçek bu meselelerin çözümü için, Adalet Bakaný, Ýçiþleri Bakaný, Dýþiþleri Bakaný, Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný ve Devlet Bakaný Sa-

T

id Yazýcýoðlu’ndan oluþan bir kurul oluþturulduðunu ifade etti. Yurt dýþýnda yaþayan Türk vatandaþlarýnýn seçme hakký bulunmasýna raðmen, ancak gümrük kapýlarýnda oy kullanýlabildiði için pek çok kiþi bu hakký kullanamýyordu. Gurbetçilerin oluþturduklarý sivil toplum kuruluþlarýnýn, þimdiye dek defalarca yetkililere bu konudaki þikayet ve isteklerini bildirmiþ olmasýna raðmen sorunun çözümü için ciddi bir adým atýlmadýðýndan, hükümetin bu giriþimi tarihî bir adým olarak deðerlendiriliyor.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

dosya kdeniz Üniversitesi (AÜ) Ýktisadi ve Ýdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardýmcýsý Doç. Dr. Harun Gümrükçü, Avrupa Topluluklarý Adalet Divaný’nýn verdiði bir mahkeme kararýyla AB ülkelerinde 1973’ten sonra Türk vatandaþlarýna getirilen tüm kýsýtlamalarýn kaldýrýldýðýný ileri sürdü. Gümrükçü, 25 ülkeyi baðlayan karara göre, hizmet sunumu ya da edinimi için AB ülkelerine giden Türk vatandaþlarýndan vize istenemeyeceðini bildirdi. Gümrükçü, AÜ’de düzenlediði basýn toplantýsýnda, AB üye ülkelerinin en yüksek ve en son yargýlama merci olan Avrupa Topluluklarý Adalet Divaný’nýn (ATAD) 20 Eylül 2007 tarihinde Türkiye ve Avrupa’da yaþayan Türklere yönelik önemli bir mahkeme kararý verdiðini ve kararýn

A

B

irinci konumuzun son günlerde bilhassa önem kazanmasýnýn nedeni, maalesef çok sayýda okurumuzun konuyu ya hiç duymamýþ ya da çok geç duymuþ olmasýdýr. Konunun acil olmasýnýn nedeni de, bugüne kadar 2006 yýlýna ait vergi denkleþtirme iþlemini yaptýrdýklarý halde, Türkiyedeki Sosyal Sigortalar kurumuna (SSK) emeklilik için borçlanma yoluyla yatýrýlan paralarýn vergiden düþürmedikleri gerçeðidir. Çoðumuzun bildiði üzere, 3201 sayýlý kanuna göre yurt dýþýnda yaþayan insanlar, bilhassa evhanýmlarý SSK`ya belirli bir miktar para yatýrarak Türkiye`de emekli oluyorlar. Bizi ilgilendiren kýsým, o insanlarýn nasýl ve ne þartlarda emekli olmalarý deðil, oradaki ödenen paralarýn Alman maliyesinden tanýtýlarak vergi muafiyetinden yararlanmaktýr. Türkiye`de paralar genellikle 2006 yýlýnda yatýrýldýðý için, 2006 yýlýna ait vergi denkleþtirmesinde beyan edilerek maliyeden vergi iadesi alýnmaktadýr. Eðer paralar 2007 yýlýnda yatýrýlmýþsa, o zaman so-

10:05 Uhr

Seite 35

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Türk Vatandaþlarý AB’YE ViZESÝZ GÝREBÝLÝR Ýþte karardan faydalanacak meslek gruplarý.. AB ülkelerine giden iþ adamý, esnaf, öðrenci, sporcu, gazeteci, avukat, doktor, þoför ve diðer meslek gruplarýnýn vizesiz seyahat edebileceði belirtildi. 25 üye ülkeyi baðladýðýný söyledi. Türkiye’nin, Avrupa Topuluðu ile Türkiye arasýnda yapýlan 1963 tarihli Tam Üyeliðe Dönük Ön Üyelik Antlaþmasý’ndan doðan haklarýnýn 1973 tarihinden sonra kötüleþtirildiðini belirten Gümrükçü, ‘’Türkiye AB’de önemli haklarý olan bir ülkedir ama 44 yýllýk bu haklar unutturulmuþtur’’ dedi. Veli Tum ve Mehmet Dari adlý Türk vatandaþla-

rýnýn, Birleþik Krallýðýn Avrupa Topluluðu ile Türkiye arasýnda yapýlan 1963 ta-

rihli Tam Üyeliðe Dönük Ön Üyelik Antlaþmasý’ndan ve Aralýk 1972’de taraflarca imzalanan Katma Protokol’den doðan yükümlülüklerini yerine getirmediðini iddia ederek Londra’da dava açtýðýný ifade eden Gümrükçü, Avrupa Topluluklarý Adalet Divaný’nýn davacýlarý haklý gördüðünü dile getirdi. AB ülkelerine hizmet sunumu ya da edinimi için giden iþ adamý, esnaf, öðrenci, sporcu, gazeteci,

AKTÜEL ÜÇ KONU Bu yazýmýzda son günlerde çok büyük önem kazanmýþ üç konuyu ele alacaðýz:

-Türkiye emekliliði -Vergi denkleþtirmde süreler -Paralý çýkýþ olayý run yok demektir ve gelecek yýl 2007 yýlýnýn vergi denkleþtirme iþlemi yapýlýrken gerekli belgeler ibraz edilecektir. Okuyucumuz haklý olarak þöyle bir soru yöneltebilir: ‘ben yirmibin euro para yatýrmýþsam bunun karþýlýðýnda alacaðým para nedir?’ Yanýtýmýz belli. Siz öncelikle maliyeye o yýl için vergi vermiþseniz geri alýrsýnýz. Genellikle yapýlan hesaplarda iade edilen miktar kiþilerin gelir durumuna baðlý olarak üç ila dört bin euro þeklinde deðiþmektedir. Okuyucunun ikinci sorusu da ‘bize bu toplu parayý nerden aldýn da yatýrdýn diye maliye sorar mý? yanýtýmýz yine açýk ve net ‘evet’. SSK`ya yatýrýlan paralarýn nereden temin edilerek yatýrýldýðý bildirilecektir. Türkiye emekliliðinin maliyece tanýnmasý için SSK`dan alýnacak detaylý bir yazýnýn bir yeminli tercümana tercüme ettirildikten sonra maliyeye ve-

rilmesi gereklidir. Türkiye`de emekliliðe baþlayýnca da her yýl vergi denkleþtirme iþlemi yapýlýrken bir belge ile beyanat yapýlmak zorunluluðu vardýr. Kýsaca, ‘Türkiyedeki emekli paramýn alman maliyesi ile ne alakasý var?’ diyemezsiniz. Ayrýca, alýnan emekli miktarý ayda 350 euroyu geçiyorsa bir ev hanýmý artýk eþinin saðlýk sigortasýndan yararlanamaz ve saðlýk sigortasýný Almanya da kendisi ödemek zorundadýr. Gelelim iþlemi bitenlere..! 2006 yýlýnýn vergi denkleþtirmesi yapýlmýþ ve henüz parasý alýnmamýþsa, yani ‘Bescheid’ gel-

memiþse, hemen Türkiye emekliliðini bildiriniz. Eðer Bescheid gelmiþ ve herhangi bir sebeple itiraz etmiþseniz, itirazýnýza ilave olarak hemen sigorta masrafýný gönderiniz. Veya Bescheid gelmiþ de henüz bir aylýk süre dolmamýþsa, hemen bir itirazla maliyeye durumu belirtiniz ki hakkýnýz yanmasýn. Ýkinci önemli konumuz, vergi denkleþtirmede süreleri zaman zaman dile getirdik ve hep ‘’iki yýl olarak bildirmiþtik. Kanunen yine doðru. Hatta bazý hallerde (hastalýk parasý, iþsizlik parasý vs. alanlarda) süre on sene yanmaz. 2006 yýlýnda maliye 2005 yýlý iþlemleri için hiç acele etmeyip, 2007 yýlý nisanýnda doldurtmayanlarý uyarýrýken, 2006 yýlý iþlemlerinin ilk fýrsatta yaptýrýlmasý için uyarmaktadýr. Nedeni gayet açýk. 2007 yýlý vergi denkleþtirme olayýnda henüz Federal Anayasa mahkemesinde karar bekleyen ‘Kilometerpauschale’ diye adlan-

35 avukat, doktor, þoför ve diðer meslek gruplarýnýn vizesiz seyahat edebileceðini belirten Gümrükçü, ‘’Bu karar hizmet sektöründe Türkiye’yi AB’ye taþýyor’’ diye konuþtu. Bu kararýn Türk vatandaþlarýnýn yüzde 45-48’ini kapsadýðýný belirten Gümrükçü, ticaret odalarý ile esnaf ve sanatkarlar odalarýnýn bürolar oluþturarak, kararýn uygulanabilirliði için çaba göstermelerini istedi. Türk vatandaþlarýndan 27 yýldýr alýnan vize ücretlerinin de hukuki olmadýðýný ileri süren Gümrükçü, ‘’Sadece geçtiðimiz yýl alýnan vize ücreti tutarý 12 milyon Avro’nun üstünde olmuþtur. Bu paralar geri iade edilmelidir. Bazý kurumlarýn yaptýklarý vize tüccarlýðý bir suçtur. Bu uygulamadan hemen vazgeçmelidirler’’ dedi.

dýrýlan 21 km`den az iþ yollarýnýn tanýnmamasý yasasýndan dolayý, çok sayýda kimsenin daha çok vergi ödemesi gerektiðinden yola çýkýlarak, 2006 iþlemlerinin acilen yaptýrýlmasý isteniyor. Vergi iþlemlerini kendi yapanlarýn 31 Mayýs`a kadar vergi uzmanýnda olanlarýn da 30 Eylül`e kadar yapýlmasý ana düsturuna göre hareket edilmesi isteniyor. Kýsacasý henüz 2005 veya 2006 yýllarýna ait iþlemlerinizi yaptýrmamýþsanýz ilk fýrsatta yaptýrýnýz ki, gecikme zammý ödemeyesiniz. Üçüncü konumuz da paralý çýkýþ olayý. Neden olayý diyoruz? Çünkü bir imza birkaç bin euro alýn teri ve göz nurunuza mal oluyor da ondan!. Eðer Ekim ayýndan itibaren iþyerinden çýkýþ teklifi alanlar varsa, mutlaka alacaðý toplu parayý (Abfindung) 2008 yýlý Ocak ayýna býraksýn. Bu konuda daha önceki yazýlarýmýzda geniþ ve örnekli bilgiler verdiðimiz için küçük bir hatýrlatma yapalým istedik. Telefonla veya maille de gerekli bilgiyi verebiliriz. 069/73 19 19 Veya [email protected]

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

36

Seite 36

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

YK Toplantýsýnda bir açýþ konuþmasý yapan Avrupa Türk Ýslam Birliði (ATÝB) Genel Baþkaný Fikret Ekin, son GYK Toplantýsýnda beri gündeme gelen konularý deðerlendirdi. Türkiye’deki son genel seçimde de Avrupa yaþayanlara seçme ve seçilme hakkýnýn verilmemiþ olmasý, seçimden önce yayýnlanan parti programlarýnda Avrupa’daki Türk Ýnsaný’ndan hiç bahselmemesi, Ankara’daki siyasilerin buradaki insanýmýza nasýl bir göz ile baktýklarýnýn en iyi göstergesidir diyerek þöyle devam etti: ”Bütün bunlar bir yana, son çýkan göç yasasýnda olduðu gibi, burada yaþayan toplumumuz ikinci sýnýf insan muamelesine maruz kalýrken, bu siyasilerin bizim adýmýza, bize danýþmadan, Alman Hükümetine vaadde bulunmalarý olayýn daha acý yanýdýr” dedi. 20. Dönemde yapýlacak olan çalýþmalarýn ve faaliyetlerin gündeme geldiði toplantýda ATÝB Genel Sek-

G

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

ATÝB`de Geniþletilmiþ Yürütme Kurullarý Toplantýsý Kýsa adý ATÝB olan Avrupa Türk Ýslam Birliði, 20. Dönem Geniþletilmiþ Genel Ýdare Kurulu Toplantýsýný yaptý. ATÝB’in Köln’deki Genel Merkezinde yapýlan toplantý Genel Ýdare Kurulu Üyeleri, Bölge Yöneticileri, Derneklerin Yöneticileri ve Camii hocalarýnýn büyük katýlýmý ile gerçekleþti. reteri Ýmam Cengiz, bir önceki dönemde gerçekleþtirilen çalýþmalarla ilgili bilgi verdi. Teþkilatlanmadan Sorumlu Genel Baþkan Yardýmcýsý Mehmet Çubukçu, Teþkilatlarýn iþleyiþi ve yapýlan çalýþmalarda katýlýmý artýrma noktasýnda yapýlmasý gereken çalýþmalar hakkýnda katýlanlarý bilgilendirdi. Genel Baþkan Yardýmcýsý ve Siyasi Ýþlerden Sorumlu Mahmut Aþkar’da, ATÝB’in ZMD ve RTS gibi, ATÝB’in diðer üst kuruluþlarla ortak yürüttüðü çalýþmalarla ilgili açýklamalarda bulundu. Önümüzdeki Hacc Mevsimi ile ilgili bilgilendirmeyi de Genel Baþkan

slam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý Hessen Bölge Baþkanlýðý tarafýndan Hessen`de bulunan iþadamlarýna ve idarecilere Frankfurt`ta bir iftar programý düzenlendi. Programa iþadamlarýnýn yanýsýra IGMG Genel Merkezden gelen misafirler, IGMG Hessen Bölge Ýdarecileri, Cemiyet idarecileri, bazý sivil toplum kuruluþlarýndan misafirler ve aileleri katýldý.

Ý

hayat

Yardýmcýsý ve Hacc Sorumlusu Selahattin Saygýn yaptý. ATÝB Kadýn Kollarý Genel Baþkaný Hatice Sever’de toplantýda yaptýðý konuþmada, derneklerde ve yapýlan çalýþmalarda kadýnlara daha fazla yer verilmesi ve kadýnlarýn derneklerde daha aktif olabilmeleri için dernek yöneticilerinin daha fazla gayret göstermeleri gerektiðini vurguladý. Avrupa’daki toplumuzu yakýndan ilgilendiren meselelerin gündeme geldiði ve izin mevsiminin baþýndan ve sonuna kadar geçen zaman içerisinde cerayan eden olaylarýn deðerlendirildiði toplantýda katýlanla-

rýn da toplantýyý dikkatle takip etmeleri dikkatlerden kaçmadý. Ayrýca gündemde olan meselelerimiz ilgili olarak -Türkiye’deki seçimlerde Seçme ve seçilme hakký ve yeni çýkan göç yasasý gibi- daha bir çok konularda fikir alýþveriþinde bulunuldu. Planlanan faaliyetler deðerledirilerek 20. Dönem Faaliyet Taslaðý da gözden geçirildi. Toplantýnýn kapanýþ konuþmasýnda, Avrupa’da var olan Müslümanlar’a karþý husumete ve bunun neticesi de Müslümanlarýn burada bir yaþam mücadelesi verdiðine dikkat çeken Avrupa Türk Ýslam Birliði Genel

IGMG Hessen Ýþadamlarýna Ýftar Programý düzenledi Ýslam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý Hessen Bölgesi tarafýndan Hessen`de bulunan iþadamlarýna yönelik Frankfurt`ta bir iftar programý tertip edildi. Program iftar öncesinde Kur`an-ý Kerim okunmasýyla baþladý. Daha sonra iftarýn olmasýyla birlikte okunan ezanla iftarlar açýldý. Ýftarlarýn açýlmasýndan sonra akþam namazý katýlýmcýlar ta-

rafýndan beraberce ifa edildi. Programýn organize sorumlusu IGMG Hessen Halkla Ýliþkiler Sorumlusu Ýhsan Güler misafirlere hoþgeldiniz diyerek kýsa bir bilgilendirme konuþmasý yaptý.

Daha sonra mikrofona IGMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ geldi. Ateþ katýlýmcýlara hoþgeldiniz derken yaptýklarý faaliyetler hakkýnda kýsa bilgilendirmeler yaptý. IGMG Genel Mer-

faaliyet haber

Baþkaný Fikret Ekin þöyle devam etti: ”Biz kendi medeniyetimizin deðerini anlayýp onu hayatýmýzýn her alanýna idame ettiðimiz sürece, þu anda maruz kaldýðýmýz saldýrýlar daha da fazla artarak devam edecektir. Günümüzde, insaný baz alan, onu yaratýlmýþlarýn en üstünü gören, her þeyin insan için olmasý gerektiðini savunan, bunu savunurken de insanýn baþý boþ yaratýlmadýðý, onun bir görevi ve vazifesi olduðu anlayýþa sahip Ýslam Medeniyeti yani bizim Medeniyetimiz ile Batý’nýn bütün yaratýlmýþlarý bir meta olarak gören bu anlayýþ neticesini de her gün olaylarda görüyor ve yaþýyoruz. Bu anlayýþýn devam edebilmesi için bir “öteki”ne ihtiyaç duyduklarýnda dolayý inancýmýza saldýrmakta, müslümanlarý öcü olarak göstermeye çalýþmaktadýrlar. Bütün bu yapýlan saldýrýlar bizi inancýmýzdan asla vazgeçirmeyeceði gibi tam aksine onlar saldýrdýkça güçleniriz” dedi.

kezden programa katýlan Teþkilatlanma Baþkan Yardýmcýsý Ýbrahim Kaygusuz da bir selamlama konuþmasý yaptý. Ýlahiyatçý-Eðitimci Dr. Yusuf Iþýk da bir selamlama konuþmasý yaptý. IHK Temsilcisi Hasan Kara da bir bilgilendirme konuþmasý yaptý. Program çektirilen toplu hatýra fotografý ile sona erdi.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

dosya vrupa’nýn dinle iliþkisi sorunludur; beþeriyetin genel örfünden esaslý bir biçimde farklýlýk gösterir. Kültürel sýnýrlarýný Yunan’a dayandýran Avrupalýlar, Grek politeizmini ve Roma paganizmini Hýristiyanlýða dahil ettiler. Aydýnlanma, söz konusu paganizmi diriltti ve bunu sekülerlik formuna bürüdü. Bütün bu din-insan iliþkisini belirleyen ana faktör, insanýn tanrýyý öteki olarak görüp onunla þu veya bu seviyede mücadele halinde olmasýdýr. Hýristiyanlýk döneminde tanrý Ýsa’ya indirgendi, Ýsa Kilise’de bedenlendi ve modern Avrupa tanrýnýn bedeni olan kuruma karþý mücadele vererek varoldu. Dün olduðu gibi bugün de Avrupa’ya özgü bu durum beþeriyete özgü genel bir fenomen deðildir. Rusya’da Ortodoks kilisesi yeniden ve belki eskisinden daha büyük bir itibar kazandý. Din hâlâ Yahudilerin tarihsel varoluþunu mümkün kýlýyor. Amerika’da Evanjelikler, kýtanýn güneyinde Katoliklik veya özgürlükçü teolojinin geliþmesi, Asya’da Ýslami-

A

Birleþmiþ Milletler Mülteciler Yüksek Komisyonu (UNHCR) Cuma günü Berlin’de, Almanya’nýn sosyal yardým alan mültecilere ikamet yerlerini kendilerinin seçmesine mani olmasýyla, Cenevre Mülteci Sözleþmesi, Avrupa Ýnsan Haklarý Sözleþmesi ve Avrupa hukukuna aykýrý davrandýðý açýklamasýnda bulundu. UNHCR söz konusu mültecilerin sadece belirli eyaletlerde, bölgelerde

piegel`de yayýnlanan haberde Bavyera Eyaleti Adalet Bakaný Beate Merk, Ceza Kanunu’nun dine ve kiliseye hakarete ceza düzenlemesini içeren 166. maddesinde aþaðýlamanýn ve alaya almanýnda cezaya tabi tutulmasý yönünde deðiþiklik planý yaptýðý belirtildi. Ceza kanununda yer alan maddenin toplumsal barýþý zedeleyecek þekilde

S

Seite 37

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

Avrupa ve Din yet’in ve Hýristiyanlýðýn gösterdiði yayýlma hýzý, Afrika’da Ýslamiyet ile Hýristiyanlýk arasýnda süren rekabet ve elbette Ortadoðu’da dinin toplumsal hayatta iþgal etmekte olduðu etkin fonksiyon, beþeriyetin ana gövdesi itibarýyla Avrupa’dan farklý bir seyir içinde olduðunu gösteriyor. Dinin Avrupalý insanýn kolektif hafýzasýnda neden olumsuz, ürkütücü ve rahatsýzlýk verici bir imaja sahip olduðu önemlidir, ama bu büyük ölçüde Avrupa’yý ilgilendirmektedir. Ortaçað’da pagan olan halk kültürü modern zamanlarda da pagandýr. 2003 yýlýnda Hollanda, Ýngiltere, Almanya, Ýsveç ve Danimarka’da nüfusun ancak yüzde 10’undan daha azý ayda bir kere kiliseye gidiyordu. Danimarkalýlarýn yüzde 49’u, Norveçlilerin yüzde 52’si ve Ýsveçlilerin yüzde 55’i “Tanrý’nýn kendileri için hiçbir þey ifade etmediðini” söylüyor.

Ali BULAÇ (Kuzey Amerika’da ‘Tanrý’nýn çok önemli’ olduðunu söyleyenlerin oraný yüzde 82.) Bu konuyu 10 Haziran 2003’te The New York Times’da ele alan Niall Ferguson “AB’nin geniþlemesi, giderek çalýþmaktan kaçan ve tanrýsýzlaþan Avrupa kýtasýnda, aylaklýk tercihinin doðuya yayýlmasýndan ibaret kalabilir.” diyordu. Kurumsal dine, Kilise’nin tanýmladýðý tanrýya ve geleneksel ritüellere karþý aldýrýþsýz olan Avru-

palýlarýn tümü, daha soyut anlamdaki din konusunda bu ölçeklerde duyarsýz veya rahat deðiller. Mesela Ýzlanda’da kiliseye gidenlerin oraný yüzde 2; ama bu ülke halkýnýn yüzde 81’i ölümden sonraki hayata, yüzde 88’i ruhun varlýðýna inanýyor. Açýk bir deklarasyonla ateist olduðunu söyleyebilenler sadece yüzde 2,4. Ýnancý düzenleyen sahih bir din olmayýnca kamil anlamda “iman” olmaz. Sahih dinin kaynaðý, tahrifata uðramamýþ vahy bilgisidir. Tabiat boþluk kabul etmediði için, sahih imanýn yerini sahteleri alýr. Popüler kültür, her biri birer idol haline gelmiþ bulunan medya yýldýzlarý, pop sanatçýlarý, futbolcular vd., insanlarýn ihtiyacý olan model rol fonksiyonunu görmektedirler. Bu çerçevede Batý sekülarizmi, kutsalýn yerine profan olaný ikame etmeye baþlar; dinin kesinlik veren bilgileri yerini falcýlara, þarlatan med-

BM: “Almanya insan haklarýna aykýrý davranýyor” Birleþmiþ Milletler Mülteciler Yüksek Komisyonu Alman dairelerini mültecilerin ikamet yerlerini seçememeleri nedeniyle eleþtirdi ve hatta bazen köylerde kalmalarýna izin verilmesini eleþtirdi. Eyaletler ise bu uygula-

mayý savunarak, uygulamanýn sosyal yardým alan yabancýlarýn kontrolsüz þekilde oradan oraya göç et-

melerini ve eyaletler ile köyler arasýnda oluþabilecek sosyal yardým yükünü engelleme amacýyla yapýl-

Kutsala hakarete yaptýrýmýn sertleþtirilmesi talebi Bavyera Eyaleti Adalet Bakaný kutsala hakareti düzenleyen maddede sertleþtirici deðiþiklik yapýlmasýný planlýyor dinî inançlara hakarete yaptýrýmý düzenlediði kaydedilirken, sözkonusu taslaðýnda aþaðýlama ve alaya almanýn ayný zararlara neden olmasý duru-

munda cezaya tabii tutulmasýnýn planlandýðý kaydedildi. CSU Baþkaný ve Bavyera Eyaleti Baþbakaný Edmund Stoiber, televiz-

yonda yayýnlanan bir komedi þovda inançlara hakaret edilmesi sonrasýnda bu tür eylemler için daha sert cezalarýn verilmesini talep etmiþti.

37 yumlara, burçlara ve astrolojik hurafelere býrakýr; alýþveriþ, tüketim ve nesneleri temellük ile, bedensel hazlar, bireysel çýkar, baþarý tutkusu ve büyüme modern paganizm olarak dinin açtýðý boþluklarý birer birer doldurmaya baþlar. Baþta siyaset olmak üzere sosyal hayat dinden arýndýrýldýkça, anlam arayýþýna hasým olan nihilizm ve ibahe düþüncesi ortalýðý istila eder. Ýslam’ýn ötekisi þeytandýr, Aydýnlanma’nýn ötekisi Tanrý ve onun yolundan gidenlerdir. Kilise ile süren tarihsel mücadele ve paradigmatik kurgusu dolayýsýyla Aydýnlanma’nýn Tanrý’yý ötekileþtirmesi, Avrupa’nýn dinle iliþkisini sorunlu kýlmýþtýr. Avrupa kültür, felsefe, sosyal hayat, medeniyet, tarih ve coðrafya olarak beþeriyetin kenarýnda bir bölgedir. Yani asli deðil, arýzidir; asýl deðil marjinaldir. Modern zamanlarda kenarda, arýzi ve marjinal olan merkezi ve beþeriyetin genelini istila etmekte, kendi sorunlarýný evrenselleþtirmekte, böylelikle paganizmini ve nihilizmini bütün dünyaya ihraç etmektedir. dýðýný açýkladý. UNHCR ise bu konuda tazminat talepleriyle ülke içerisinde denkleþtirmeye gidilebilme imkanýnýn olduðunu vurgulayarak, hem bunun “devletlerarasý hukuka aykýrýlýklara da yol açmayacaðýný” belirtti. Öte yandan “bu uygulamanýn ciddi bir entegrasyon engeli” olduðu ve zaten mültecilerin iþ bulma konusunda çok maðdur olduklarý kaydedildi.

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 38

38

Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir

hayat

Azerilerin devleti Resimde Muhammed Ali’nin yan›ndaki siyahi Müslüman

bulmaca

Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428

6

Sa¤l›kl›

Uzakl›k belirtir

fiiddetli kar ya¤›fl›

En son ve Hak din

Kalas’›n son hecesi

Manda’n›n ilk hecesi

10

3

Ak›l yürütme yetene¤i

4

5

Bir haber ajans›m›z

Uluslararas› bir haber ajans›

Bir nota

Ademiyet

Apaç›k

Ok at›lan düzenek

7

Ac›, ekfli, tatl› gibi kavramlar

9 Medeni olma hali, flehirlilik

Tersi, pazu

Unvan

Tritium’un simgesi

Beyaz renk

Sodyum’un simgesi ‹çtenlik

Bilgiler bütünü

Tutmak’tan emir

Ankara’da bir semt

Hayali olaylar

Hastal›k Özel haberci Suçsuzluk hali

25 Kelebek gibi uçan ar› gibi sokan Dünyan›n Sarayda Susuz arazi gelmifl padiflah geçmifl Beyazperdede ailelerinin en büyük Muhammed Ali’yi kald›¤› a¤›r s›klet bölüm boks flam- oynayan aktör piyonu olan siyahi boksör

Çat›

Bir tür baflörtüsü

K›rm›z› renk

Malcolm X’in do¤du¤u flehir

‹ran’da bir flehir

Bir soru yap›m eki

Ekmek yap›m›nda hamura kat›l›r

‹sim

Ma¤ara

Kanun taraf›ndan aranan suçlu

Belirti

Bir erkek ad›

8

Su Alt› Taarruz Komandosu

1

Argon’un simgesi Çorba kab›

Kamer

Yönetim erki

Tih’in ünsüzleri

Moskof

Utanma duygusu Tersi, fliir yazan

Arapça’da bir harf

Öbür dünya

Kafkaslar’da bir özerk cumhuriyet

Hindistan’da küçük bölgesel kral

Kart tavuk

‹çine mektup konur

Dahi anlam› veren bir ek

Malcolm X’in esas ad›

2

Yüz metrekarelik sat›h ölçüsü

Aras’›n ünsüzleri Acil’in ünsüzleri

Kraliyet ailesi

Edebiyatla ilgili olan

Tak›m›n en iyi eleman›

Tersi, yorumlama

Bir Müslüman ülke

Ba¤›ms›zl›¤›n sembolü

‹sim

Bir hayret nidas›

21

39 Baflkalar›n›n s›rt›ndan geçinen

Anlaml›

Tak›m’›n k›sa yaz›l›fl›

‹lan’›n ünsüzleri

Tarihte bir Türk devleti

Nazet ‹lgili

Almanca’da evet

K›s›m amiri fiey’in ünsüzleri

Radyum’un simgesi

fiifa’n›n ilk hecesi

Oturma belgesi

Bosna Hersek’te bir flehir

‹stanbul Elektrik Tramval ve Tünel ‹flletmecili¤i

Ses

Allah’›n (cc) Evi

Dengesi bozuk terazi

Hayali olaylar

Ok kutusu Ülkelerin birlikte hareketi

Bulmaya çal›flmak Türk Dil Kurumu Gökyüzüyle ilgili Bir nota Beyazperdede Malcom X’i oynayan aktör

Diken’in ilk hecesi

31

16

Bir nota

Bir nota

Mal ile yap›lan bir ibadet

Amerika’n›n baflflehri

Bir kad›n ad›

Örnek

18

Kurtlar Vadisi dizisinde Memati karakterini oynayan oyuncu

Hidrojen’in simgesi

Çelik para dolab›

Denizin yükselmesi

35

17

34

20

36

Uzakl›k belirtir

30

24

‹laç ‹lgi, ba¤lant› Aptal

Kesif

Yo¤urtDaha tan yap›kötü lan durum içecek

19

Tarihte bir Türk devleti

Erke¤in süsü

Konu

‹ngilizce’de hay›r

11

33 Cesur

23 Bir fleyi tam ve mükemmel bir flekilde anlama, kavrama

Yemin

14

Dizinleme

42

Küçük not defteri

Arapça’da bir harf His’in ünsüzleri Bir erkek ad›

Ordu’nun son hecesi

26

37

Geri verme

Dahi anlam› veren bir ek

22

Tersi, büyük tepe

Lahza

Bir erkek ad›

01 plakal› ilimiz

27 Lahza

Bir erkek ad›

Sa¤l›kl›

Müminin mirac›

Bir tür tava Ö¤ütülmüfl bu¤day

Ayl›k ücret Lahza

Galyum’un simgesi Bir erkek ad›

Bir kad›n ad›

Zeka

Kabe’yi istiladan kurtaran kufllar

Tersi, icar

32

‹stanbul’da bir semt

Demek ki anlam›nda

Lahza

fiöyle böyle anlam›nda

Fas›la

Bolu’nun ilk hecesi

Çok büyük olan

Yoksul

Tahmini

Zalim’in ilk hecesi

Tersi, dipte biriken çökelti

Olaylar› ilintileme Sak›nca, Yetersiz kusur

Büyük tencere

15 Huzurlu ortam

Kur’an-› Kerim’de bir sure

Tersi, bir tür silah Çelik para dolab›

Yemek

29

Bir evcil hayvan K›sa boflluk an› Elma’n›n ünsüzleri Simgesi N‹ olan element

Cihan ‹mparatorlu¤u

12 Bir haber ajans›m›z

Dinsiz Bir haber ajans›m›z

Ev yap›m›na müsait arazi

Matematikte sabit say›

Utanma duygusu

13 ‹yot’un simgesi

1

Lise’nin ünsüzleri

18

2

19

4

21

22

23

5

24

25

Bir say›

Ifl›¤›n simgesi

6

7

26

28 8

27

Ö¤ütülmüfl bu¤day

40

Hay›r kurumu

3

20

Uranyum’un simgesi

41 38

ANAHTAR SÖZCÜK

Tersi, o¤arak masaj yapma

Kaba çizim

Tüy, saç

Utanma duygusu

Haftan›n ikinci günü

9

28

10

29

30

31

11

32

33

12

34

35

13

14

36

37

15

38

16

39

40

17

41

42

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 39

“Mü’minlerin mallar›ndan zekat al ki, onunla kendilerini ar›nd›rm›fl ve mallar›n› bereketlendirmifl olursun.” Tevbe: 103

IGMG Zekat ve Fitre Komisyonu, ‹slam’›n bu temel ibadetini yerine getirmenize yard›mc› oluyor. Siz de Zekat ve Fitre’lerinizi, IGMG Zekat ve Fitre Komisyonu arac›l›€› ile de€erlendirin Hesap Numaras›: IGMG • SEB Bank AG Köln • Kontonr.: 162 888 56 01 • BLZ: 370 101 11 • Verwendungszweck: Zekat/Fitre ‹slam Toplumu Millî Görüfl • Boschstr. 61-65 · D-50171 Kerpen • Tel: +49 (0)2237-656 293 • Fax: +49 (0)2237-656 222 • [email protected] · www.igmg.de

22. sayi sayfalar

30.04.2009

10:05 Uhr

Seite 40

View more...

Comments

Copyright © 2020 DOCSPIKE Inc.